Seni çok seviyorum ama seninle evlenemem...
Merhaba Yeşim Hanım,
İlk aşkım dediğim kişi ile 15 yaşımda tanıştım. İlk gördüğüm andan beri onu sevdim, çok masumca birbirimizi sevdik. Aynı sınıftaydık ve çok kıskançtık ama bunu birbirimize belli edemezdik. Kendi içimizde büyütürdük. İstemeden birbirimizden habersizce tavırlar alırdık. Gel zaman git zaman sevgimiz bayağı yıprandı ama hiçbir zaman sevgimizden eksilme, azalma olmadı. Her geçen gün daha da çok sevdik. Fakat aynı okulda olmanın dezavantajlarını yaşadık. 19 yaşımıza kadar birbirimizden hiç vazgeçmedik ama ilişkimizde sonlara da yaklaşıyorduk, seve seve sonumuz geliyordu. Bizi ayırmaya çalışan çok insan oldu. Bilirsiniz işte cahillik, her söylenene kulak verip aşkımızı zedeledik. Uzatmayayım fazla olanlar oldu ve ben başka biri ile nişanlandım, 2 sene nişanlı kaldım. O iki sene boyunca onu her gördüğümde içimden bir şey kopuyordu. Dayanamadım daha fazla, evlenmeme bir ay kala onu aradım. Akşam 10’dan sabah 7’ye kadar telefonda konuştuk. Ağladık, eskiyi yad ettik ama ne o bana 'gel' dedi ne ben ona. Öylece ağlayarak kapattık telefonu. İkimiz de hala deli gibi aşıktık. Sonra ben evlendim. Evliliğimde her şey o kadar kötüydü ki, bana onu daha çok özletti. 5 sene nasıl dayandım bilmiyorum. Kocam aşırı sorumsuz, ilgisiz, eve uğramayan, ailesinin sözünden çıkmayan bir insandı. Dayanamadım, boşandım. Şu an ilk aşkımla görüşüyoruz, beraberiz. Hem çok mutluyum hem çok buruk... Çünkü evlenme gibi bir ihtimalimiz yok. Açık açık her şeyi söylüyor bana, “Seni çok seviyorum, seni asla bırakmam ama seninle evlenemem, çünkü sen evlendin” diyor. Ne yapmalıyım? Nasıl bir yol izlemeliyim?
Yeşim Tijen'in cevabı:
“Merhametsiz karanlıklar içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar
Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum
Mavi denizler mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum”
Ümit Yaşar Oğuzcan
Merhametsiz karanlıklar içindeyim demiş ya şair, sanki sizin yaşadığınız karanlığı anlatıyor ama merhameti siz kendi kendinize seçtiğiniz yolla göstereceksiniz. Bana bir yol gösterin demişsiniz, yollara baktım tek bir yol gördüm sevgili okurum. Yollar belli; ya kendinize düzgün gurur duyacağınız bir yaşam yaratmak için bu gençten ayrılacaksınız ya da kendi seçiminizde kendinizi yok edeceksiniz. Hatalar yapmaya devam ediyorsunuz. Bazen zihin karışıklığı yaşadığımızda birkaç gün bu düşünce üzerine aklımızı yormalıyız. Bir çıkış yolu var mı? Varsa biz bu çıkışa yürüyecek, sonuçlarına katlanacak kadar cesaretli miyiz? Bilinçle hareket edince olumsuz düşüncelere yol açan aşırı düşüncelerin duyguların üstesinden gelinebilir. Siz hep düşünmeden yol almışsınız. Onun sıkıntılarını yaşıyorsunuz. Birini çok sevmenize rağmen başka biriyle nişanlanmışsınız, bu bir hata. Evlenmenize 1 ay kala eski sevgilinizle konuşmuş, onun da hala sizi sevdiğini öğrenmişsiniz. Bu durumda nişanlınızdan ayrılmayarak bir hata daha yapmışsınız. Nişanlıyken ayrılsaydınız, birlikte olmak için şansınız olabilirdi. Siz yine de evlenmişsiniz. Eşiniz, sorumsuz ve ilgisizmiş, bu evliliği bitirmişsiniz. Şimdi tekrar eski sevgilinizle birliktesiniz. Sizinle evlenemeyeceğini söylemiş, bunu bile bile birlikte olmaya devam ederek üçüncü hatayı yapıyorsunuz. Siz onun için geleceğinizi ziyan etmeyi göze alırken o sizin için ne yapıyor? Hiçbir şey.
İnsan bazen duygu ve düşüncelerine doğru yön verememesiyle kendi başına bela olur. Böyle durumlarda zihin kendine duvar ördüğünden kişi zihnindeki düşüncelerin esiridir. Bir başka anlatımla bu durum hayatınızda olanlara bağımlı olmak orada sıkışıp kalmaktır. 25 ya da 26 yaşlarındasınız. Hayatınıza yeni baştan yön vererek kendinizden neler çıkarabilirsiniz? Bunu bir bilseniz bu ilişkiye inatla takılı kalmazdınız. Sizin yaşlarınızda insan bilinçle hayata yaklaşabilirse kendine kattıkları ve kendinden çıkardıklarıyla tozu dumana katabilir. Biraz yaşamınızı amaçlara hedeflere kitlerseniz bakın o zaman o duvarı nasıl da kolay yıkacaksınız. Sizin hayatınız o genç, ama onunki siz değilsiniz. Size bir vaadi yok. Evet yaşayan her canlı için sevgi önemlidir. Eğer o sevgiyle bir yere varılabilecekse insanlar bir anlamı olduğuna inandığı sürece her tür acıyı olabildiğince uzun süre taşımaya hazır ve isteklidir. Sizin gibi siz de bugün isteklisiniz ama ya yarın? Yarın umutlar, sabır bir bir tükenecek. Birlikteliğiniz aynı anlamı taşımayacak. Evlenecek, çocukları olacak, ona, ilişkinize, kendi hayatınıza bakışınız değişecek. Bu beraberlik size ağır gelecek. 'Kendime ne yaptım?' diyeceksiniz. Bunun hesabını kendinize vereceksiniz. İşte o günü yaşamamak adına bugün aklınızla hareket edip kendi duygularınıza, düşüncelerinize hakim olmalısınız. Yoksa kendi başınıza bela olarak bir yaşamı ziyan etmiş olacaksınız. Gurur duyacağınız bir yaşam yaratmak zorundasınız. Gurur duyacağınız bir yaşam yaratmak demek acıyı göze alarak ayağa kalkmayı başarabilmek demektir. Kendinize bu yaşamı yaratmak için izin verin. Bu sevginin esiri olmadan kendi potansiyelinizi görmek, kendiniz gerçekten tanımak için izin verin, neleri başarabileceğinizi görün. Hayatta başarı sadece yapılan işlerle olmaz. İnsanın kendi sorunlarından çıkmayı başarabilmesi de bir başarıdır. Bütün bunların bilinciyle, farkındalığıyla yaşadıklarınıza bakmaya başladıkça bu ilişkiye olan bağımlılığınızda zayıflayacak, kararlı olduğunuzda da bitecektir.
Yaşam boyunca insanın sevgi kadar ihtiyaç duyacağı his cesarettir sevgili okurum. Bazen bitirmek bazen de yeniden başlamak için hep bu duyguya ihtiyaç var. O size birlikte bir yaşam vaat etmiyor, size böyle bir hayatı layık görüyorsa size lazım olan onun sevgisinden ziyade cesarettir. Hadi çıkarın onu içinizden.
Cesaret… Sevgiler...
YORUMLAR