Bir daha karşıma çıkarsan herkese anlatırım

Merhaba,


Ben yazdıklarınızı okudum, benim gerçekten sizin gibi birisine ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. 18 yaşındayım, üniversite 1. sınıf öğrencisiyim. Üniversite benim için mucize olmuştu, ailemle sorunlarım vardı; evdeki kavgalar falan, ciddi şekilde bunalmıştım. Kaçış noktamdı bu, üniversiteye başladığım günden beri başıma gelmeyen kalmadı. Sevgilim oldu, beni kullandı, dokunmak için benimle sevgili oldu. Sonra başkası çıktı karşıma, gerçekten sevebileceğim insan olduğunu düşündüm. Ciddi, ağır başlı birisiydi, sözleriyle beni sevdiğine inandırdı, sonra karşısına aldı, bana sevdiği kızı anlattı. Ben baya bunaldım, yanında ağladım. Sonra ayrıldı benden ama okuduğum yerin başı gibi bir şey, herkes tanır, bilir onu. Beni her gece aradı, bahaneler üretip üstüme geldi, suçlamalarda bulundu ama ben hala seviyordum. Bir gün çağırdı beni, gittim. Bana dokunmaya kalktı, seviyor sandım, inandım, izin verdim. Sonra ileri gitmeye başlayınca geri çektim kendimi, beni tehdit etmeye başladı. "Bir daha karşıma çıkma, herkese anlatırım ve seni küçük düşürürüm" dedi. Arkadaşımla bu konuyu paylaştım, o da çok bunalmaya başladı artık benim sorunlarımdan ve artık ciddi bir şekilde bunalıma girdiğimi fark ediyorum. Kendimi öldürmeye kalktım, kollarımda kesikler var. Okulu bırakmayı, o kabusum olan memleketime bile dönmeyi düşündüm, annem izin vermedi.


Aşırı bunalıyorum ve bundan kurtulamıyorum. Birine anlatacak korkusu bir yandan, "Nasıl sevdim?" pişmanlığı bir yandan, düşüncelerimi atamıyorum içimden. Yardımcı olun lütfen.


Yeşim Tijen'in cevabı:


Geceden karanlık mı geçiyor günleriniz? Düşündükçe daha mı çok batıyorsunuz, sevgili genç okurum? "Her şey düzelir" desem… "Yaşadıklarınız bu kadar da önemli değil" desem… Bana güvenecek ve inanacaksınız, biliyorum. Çünkü ben sizlere hep doğruları söyledim. Şimdi de "Bu kadar üzülmeye değecek bir şey yok, hele ölmelere kalkmaya hiç gerek yok" diyorum.



Geçecek, biliyorum


Geçecek biliyorum bu halim

Az biraz zaman gerek

Acıların dinmesi için

Şimdi azgın bir yara içimdeki

Üzerine sürecek bir merhem de yok

Kendi kendine kanasın

Azsın, iyicene dağlansın

Bir gün bir de bakmışım ki kabuk tutmuş

Sonra o kabuğu da düşmüş

Yıllar sonraya izi ya kalır ya kalmaz


Yeşim Tijen (Hüzünlü Valizler kitabından)


Evet, geçecek, sevgili okurum, yıllar sonraya izi bile kalmayacak. Şu an yaşadıklarınızın etkisi altındasınız. Tüm genç kızlara dayatılan kızlık zarı hikayesinin korkusunu taşıyorsunuz. Kızlık zarı diye diye yıllardan beri cinselliği kabus ve öcü haline dönüştürdüler. Şükür ki bu konu eski ehemmiyetini taşımıyor. Taşımamalı da. Genç kızlarımız bundan dolayı acı çekmemeli, dünyaları kararmamalı. Biriyle beraber olduysanız oldunuz, bu, dünyanın sonu değil. Sizi kızlık zarı taşımıyor, siz bedeninizi karakterinizle taşıyorsunuz. Sihirli cümle bu “bedeni sizin karakterinizin taşıması”.


Anneler hep çocuklarının kendilerinden daha iyi bir yaşam içinde olmalarını ister. Tabii, babalar da ama anneler bir faklı sanki. Her zaman özverisiyle babadan birkaç adım önde, ne güzel demiş anneniz: “Dönme yavrum.” Evet, memleketinize dönmemelisiniz, sevgili okurum. Bu üniversite diplomanız yaşamınızda sizin başınızın dik olmasını sağlayacak en önemli argümanınız. Sakın ola böyle bir hata yapmayın, siz bu üniversiteyi yaşadığınız aile sorunlarınıza rağmen o sorunların içinden çıkıp kazanabilmiş, akıllı bir genç kızsınız. Sadece hayatı bilmediğiniz için yaşadıklarınızdan korkmuşsunuz. Böylesi erkekler diğer beyefendi, vicdanlı erkeklerin de onlarla aynı kefeye konmasına sebep oluyor. Ne yazık…


İnsanların hayatındaki en büyük eksiklik sevgidir. Siz bu sevginin yoksunluğu içerisinde olduğunuzdan bu genç size adam gibi gözükmüş ama daha 18 yaşındasınız, erkekle adamı ayırt edemezsiniz ki. Suç sizde mi? Bu denli sevgisiz, sorunlu bir aile yaşamından gelmenizde. Bazı erkekler vicdansızdır, bir genç kızın duygularını hiçe sayıp onları yatağa atıp gönüllerini eğlemeye bakarlar. Sonra ne olacağının onlar için önemi yoktur. "Yatmasaydı, kendi de istedi" diyerek işin içinden çıkabilirler. Sevginin anlamı yoktur, seksin anlamı vardır. İşte erkeklik ve adamlık burada ayrılır, sevgili kızım. Biriyle arkadaşlık edebilirsiniz ama onunla bir ilişki yaşayacaksanız erkeğin bunun sorumluluğunu taşıyacak karakterde olması gerekir. Bu yüzden, birini iyice tanımadan güzel sözlerini ölçü olarak kabul etmemelisiniz. Onun yaşamındaki duruşu, verdiği sözleri tutuyor mu, yalan konuşuyor mu, sözlerinin arkasında mı, bu tarz hareketlerine bakmanız gerekir. Gerçekten seven erkek sizi hiçbir şey için zorlamaz, size değer verir, korur, sahip çıkar, yanınızda her zaman olmaya çalışır, dürüst olur. Onunla beraberken yaşadıklarınızdan dolayı sizi tehdit etmez. İyi ki "hayır" demişsiniz. İyi ki onu yarı yolda bırakmışsınız yoksa sizi kendi arzuları için kullanacak ve bırakacaktı.


18 yaşında insan bunları bilemeyebilir. Çünkü o hayalindeki prensi bekliyordur ama erkeklerin hepsi prens değildir ama siz bir prensessiniz, kendinizi böyle görün. Sizin masumiyetinizi yaşadıklarınız bozamaz, sadece tecrübe kazandınız. Ne öğrendiniz? Her erkeğin adam olmadığını… Bu nedenle kendinize bu kadar yüklenmemelisiniz. Siz "hayır" demesini bilen bir genç kızsınız, onu kızdıran da bu "hayır"ınız, değil mi? Kendinizi sevin bu yüzden.



Yaşadıklarınıza karamsar duygularla, düşüncelerle bakmak zekice bir yaklaşım değildir. Çünkü olumsuz düşünceleri olan kişi özgür değildir. Yaşamında köşeye sıkıştırılmıştır. Siz de öyle hissetmiyor musunuz? Hissediyorsunuz. Olumlu düşünmek ise kişinin hem ruhunda çiçek açtırır hem hayattaki yolunu aydınlatır. Sizi neyle korkutuyor? "Yaşadıklarımızı anlatırım". Anlatmadığını mı düşünüyorsunuz? En samimi arkadaşına anlattıysa, o da bir başkasına anlatır ki iki kişinin bildiği bir şey, sır olmaktan çıkar. Hem bilinmesi neyi değiştirir? Kötü kız mı olacaksınız. Siz kötü bir kız olamazsınız. Bu endişeli halinizden kurtulmalısınız. "Ben mahvoldum" demek hikaye üretmekle eştir.


Kimse günümüzde biriyle arasında yaşadıklarıyla kötü kız olmuyor. Üniversitelerde böyle şeyler yaşandığını duyuyor, biliyoruz. İlk yaşayan siz değilsiniz. Bu tarz yaklaşımlara bundan sonrasında izin vermedikçe, okulunuza yönelip kimseyi yeterince tanımadan ona güvenmedikçe bir sorun yaşamayacaksınız. Bunu bilin. Her şey sizin elinizde. Ya yolunuzu kendiniz açacaksınız ya da kapatacaksınız. Olumsuz düşünmek, kendinize "Mahvoldum" diyerek bakmak sizi kısıtlayacak, bunu görmüyor musunuz? Neler yapmışsınız? Kolunuzda kesikler, ölmek istemeler neden? Kendinizi ölerek veya yaralayarak mı bu durumdan kurtaracaksınız? Bu şekilde ancak, şimdi olduğu gibi dibe vurursunuz. Yaşamınızı o değil ama siz mahvedersiniz. Düşüncelerinizle duygularınız arasındaki bağlantıyı görün ve onların ötesindeki farkındalık olmaya çalışın. Kendinizi suçlayarak acınızı beslemeyin. “Ben bugünleri atlatacağım, okuluma odaklanıp hayatımı kurtaracağım, annemin yüzünü ak edeceğim” diyerek bu konuda adımlar atacaksınız ki kurtulabilin. Bunları düşünüp uygulamaya başladığınızda acının, sıkıntıların üzerine kendinize olan inancınızla, gücünüzle, azminizle çıkıyor, acılarınızı aşağılara atıyor olacaksınız. Onları ayaklarınızın altında eziyor olacaksınız.


Olumsuz duygular insanı zehirler, yalnız ruhunu mu? Bedeni de… Zehirleyen, onun uyum içinde çalışmasını, dengesini bozan duygulardır. Korku, öfke, keder, nefret, kıskançlık, kin gibi duyguların tümü bedenin içindeki enerji akımını bozduğu gibi bağışıklık sistemini, hormonları da etkiler. Neler yapıyor, gördünüz mü? Kara bulutların, dünyanıza hakim olmasına izin mi vereceksiniz yoksa aklınızı kullanarak bu sorunlardan çıkacak mısınız? İnsanın bedenini yaratan ve onu güçlü tutan şey onun içindeki zekadır. Bu zeka sizde de var. O zaman onu, dik durmak, hayatınıza yeni baştan sarılmak için onu kullanacaksınız. Sizin zeki bir genç kız olduğunuza inanıyorum. Geleceğinizi bu yaşadıklarınızın yok etmesine izin vermeyeceksiniz.


Kendinize inanarak, okulunuzda başınız dik gezeceksiniz. Zayıf durursanız, işte, o zaman kendinizi o çocuk değil ama siz harcamış olursunuz. Aklınızı başınıza toplamanızı istiyorum. Sökün, atın zihninizden tüm olumsuz düşünceleri. Gevşeyin, şöyle bir rahatlayın, arkadaşınızı da konuşa konuşa bunaltmayın. Onunla sohbetiniz, yaşadıklarınız değil, dersleriniz ve neşeli şeyler olsun. Siz, bu aciz kız değilsiniz, gerçek sizi ortaya çıkarmalısınız. Umudu, hayalleri olan o güzel kızı değerli kılacak, bir tek sizsiniz, sizden bir başkası asla değil. Ne anneniz ne arkadaşınız ne sevgiliniz, yalnız siz. Güçlü bir genç kız olacağınızı duymak istiyorum, seslenin bana, "Güçlüyüm, artık yenilmeyeceğim Yeşim Ablaaaaaaa!" diye. Ben duyarım.


Yaşamda düşebiliriz ama düştüğümüz yerde, orada kalmak, yerlere yatmak, ölmeye çalışmak yok... Ne yapıp edip mutlaka ayağa kalkacağız. Haydi benim güzel kızım, göreyim sizi… Yaşadıklarınızın üzerine bir çizgi çekecek kadar büyüdünüz. Büyümek, yaşadıklarınızı sineye çekip yaşamaya devam edebilmek değil de nedir? Haydi benim güzel kızım, hayallerinizi, heveslerinizi gerçekleştirmek için kalkın artık ayağa.


Sevgiler benim sevgili okurlarıma…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yeşim hanım yardım edin lütfen
    CEVAPLA
  • Misafir Cok tesekkur ederim aklim gercekten basina geldi cok saolun
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.