Evlenme teklif ettim ama...

"Merhaba Yeşim Hanım,

Yaklaşık 10 aylık bir ilişkim var. Kız arkadaşım işi gereği çok çalışıyor. Aynı zamanda hayattan zevk almasını da bilen biri. 2-3 ay öncesine kadar ağzını yoklamıştım ilişkimizin ciddiyeti konusunda. Bana şunu söylemişti: ‘’Eğer ciddi olmasam, bu zamana kadar ilişkiyi sürdürmezdim seninle.’’ Kız arkadaşım 27 yaşında ve bu onun ilk uzun vadeli ilişkisi. Nisan ayı başında çok romantik bir ortamda beklemediği bir anda ona evlilik teklif ettim. Çok şaşırdı, böyle birşey beklemediğini belirtti. Yüzüğü ben o gece parmağına taktım. Düşünmesi için zaman istedi benden. Ben de aceleye gerek yok, istediğin kadar düşünebilirsin dedim. İlişkimiz boyunca birçok kez bana aşık olduğunu söylüyordu. Evlilik teklifi sonrasında bana karşı tavırlarında bir soğukluk hissettim. Ve bir gün içimden gelerek kendi cep telefonuma zamanında okunması üzere ufak bir not yazdım: "Bana karşı son zamanlarda soğuksun. Aslında senin kararın belli. Şu an bu soğukluğu araya koymakla, daha az incinerek ilişkiden kopmak istiyorsun. Zaten beni seviyor olsaydın, teklifi yaptığım gün kabul ederdin. Hayatta bol şans" diye bir not yazıp, cep telefonumda sakladım. Geçen pazar yine buluştuk. Konu bir şekilde soğukluğa geldi. Daha doğrusu ben getirdim. O da bana: ‘’Bugün bu konuyu da konuşmak istiyordum dedi.’’ Bunun üzerine cep telefonumu ona verip, notlar kısmında yazan notu okumasını istedim. Okudu, sonrasında hemen gitmek istedi. Nereye gidiyorsun dediğimde ise son cümlemden dolayı olduğunu söyledi. Yüzüğü kutusuyla birlikte çantasında getirmişti, çıkartıp bana geri verdi. Ben hazır değilim, kariyer planlarım var dedi. Keşke o evlilik teklifi hiç olmasaydı. Çünkü evlilik teklifi sonrası, kendinin bir karar vermek zorunda olduğunu, benim de boşuna zamanımı çalmak istemediği için kararını 1 hafta gibi sürede açıkladığını belirtti. Gayet olgun bir şekilde karşıladım. Tabii 10 aydan kaynaklanan sevgi ve alışkanlık, insanın sağlıklı düşünmesini de engelliyor. Ben seni bırakmayacağım dedim, bana gülümsedi sarıldı. Bu olay üzerinden 3-4 gün geçti, her gün görüşüyoruz. Ama kendimce artık kabullenemeyeceğim durumlar var. Mesela, hakikaten kız evliliğe hazır olmasa bile, bir defa reddedilmiş oldum, bir daha böyle bir teklifte bulunmam. Daha kötü senaryo ise: yeni bir dal bulana kadar beni kullanıyor mu acaba hissiyatı oluştu. Şimdi benim bu durumda yapmam gereken nedir? Gururumu dinleyip, tüm iletişimi kesip yoluma mı devam etmeli, yoksa tıpkı eskiden olduğu gibi ilişkiye devam mı etmeli? Teşekkürler...”


Yeşim Tijen’in cevabı:

“Ben sabahları severim oldum bittim sabahları, çocukları, yeni başlangıçları...”

NECATİ CUMALI

Necati Cumalı’ya katılmamak ne mümkün. Yaşamlarımızda hepimiz aynı umutlara sarılıyoruz. Yeni doğan gün getirecekleriyle umut değildir de nedir? Ne güzeldir sabaha uyanmak, iki elini yanlara açıp, gerinip, mutlu bir şekilde yeni günden ümit etmek. O umutla ayağa kalmak. Ya çocuklar, onlar da yapabilecekleriyle ümidimiz değil mi? Birde başlangıçlar var… Başlangıçlarda heyecanı ve ümidiyle sarhoş etmez mi insanı. Yaşam bu işte. Bizleri yaşatan yegane şey ümit etmek. Siz umut edebilseydiniz bana yazar mıydınız? Tereddütleriniz sizi rahat bırakmadı ve bir baktınız bana yazmaya koyulmuşsunuz. İyi yapmışsınız.

"Seni seviyorum, seni seviyorum..." diğer ses cevap verir, "ben de seni..." böyle bir şarkı vardı. Seni seviyorum... Güzel bir cümle değil mi, ne kadar çok söyleniyor günümüzde öylesine, boş boş... Seven de, sevmeyen de söylüyor. Kulağa hoş geliyor, iyi kandırıyor. Aslında söyleyenin yüreği doluysa söylemesi de farklı olur. Yüreği boş biri iş olsun diye söylüyorsa bir o kadarda manasız bir cümle seni seviyorum. Sevme diyeceksiniz ama nerden bileceksiniz. Aslında daha dikkatli gözleseydiniz, mutlaka çözerdiniz. Vücut dili boşa denmiyor, ele veriyor bak bak der gibi insana dikkat etmediniz güvendiniz yaş kemale ermiş dediniz. İşi gücü var dediniz sorumluluk sahibi bundan yanlış olmaz dediniz ama yanıldınız. Tereddütlerinizde haklısınız sevgili okurum. Sizi gerçekten sevseydi o yüzüğü aldığında havalara uçardı. Siz de onun mutluluğunu gözlerinden, sözlerinden okuyarak daha da mutlu olur o anın keyfini yaşardınız. Siz ne yaşadınız diye sorup o anı hatırlatmak istiyorum size yeniden. Hatırladınız mı? Bozuldu, hoşuna gitmedi, daha sonrasında da size karşı soğuk davranmaya başladı. Sevseydi böyle mi yapardı? Kız arkadaşınızın sana aşığım, olmasaydım seninle işim ne gibi sözler söylemiş olması sizi gerçekten sevdiği anlamına gelmiyor. Sözlerini, davranışları hiç desteklemiyor. En uzun ilişkisi 10 ay ile sizseniz, ya öncesinde seçmesini bilememiş ya da sadece takılıyor. Sizin seni bırakmayacağım sözünüze bile gülümseyerek sarılması sizinle ilgili çokta bir beklenti içinde olmadığı anlamındadır. Neden diyeceksiniz. Sarıldı bana o an sizin sevginiz karşısında başka ne yapacaktı. bu kadar değer veren seven bir adama. Size verdiği ufak bir mükafat. Yüreğinde sevgi olsa siz öyle söylediğinizde şunu diyebilirdi. ‘’Çok mutlu oldum canım beni bekle bende seni kaybetmek istemiyorum’’. O yüzüğü de size kesinlikle geri vermezdi. Sonrasında soğuk davranması size ümit vermekten artık kaçınmasından. Düşünün söylediklerimi, o yüzüğü kız arkadaşınız size verseydi geri verir miydiniz? Bakıp bakıp mutlu olurdunuz. Onun da yapması gereken oydu. Kariyer yapmak istediğini öne sürmesine gelince kadınlar, aşkı kariyerlerinden her zaman önde tutmuşlardır.

Nasıl davranmalısınız... Bence aramalarınızı seyreltip bitirin sevgili okurum. Kendinizi bir bilinmezin içine atmayın. Yeni biriyle, yeni bir başlangıç yapın. Sevgiler...


“Seni sevmeyene fazla sabır gösterme, sabrının adı yüzsüzlük olur

Bu kadarla kalmaz fedakarlığın eziklik, sevgin de kişiliksiz olur.”

Hz Mevlana

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.