Hayallerimin gerçekleşmeyeceğini anladım

Merhaba Yeşim qbla, internette “annem beni sevmiyor” yazdığımda size yazan başka insanların yazılarına denk gelmiştim ve artık dayanacak gücüm kalmadığından size yazma kararı aldım. Okur musunuz, görür müsünüz bilemiyorum ama artık hayatımın sonuna geldiğimi ve hiç umudum kalmadığını benliğimin her zerresinde hissediyorum. Ben şiddet içerisinde bir ailede büyüdüm. Annem ve babamın evliliği hiçbir zaman iyi olmadı, ben de çoğu zaman zaman şiddet gördüm, annem de gördü. Bu yüzden hırçın bir çocuk olarak yetiştim ve nefretle büyüdüm. Kötü bir insan oldum. Hâlbuki istemezdim bu şekilde büyümeyi ama bana kimse sormadı ki! Ben de erkek kardeşim ve anneme sarılmaya çalıştım, bırakmamak istedim onları ama artık elimde kalan hiçbir şey yok maalesef ki... Şu an üniversite hazırlık dönemindeyim, resim yeteneğim var ancak ailem beni bu konuda hiç desteklemediği için (maddi imkânımız olmasına rağmen) bu yola güzel sanatlara gitmek değil de avukat olmayı hedefleyerek girdim. Bu yılın başında çok çalışsam ve hırslansam da okulların koronadan kaynaklı kapanmasıyla evde başıboş bir hal aldım ve derslerimi yapmamaya başladım. Annemle hep büyük kavgalarımız olmuştur, annem hep gitmekle tehdit etmiştir bizi. En sonunda büyük kavgalardan incitecek sözlerden annem kesin kez beni sildi. Defalarca kez yalvarmama, ağlamama rağmen artık onun kızı olmadığımı, verilen sözleri tutmadığımı ve sevginin bitebilen bir şey olduğunu söyledi. Bu yıl üniversiteyi kazanamayacağım muhtemelen. Okula bile gidemiyorum... Boynumu tırnaklama gibi bir huy edindim. Sinirlendiğimde tırnaklamaya başlıyorum. Ben intihar etmeye karar verdim, hayallerimin gerçekleşmeyeceğini zor da olsa anladım. Keşke daha iyi bir hayat bahşedilseydi bana, keşke dilediğim gibi resim çizebilseydim, mutlu olsaydım keşke. Okuduysanız çok teşekkür ederim. İyi günler.


Yeşim Tijen'in cevabı:

Yeni bir yılda ilk yazımı hazırlarken hepinize İstanbul’dan kocaman bir merhaba demek istiyorum. Yeni yılın bu yedinci gününün gecesinde nihayet yeniden oluşturmaya başladığım umut kıvılcımlarının kıpırtıları bana göz kırparken Türk sanat müziğinin güzel nağmeleri eşliğinde yazımı hem yazıyor hem düşünüyor hem şarkı dinliyorum. İnsan hem dinlemeli hem düşünmeli değil mi sevgili okurlar? Dinlemezsek anlamayız, düşünmezsek çözüm bulamayız.


Geçenlerde yılbaşından birkaç gün önce ablam aradı, anneme eskiden almış olduğu içinden Noel baba çıkan müzik kutusuna pil alıp takmamı istedi. Annem onu yılbaşında çalar, dinler moral olur dedi. Kolay işti. Tamam dedim. Her görev bu kadar kolay olmuyor. Bunu sevmiştim. Bir de bayılırım müzikli kutulara. O müzik kutusunu görmemiştim, annem her şeyi saklar. Pil alıp anneme gittim, pilini taktım ve alttaki düğmeyi çektim. Müzik çalmaya, içinden Noel baba çıkmaya başladı. Keyiflendim. Annem aman bir şey olmasın şuraya koy dedi. Kapatıp dediğini yaptım. Her şeyi kıyıp kullanmayan bir kadın olduğundan o gün yüklenmedim, nasıl istiyorsa öyle olsun. Bana “Mal kıymeti bilmezsin” der. Saklayınca kıymeti biliniyormuş, ben de her şeyimi kullanır hakkını veririm, annemi şaşırtır bazen de kızdırırım. Herkesin yapısı başka tabii, olduğu gibi kabul etmek gerek. Annem benim bu huyumu değiştiremedi. Ben de onun saklama huyunu değiştiremedim, böyle yuvarlanıp giden zaman zaman didişmeli bir ilişki içindeyiz.


İnsanoğlu ailesini, yaşamının içinde olanları kabul etmekte zorlanıyor. Hele hele çocukken yaşananlara anlam da veremiyor. Ürküyor, korkuyor ama gel gelelim öyle kalmıyor. Büyüyor, büyüdükçe değişiyor, aklını geliştiriyor, kendini geliştiriyor, güçleniyor. Her şey büyüyünce daha mı kolay? Evet, daha kolay. Çünkü artık büyüksünüz. Hayatın çözümü sizin cesaretinizde, zekânızda, öngörünüzde, aklınızı kullanmanızda, kalbinizin açık olan gözünde.


Üniversiteye hazırlanan bir genç kızsınız. Çocukluğunuz babanızın şiddeti, annenizin mutsuzluğuna şahit olmakla geçmiş olmalı. Yaşadıklarınız mutlaka zor, kabul edilmesi tahammül edilmesi zor durumlardı ama o çocuklardan bile büyüdüklerinde mucizeler bekleniyor. Evet, insanlar mucizeleri oluşturabilirler. Ne zaman derseniz; yaşadıklarına takılmadıkları zaman diyebiliriz. Çünkü yazınızda bahsettiğiniz anneniz sizden gördüğü güzel olumlu, düşünceli davranışlarınızla size olan kızgınlığı geçecek, eski halinizi gülerek ve şükrederek hatırlayacaktır. Anneler çocuklarından kolay vazgeçmezler yavrum. Evet, kızarlar ama ümitleri her zaman bakidir. Mutsuz bir evliliğin içinde üstelik şiddet gören bir kadın olarak sizler onun mutluluğusunuz. Sizi bırakıp giderim diyerek tehdit etmesi çaresizliğindendir, gideceğinden değildir. Anneler çocuklarını almadan gitmezler. İstisnaları anne olarak görmüyoruz zaten. Neden annenize verdiğiniz sözleri tutmaya bir yerden başlamaya çalışmıyorsunuz? Sorumluluklarınıza sahip çıkmak hayatınızı ve annenizle olan ilişkinizi güzelleştirecektir. Kötü bir insan olmak size, annenize, ailenize ne katabilir? Ekstra bir sıkıntı oluşturmaktan, dertlerinizi ailece çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. Bir evlat olarak sizin sorumluluğunuz olabildiğince iyi bir insan, iyi bir evlat olmak olmalıyken kötü olmak niye? Kötü bir genç olmakla nereye varabilirsiniz? Bunu düşünün. Sizin önünüzde iyi bir anne ve düşüncesiz şiddet uygulayan bir baba var. Siz babanızı mı örnek aldınız, anneniz gibi fedakâr bir kadın varken? Anneniz fedakârlıklarıyla size iyi bir anne olmaya çabalamış. Babanızdan ayrılmaması, ona ve şiddetine katlanması kendi yaşamını hiçe sayması demektir. Mutsuz bir evliliğe üstelik şiddette varken katlanmak, hayatın içinde bu kadar renk size ışıldarken katlanmak başka hesaplar içinde olmasından kaynaklıdır. Sizlerin eğitimine engel olmamak, düzeninizi bozmamak, madden tek başına size babanızın verdiği imkânları verememek gibi. Korkuların esiri olup bunların engeliyle babanıza katlanıyor olabilir. Sizlere güvenebilse, sizlerin yolunuzu bulduğunuzu görebilse yaşamında değişiklik yapmak için cesaret bulabilir. Bir düşünün. Şiddet gören bir kadın niye hala durur? Ya imkânları olmadığından ya çocuklarının sorumluluğunu tek başına taşımaya cesaret edemediğinden ya da her şeye rağmen kocasını sevdiğinden. Anneniz güzel bir söz söylemiş, sevginin bitebilen bir duygu olduğunu dile getirmiş çok doğru yavrum. İnsanlar birbirlerindeki sevgiyi yaptıkları ya da yapmadıklarıyla bitirirler. Buradan baktığımızda annenizin babanıza sevgisi kalmış diyebilir miyiz? Diyemeyiz. O zaman geriye ne kalıyor? Sizlere yeterince güvenememesi. Bunu bir düşünün. Sizin yapacağınız tek şey düzgün bir genç kız olmakken bu kötüyüm dediğiniz hallerinizi ona ve kendinize yaşatamazsınız. Yaşadığınız acılar hayatınıza bahane olmaz mı? Olur ama olmamalı. Başkalarını bu bahaneyle belki bir süre kandırabilirsiniz ama aklı çalışan biri ne der biliyor musunuz? Ya bunda da hiç akıl yokmuş der. Değersizleşirsiniz. Hâlbuki isterseniz kendinizi yönetebilir, hayatınızı değiştirebilir, değerli davranışlar içinde olan bir genç kız olabilirsiniz. Siz neyi seçmişsiniz; kötü olmayı. Bu bir seçimdir. Şunu diyebilirdiniz; ben yaşadığımız huzursuzluklara rağmen kendimi ortaya çıkaracağım. Bu düşünce içinde olsaydınız bu pandemi sürecini değerlendirebilir, derslere yoğunlaşabilir, bu sene sınavlarda başarıya ulaşır, kendinizle gururlanabilirdiniz. Bunu yapamamış olmanız sonra yapamayacaksınız demek değil. Şimdi yapın, hedeflerinize ulaşın. Boş bir genç kız olmayın. İçi boş insanlar çok kolay kötü olabilirler. İçiniz dolu olsaydı kötü olmayı seçemezdiniz. Evet, yaşamın içinde olumsuzluklar olabilir ama olumlu olanlara odaklanmakla insanlar yaşama tutunmalıdırlar. Yoksa herkes hayatı bıraksın. Öyle şey olur mu? Yaşam bir mücadeledir. Kendinizi oluşturmak, kendinizi ortaya çıkarmak için mücadele etmeyecek misiniz? İnsanlar ne şartlarda neler başarıyorlar, kendi yaşamlarını iyileştiriyorlar. Bunun için hedef koymak, ufku açık olmak, azim, kararlılık, sebat etmek gerekli. Ailesel olayları kendiniz için engel olarak görürseniz adım atamazsınız. Yaşadıklarınız ilerinin genç bir kadını olacak sizin için iyi bir kamçı olmalı. Acılarınızın üzerine basa basa onları aşarak kendinizi oluşturmalısınız ve bir genç kızın ağzına intihar kelimesi hiç yakışmamış. Daha ne yaşadınız? Bunlardan daha zor hayatları yaşayıp mücadeleden vazgeçmeyen yaşıtlarınız var. Görmekten kaçındığınız bir örnek vereyim size; şu an yazarken aklıma gelen kağıt toplayıcı gençler var. Onları düşünün soğukta ellerinde kocaman eldivenlerle kocaman içi kağıt, kutu dolu arabaları çeke çeke gidişlerini gözünüzün önüne getirin. Yaşamdan vazgeçiyorlar mı? Onlar böyle bir yaşamı hak ediyorlar mı ama yaşamları için çaba gösteriyor, mücadele edip ellerinden geleni yapıyorlar. Ya siz? İntihar edeceğim diyorsunuz. Biraz etrafınıza bakın ve kendiniz için yapmanız gerekenleri düşünüp elinizden geleni yapın; ağlayıp sızlanmak yerine mücadele edin. Hayatınıza, sorumluluklarınıza sahip çıkıp ileriye umutla, kendinize güvenerek, inanarak baktığınızda tırnaklarınızı boynunuza takmayacaksınız yavrum. Hayatınızın çözümü sizde. Kendinizi yüceltecek olan da süründürecek olan da sizsiniz. Artık bahanelere sığınmayı bırakıp hayatınızın sorumluluğunu taşıyabilen bir genç kız olun. Bahaneler yalandır. Şimdi içinizi geleceğe karşı enerjiyle doldurun, yeni yılda yeni bir genç kız olun. Umutlu, sevgi dolu, akıllı...


Sevgiler sevgili okurlarıma...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • 1052327402653831168@twitter_app.com Gerçekten kendin ol ve kendini gerçekleştir sen mutlu olmazsan kimseyi mutlu edemezsin nolur bunu bi düşün gerekirse gizliden hazirlan resime bende resim öğrencisiyim seni iyi anliyorum ve sana inaniyorum sende kendine inan♡
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.