Bakarsın kartopu da oynarız...
Dönelim mi o günlere...
Annemizin şefkat ve sarsılmaz güveni,
Babamızın güveni ve diğer her şeyi temsil ettiği o günlere...
Herkesin her yaptığımızı alkışladığı,
Kendimizi dünyanın en güzeli, en akıllısı, en her şeyi olduğunu sandığımız o günlere...
Çamurdan oyuncak yaptığımız,
Bahçede futbol oynadığımız,
Komşunun bahçesinden nar çaldığımız,
Amcalar, enişteler, çoluk çocuk birlikte çılgın voleybol maçlarına giriştiğimiz,
En güzel hediyenin mini boy oyuncak pembe panter,
En güzel şarkının "Sev Kardeşim" olduğu günlere...
Özel okullar diye bir kavramın pek olmadığı,
Her türlü sosyal statüden arkadaşlarımızla böyle bir ayırım olmadığını bilerek okuduğumuz,
Öğretmenlerimizin idollerimiz olduğu, bir dertleri bile olabileceğini düşünmediğimiz o günlere...
Aşkların uzaktan olduğu,
Uzaktan şarkılar yazıldığı,
Bir bakışla havalara uçulan,
Saatlerce evde telefon beklenen o günlere...
Anneannelerin, nenelerin, dedelerin olduğu,
Onların en sıcak yuvaları temsil ettiği,
Birlikte karlarda, kırlarda yuvarlanıldığı,
Onlara verilecek en güzel hediyenin bir öpücük, bir de papatya olduğu günlere...
Politik oyunlardan bihaber olunan,
Ecevit’in daha yakşıklı diye Demirel’e tercih edildiği,
Yürüyüş mü var, eğlenceli diye dâhil olunan o aşırı saf/salak hallerimize...
Ne dersin dönelim mi o günlere?
Bakarsın kartopu da oynarız bir Kemal Sunal filminin çıkışında...
YORUMLAR