Kelimeler sussa da umut susmamalı!
Toprağa düşen gencecik fidanlar, evlatlarını toprağa veren analar, bir daha hiç çocuk olamayacak çocuklar, yarım kalmış hayatlar…
Acıyı anlatan tüm kelimelerin sessizliğe dönüştüğü yürekler…
Güzel ülkesi için, yarınları için kaygılanan bizler, cevap bekleyen sorular…
Zor günler geçiriyoruz. Ülkemizde ardı ardına yaşanan bu korkunç saldırıların gerçek öznelerini tam olarak bilmiyor olsak da, bu durumla baş edebilmek için hepimizin ‘terörizmin’ sosyolojisini tanıması bilenlerin ise yeniden hatırlaması gerekiyor.
Biliyoruz ki; ‘terör’, ‘korku ve dehşet durumunu’, ‘terörizm ‘ise, bu durumun ortaya çıkarılmasını amaçlayan stratejiyi ifade eder.
‘Terörizmin’ tek bir amacı var: Toplumu, siyasal süreci, dolayısıyla toplumu yönetenlerin direncini kırmak, ortak korku yaratmak, daha doğrusu ‘dehşet salmak’…
O nedenledir ki, terörist için, şiddet bir amaç değil araçtır.
Bir sonraki aşaması, kutuplaşma yaratmak…
Farkında mısınız, yakın tarihte birçok ülkede oynanan senaryonun bir benzerini yaşıyoruz ülkemizde.
Terörizm bu hain saldırılarıyla korkalım, evlerimize kapanalım istiyor,
Çok korkalım, gelecek umudumu yitirelim istiyor
Evet ben de endişeliyim, ancak endişelenmek neyi çözer?
Aksine korkmamak gerekir. Çünkü bilmeliyiz ki; terör eylemlerini planlayanlar için, psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden çok daha önemlidir.
Toplumda korku, güvensizlik, endişe duygularını tetikleyerek ‘güvende değilim’ algısı oluşturmak ister…
Bunları niye anlatıyorsunuz diyenler olabilir, bunları yazmak sizin için kolay diyenler de olabilir.
Elbette; bunları söylerken, bu ölümlerin nedenini, faillerin kim olduğunu, arkasındaki karanlık güçlerini sorma hakkımızı da unutmamalıyız…
Elbette, her vatandaşın ülkesinde huzurlu yaşam hakkına sahip olduğunu bilmesi, evlatlarının, sevdiklerinin güvende olduğunu hissetmesi de bir hak.
Her bireyin, terörü yaratan ortamın değişmesi için gerekli önlemlerin alınmasını beklemesi de bir hak.
Ancak, terörizmin bundan sonra hedeflediği bir sonraki aşamanın da farkında olmak da zorundayız.
Unutmamalıyız ki; terörizmin, önce korku saçar, sonra ‘güvende değilsin’ algısı yarattığı kitleleri ’kutuplaştırmayı’ ve ‘kaosu’ hedefler.
Sosyal medyada ‘ben, sen’ diline dikkat!
Tam da bu noktada endişelerimi doğrulayan bir mecraya, ‘sosyal medyaya’ dikkat diyorum…
Sosyal medyada adeta çıldırmış durumda. Nefret söylemi içeren paylaşımlar, birbirlerini ayrıştıran, tartışan, hakaret edenler…
‘Ben, sen’ dilini kullanan, etnik, dini, ideolojik, vs. kimlik ayrıştırmasıyla birlerini ‘ötekileştirenler’…
Acıları unutup, ‘biz nasıl olmalıyız’ demek yerine kutuplaşmak…
Lütfen, bilgi akışının ve bilginin kaynağının kontrol edilmediği bu tür mecralar aracılığıyla ‘kaos ortamı’ oluşturulmasına fırsat ermeyelim.
Unutmayın, ‘sosyal medya’ yanıltıcı, gerçeklik algısı teyide muhtaç bir platform. ‘Terörizm’ ise bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir.
Yakın coğrafyalarda yakın tarihte gördük ki; terörizm, yalnız silahları, bombaları değil, siber teknolojiyi etkin kullanarak algı yönetimi yapıyor artık. Stratejik bir yöntemle, ‘yanıltıcı’ paylaşımlarla, ‘sahte’ profillerle, sosyal medyayı etkin kullanarak ‘kutuplaştırma’ ortamı oluşturabiliyor.
Şu an sosyal medyada yaşananlar gibi… O nedenledir ki, fotoğrafa büyük bakabilmek gerekir.
Ünlü terör uzmanlarından Bruce Hoffman’ın da bahsettiği gibi, küresel terörizmin geleneksel terörizme göre teknolojiyi de kullanarak daha yıkıcı sonuçları olduğunu farkında olmalıyız.
Terörizm, bir süre sonra hedef aldığı kitleyi ‘etnik kimlik’ ya da ‘siyasi görüş farklılığı’ noktasından, “Benden değilsen düşmanımsın”, “Düşmanımsan hedefimsin”, “Senin yaşama hakkın yoktur” şeklinde dramatik taraf olma çağrışımlarında bulunur.
Dolayısıyla gerek geleneksel medyanın haber verme hakkını kullanırken, gerek sosyal medya paylaşımda bulunan herkesin bu sorumluğun farkında olması, bu sürece bilerek ya da bilmeden aracı olmaması gerekir.
“Sen”, “Ben” değil “BİZ” olmalıyız!
İşte diyorum ki; bizler, aynı havayı, suyu, aynı kaderi paylaşan, bayrağı için, özgürlüğü için birlikte savaşmış, büyük bir neslin çocuklarıyız.
Acımız büyük olsa da, kelimeler sussa da, boğazımda düğüm olsa da, bu ülkede güzel insanların olduğunu hatırlamalı, umudumuzu asla kaybetmeden, omuz omuza kenetlenerek, çocuklarımız için, yarınlarımız için, terörizme inat, ‘SEN’, BEN’ değil ‘BİZ’ olmalıyız!
YORUMLAR