Düzenimiz alt üst oldu...
“Yeşim Hanım merhaba, birkaç yıllık evliyim ve bir bebeğim var. Eşimle elimize zamanında çok iyi miktarlarda paralar geçti, çok iyi maaşlar aldık. Daha sonra ailevi sorunlar çıktı. Aileye kredi çekmek zorunda kaldık ve onlar da bu krediyi ödeyemediler. Hamile olduğum için bu süreçte çalışamadım da. Şu an bir yığın borcumuz var ve düzenimiz alt üst oldu. Sinirlerimiz gerildi, eşimle sürekli kavga eder olduk. Birbirimizi bu kadar severken, bu kadar aşıkken nasıl bu hale gelebildik inanın bilmiyorum. Resmen aynı evde iki yabancıyı oynuyoruz. İkimizin de sinirleri çok gergin ve her geçen gün daha kötü oluyor gibi hissediyorum. Eşim bana karşı da çok ilgisiz. Bambaşka bir insana dönüştü. Sizce ne yapmalıyız? Birlikte tedavi mi olmalıyız? Nasıl bir yol izlemeliyiz?”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Dün akşam deniz kenarında bir restoranttaydım. Kızımla yemeğe gitmiştik, oturduktan sonra denize baktım, bazı yerlerden denizin içi gözüküyor. Denizin karanlığını aydınlatması için ışık koymuşlar. O ışıkta ne göreyim; sürüyle balıklar, hem de hepsi kocaman. Oturduğum masadan balıkları seyrettim. Onları seyretmekten o kadar zevk aldım ki ‘hayat bu işte’ dedim kendime, hayat bu! Hem kendim yedim, hem onlara yedirdim. Ekmek attım denize, görmeliydiniz, nasıl ekmeğe üşüşüyorlardı. Denizi seyretmek hep iyi gelir insana, bana da iyi geldi. Anın içine girdim ve o balıklarla bütünleşen gecede çok mutlu oldum ama mutluluktan mı bilmem, yemeğe geçemeden doymuştum. Mutlaka benim de sorunlarım var kendimce dert edindiğim, hepsini öteledim o gecede, gidin başımdan dedim ve keyfini çıkardım anın. Ana girebilmekle uzaklaşabiliyor insan kafasında büyüttüklerinden, sen oluyorsun anda. Bunu yapabilmek kolay değil ama bir kere yaptınız mı peşi geliyor. Hayatın da tadı böyle çıkıyor. Güzel duygulara yer vermeye çalışın yeniden hayatınızda. Eskisi gibi gülmek, sevmek bunlar elinizde. Biraz gayret de, kendine hakim olmak da; yani yaşananları kabullenerek, bugüne sahip çıkarak bunları yaşamınızda tutmak da atmak da sizin elinizde... Bugüne nasıl sahip çıkılır? Anın içine girerek, bilince hakim olarak...
Kendinizle, eşinizle ve yaşananlarla hesaplaşmanız bitmedi değil mi sevgili okurum? İçinizde neler oluyor? Pişmanlık, kızgınlık, öfke... Bunlar hala yaşanmaya devam ediyorsa bitmemiştir. Çünkü siz dışınızda olanlarla ilgilenmekten içinizde olanlara dönüp bakamamışsınız ama artık zamanı gelmiş. Esas yaşanan gerçek içinizde! Kendi ruhunuzu düzene sokarsanız her şey yoluna girecektir. Geçmişle hesap bitmedikçe kendiniz güçsüzleşir, geçmişteki olumsuzlukları güçlendirirsiniz. Kendinizi geçmişte yaşananlarda bulamazsınız. Bugüne gelip bugünde yaşananalara odaklanarak bulabilirsiniz. Anda yaşananlara odaklanmak, hissetmek, anın içinde olmak; işte bunu becerebilirseniz geçmişte yaşananların yararttığı tahribatlardan da kurtulursunuz. İnsanın kişisel yüklerini bir kenara bırakıp anı yaşayabilmesi huzuru da beraberinde getirir.
Bugünlerde sonbaharı yaşıyoruz. Mevsimin dönüşümünü fark ediyor musunuz? Esen rüzgarın serinliği yüzünüze çarptığında o anda mısınız, geçmiştemi yoksa bir an önce ulaşmak istediğiniz gelecekte misiniz? Gelecek, gelecek ama bugün ne yapıyorsanız onlarla şekillenecek. İnsan yaşananların etkisiyle bilincine sahip çıkamıyor. O artık kendi başına takılıyor, bir anlamda sizden bağımsız. O bilinci geri kazanmalı, kendinize geri dönmelisiniz. Siz bu değilsiniz, olmamalısınız. Elinizde kalan aileniz, onu da kaybedebilirsiniz...
Düşünceleriniz neyse hayatınız da odur sevgili okurum. Yaşamınızın iyi niyetiniz nedeniyle alt üst olmuş olması acı ama hayat bazen güldürüyor bazen ağlatıyor, içinde sıkıntı, acı da var. Bizler o acıya, sıkıntıya ne kadar izin verirsek o kadar çoğalıyorlar. O nedenle artık başka şekilde düşünmeye çalışın. Yaşananlar olmuş, bitmiş mi? Bitmemiş. Çünkü hala maddi sıkıntıları devam ediyor ama siz yaşıyorsunuz. Bir olana bir de ölene çare yok. Ger kalan her şeye bir şekilde çözüm var. Hayatınızı kendi kendinize ve eşinize zehir etmek yerine olanı kabullenmekle rahatlayabilirsiniz. Bu durum bir süreç, geçecek. Sizleri yok edip geçmesine izin vermemek için bir an önce toparlanmalısınız. Bugüne gelin. Eşinizin mahcup olması onun kendi içine çekilmesine sebep olmuştur. Bir çeşit tepki bu. Öfkeli ve stresli olmanız nedeniyle de sizden uzaklaşmıştır. Kendinizi biliyorsunuz. Sinirliyim diyorsunuz. Öfke kontrolü uygulayacaksınız kendinizde. Sinirlendiğinizde bağırıp çağırmakla bir yere varabilir misiniz? Akıllı düşünelim, varabilir misiniz? Ya da neyi değiştirir yıkıp dökmekten başka? Onun yerine dışarı çıkın, derin nefesler alın. Kendinizi, kendiniz idare etmeyi öğrenin. Öfkeniz sizi idare etmemeli. Öfkeyle söylenen sözlerle kalpler kırılır, kırılanların onarılması da bazen zaman alır. En önemlisi de empati yapın. Siz de onun gibi uzaklaşmaz mıydınız sinirli, kızgın, öfkeli ve pişman birinden? Uzaklaşırdınız. Öyleyse aradaki buzları eritmek için adımlar atın. Ona kırgın olmadığınızı hissettirin. Bir ailenin bütünlüğü sevgiden çok davranışlarla oluşur. Kişisel özellikler, beceriler, bunlar ilişkinin gelişmesinde çok önemli rol oynar. Buna göre yapıcı olmak için davranışlar sergileyin. Bunu sözlerinizle, vücut dilinizle bütünleştirerek samimiyetinizi hissettirin. Evet, maddiyat çok önemli, iyi bir durumdan sıkıntıya düşmek çok zor ama bu para denen kağıt parçasının sizin bütünlüğünüzü bozmasına, sevginizi yok etmesine izin verecek kadar aciz misiniz? Parayla mı bir tek mutlu olabiliyorsunuz? Eşinizin yanınızda olması, ona ve çocuğunuza severek bakmak, bakabilmek, bence önemli olan bu. Severek bir birlikteliği yaşamak ve hala sevebilmek. Her şey gelir geçer. Geride sevginiz kalabiliyor mu buna önem verin. Gençsiniz, kazanırsınız. Bunlarla yaşama tutunun. Kızarak, öfkelenerek değil, olumlamalarla.
Mantıkla düşünme yeteneğini kaybetmişsiniz. İyi günde kötü günde denir ya evlenirken, kötü günde kötü biri olup çıkacak mısınız? Kendinizi düzeltip olumlu düşünerek aşacağınız günleri kendinize, eşinize zehir etmeyin. Aksine aşacağız hayatım diyerek ona da kendinize de ışık tutun sözlerinizdeki umutla. Erkekler, kadınlar kadar ince, düşünceli ve hassas değiller. O nedenle de yuvayı dişi kuş yapar derler ya. Eşinizin duyarsız davrandığı konular zamanla aşılabilir. Önce birbirinize ulaşmaya çalışın sonrasında o da değişecektir. Belki bilerek, belki bilmeyerek bencilce davranıyor. Bunun da bir sebebi olmalı. O kadar çok sevip düşünürken birden bu hale gelmiş olması yaşadıklarınıza, size bir tepki olabilir ama ben inanıyorum ki siz yaşananları kabullenerek mevzu etmemeyi başlarsanız birbirinize yeniden kavuşacaksınız. Profesyonel bir yardım almanız sizin için de eşiniz için de iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Işığa maruz kalan her şey aydınlanır sevgili okurum. Benim o gece masamdan denizdeki güzellikleri görebilmem de ışığın sayesindeydi. Yoksa hava karanlık, deniz karanlık nasıl gözükücek balıklar? Demek istediğim kendi ruhunuza ışık tutun, aydınlatın, olumlu düşünün. Ufak bir gülümseme daha büyük gülücükleri getirir ama bir kere gülümseyin. Acıya bağımlı yaşamayın. Eşinizle olan sevginizin gelişebilmesi, yeniden güzelleşmesi ruhsal anlamda mevcudiyetinizin ışık saçmasıyla bağlantılıdır.
Mutlu olmak ya da olmamak bir seçim. İnsan acı çekmekten bıkmadıkça bu seçimi yapamıyor. Şimdi sizin için de seçim zamanı... Ya ah vah niye yaptımla günleriniz mutsuz geçireceksiniz ya da bugünler geçecek, sağlıklıyız, bir aradayız diyerek aile olmanın tadını çıkarmaya başlayacaksınız. Hadi şimdi ana girip yaşamdan zevk almayı öğrenmeye başlayın. Bu ilk adımınız olsun. Güzel bebeğinizi kucağınıza alın, koklayın, öpün. Ohhhh... Ne tatlı! O sizin, ikinizin, sevginizin bebeği... Sevginizi de saklandığı yerden kocanıza yakınlaşarak çıkarabilrisiniz. Kadın isterse her şeyi yapar. Kadının gücü muhteşem... Güzellikler sizinle olsun.
Sevgiler...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR