Ya bir gün pişman olursam...
Yeşim Hanım merhaba, boş zamanlarımda çoğunlukla yaptığım gibi internetten bana yardımcı olabilecek içerikleri ararken size denk geldim. Bana kendi fikirlerinizle zihnimi genişletebileceğinizi umuyorum. Kısaca kendimi tanıtayım, ben İstanbul'da bir teknoloji firmasında çalışan 25 yaşında bir yazılım mühendisiyim. Ergenlik döneminden beri toplumun ikiyüzlülüğünü, ahlaki yozlaşmışlığını ve toplumsal çöküşü gözlemleyecek kadar farkındalığımı arttıracak çeşitli sosyal travmalar yaşadım. Bugün kendisini, içinde yaşadığı topluma ait hissetmeyen, dahası toplumun hiç bir grubuna dahi ait hissetmeyen birisiyim. Muhafazakâr insanlar için modern, modern insanlar için ise muhafazakar olarak görülüyorum. İnançlıyım ancak alkol de içerim. Hayatım boyunca hiçbir zaman bir başkasını yaşadığı hayat, giyim, din, cinsel yönelim vb. yargılamadım. Ancak bunun benim hayatımda yakın olmadığım, beni ilgilendirmeyecek insanlar için söylüyorum. Hayatım boyunca adil olmaya çalıştım, içinde yaşadığım toplumu bildiğimden davranışlarımı o yönde evrimleştirdim. Mesela ben biliyorum ki bugün bu ülkede taciz edilmeyen tek bir kadın dahi yok. Metroda otobüste o bayramda eli öpülen adamların genç kadınları nasıl gözleriyle taciz ettiklerini gördüm. Davranışlarım buna göre şekillendi, bir kadınla metro ve otobüste göz göze gelmemek ve yanlış anlaşılmamak için çaba sarf etmeye başladım mesela. Bunun gibi karakterimi ve olduğum kişiyi yanlışlarla dolu toplumdan sıyırmaya çalıştım. Şimdi size yazma nedenime geliyorum. Ben etrafımdaki insanlar tarafından beğenilen ve çok affedersiniz dışarıdan çok hızlı, çok can yakan birisi gibi gözüken, buna rağmen bundan çok uzak birisiyim. Daha önce uzun ilişkilerim oldu. Bu ilişkilerde karşımdaki kişinin de kendi geleceğimin de bir gün pişman olabileceği hiçbir şeyi yapmamaya özen gösterdim. Zira bir gün Ben de onun ve benim ebeveynlerimle aynı nokta olacağım. Hayatın adil olacağına dair inancımı her daim taşıdım. Yaklaşık bir yıl önce orta okuldan beri takipleştiğim bir arkadaşımla sevgili olduk. Ben onun geçmiş ilişkisine o da benim geçmiş ilişkime dair fotoğrafları görüyorduk. Bir yıl önce ilişkinin ilk haftasında bana bir mesaj attı. Mesaj aynen şu cümleleri içeriyordu; "bazı erkekler bu konuda çok hassas, bunu bilmeye hakkın var, ben geçmişte birisine güvendim ve sonuna kadar gittim. Bu konuda çok tutkuluyum kendime çok güveniyorum vs vs". Benim başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Çünkü ben kendim gibi birisini tercih edebilmek için erkek arkadaş ortamında birçok itiraz eleştiri dalga konusu olmama rağmen bu değer benim için önemliydi ve hep korudum. Tabii ilk şoku atlattıktan sonra kendisine dürüstlüğü için teşekkür edip, kendimi düşüncelerimi değerlerimi açıklayıp ayrıldım. İnanın ne kadar ağladım hatırlamıyorum. Hayatım boyunca hiç bu kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşamamıştım. Hemen o gece yarısı kalkıp hayatta en çok sevdiğim güvendiğim arkadaşlarımın yanına gittim, sırayla.
İlk arkadaşım erkek, bana eskiden onunda bu konuya taktığını ama artık takmadığını boşvermem gerektiğini bunun artık normal olduğunu, modern insan zırvalıklarından bahsetti ve kıza çok üzüldüğünü söyledi. İkinci arkadaşım benim değerimi taşıyan bakir birisi (toplumun yozlaşmışlığı o kadar derin ki bu insanlar kendilerini taşlanmamak için gizliyor), söylediği şey çok netti, senin yerinde olmak istemezdim. Üçüncüsü ise benim en yakın kız arkadaşım kardeşim 10 yıllık dostum. Hayatta ona her şeyi anlatıp, abi o beni anlar, dinler dediğim insan. Hüngür hüngür ağlayıp sarıldım ona. O kadar içmiş o kadar ağlamıştım ki onun yanına gittiğimde artık takatim kalmamıştı. Sadece sevdiğim kızın bana attığı mesajı gösterebildim. Bana söylediği ilk cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım; bu hiç kimseyi ilgilendirmez. Gerçekten mi en yakın arkadaşım? Acıma karşı söyleyeceğin yarama karşı içinden geçen ilk cümle bu mu gerçekten? Ertesi gün olduğunda bu kız arkadaşım nişanlısı ile benim yanıma gelip benim değerimi aşağılayıp dalga geçip onur kırıcı şeyler söylediler. Yine modern insan algısı üzerinden bana kendimi ilkel yobaz gerici birisi gibi hissettirdiler. Sırf birbirleriyle ve başkalarıyla daha önce ilişkiye girdikleri için benim tüm hayatım kariyerim eğitimim çöp oldu. Geri düşünceliydim çünkü ben. Yaptıkları çok daha ağrıma gitti. Herkesten peş peşe darbeler yedim. Artık o kadar yanıyordu ki içim beni her ne olursa olsun sarıp sarmalayacak tek kişiye koştum. Anneme. Biliyorum bu konuda bana kızacak insanlar ama unutmayın hiç biriniz ben değilsiniz hiç birisiniz benim yaşadıklarımı yaşamadınız. Annem olgunlukla karşıladı. Madem öyle bırak herkes kendi yolunu çizsin ama seviyorum diyorsan da ben senin mutlu olmana bakarım dedi. Ondan beklemediğim bir olgunluktu bu. Biliyor musunuz etrafımda eşini, kız arkadaşını aldatan o kadar çok insan var ki. Bunu erkek ortamlarında rahatça anlatan, buraya yazsam toplumun aslında nasıl çürümüş olduğunu hissettirebileceğim iğrençlikler. Çok düşündüm dürüstlüğünü değerlendirdim insanların bana olan tutumları da bunda çok etkiliydi, kendim olmayan bir karar verdim. Yazdım kıza oturduk konuştuk. Peki ya dedim kendime, yarın bir gün karşıma çıkan kişi bu kadar dürüst olmazsa? Ya yarın bir gün pişman olursam.
9 10 ay oldu birlikteyiz. İlk başlarda evet aşıyorum galiba dedim. Ama olmuyor inanın olmaya çalıştım kişi ben değilim. Bu son bir yılda aslında olduğum kişiden nefret ettim. Aynaya baktığımda keşke böyle birisi olmasaydım dediğim çok an oldu. Psikolojim çok dengesiz hatta öyle ki intiharı düşündüğüm çok zaman oldu. Psikolojik destek almak istedim ilk başlarda sonra devamını getirmedim. Daha kötüsü de olmaya çalıştığım insanın yaptıklarından dolayı bir daha asla geriye dönemem. Ben de kız arkadaşımla birlikte oldum. Öyleyse neden diyeceksiniz, aşmak için herkes gibi olmak için, yok abi ya basit bir şeymiş bu demek için. Ama olmadı. Lütfen kızmayın bunu ilkel anlamda söylemiyorum ama ona baktığımda bana ait birisi olarak göremiyorum. Hiçbir kadın mal değildir kimseye ait olamaz evet ama demek istediğim bunun ötesinde bir anlam. Bu süreçte zaman geçti birçok arkadaş ortamında insanlar isim benzerliğinden dolayı bana o çocuğun ismi ile seslendiler, kız arkadaşım dahil. Evet, bu maalesef yapılabilecek insani bir hata ancak o tek cümle beni bu ilişkiden de bu kızdan da o kadar çok uzaklaştırıyor, tekrar tekrar öyle buhrana düşünüyorum ki.
Ben bugün ne aslında olmaya çalıştığım kişiyim, ne de eskiden olduğum kişi olabilirim artık. Hayatımda kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Aslında buraya sığmayacak o kadar çok şey de var ki. Zamanla kız arkadaşımın geçmişimden aslında pişman olmadığını bundan utanmadığını fark ettim. Aslında kendi psikolojik sağlığı açısından söyledikleri son derece anlaşılabilir şeyler. Sonuçta bugün onu o yapan şeyler bunlar, hayat tecrübesi. Ama o kadar basit değil. Girdiğimiz her arkadaş ortamında aslında benden önce benimle aynı isimli bir başka kişi vardı orda. Bana bar tuvaletinde birlikte olmayı teklif eden, erkek arkadaşlarından birisinin kulağına “Tuvaletler bizim için müsait midir?” diye sorabilecek kadar rahat bir insan olduğunu fark ettim. İş işten geçmişti artık ben eski savunduğum kişi değildim. Kız arkadaşımın bu 10 aylık sürede bana karşı en ufak bir sadakatsizlik görmedim, beni sevdiğini gerçekten sevdiğini düşünüyorum. Ancak bir o kadar rahat birisi, o ailesinin yetiştirmek istediği kişi olsa, ailesi durumu bilse evlatlıktan reddedeceğini söylüyor ki bu tanıdığım kadarıyla annesini doğru, onunla gelecek kurmayı çok isterim ancak o ailesine gösterdiğinden farklı yönleri olan birisi. Bilmiyorum kafam o kadar karışık ki ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Bugün ailem ve kız arkadaşım bir adım bekliyor geleceğe dair, lakin ben daha bugün dahi tüm bu farklılıkları hazmedemezken geleceğe dair planları nasıl yapabilirim? Hayat adil değil evet ama çok mide bulandırıcı, beni anlamanız dahi benim için bir cevap olacak. Teşekkür ederim.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili oğlum; yazdıklarınızı okuyunca yıllar öncesinin beniyle karşılaştım. Ben bu dünyaya ait değilim dediğim, kendimi yazdıklarınızda okudum. Gerçi zaman zaman bunu yine söylemiyor değilim o da ayrı… Anlayacağınız bir zamanlar bende aidiyetsizlik içindeydim. Fazla sevgi dolu, fazla iyi niyetli bir insan olarak kendime kızıyor, kendimde kendimi arıyor, hiç bulamayacağımın endişesini taşıyordum. Ben böyle kendime ulaşamayacağımı ümitsizce düşünürken yaşamımın içinde yaşadıklarımla öğrenip farkında bile olmadan geliştikçe ne istediğimi ne istemediğimi yıllar içinde keşfedip onlara göre adım atmaya başladıkça bir de baktım ki ne göreyim? Gözlerime inanamadım… Sonunda kendimle karşılaşmışım. Bir şaşırdım bir şaşırdım “Aaaa bu benim” dedim. Bir sevindirik oldum, “Hoş gelmişsin Tijen nerlerdeydin bunca zaman?” dedim kendime ve o gün bugün kendimle birlikteyim... Kendinize inanmaya, güvenmeye başlamadan kendiniz olmazsınız kendinize ulaşamazsınız... Siz de şimdi bir aidiyetsizlik içindesiniz. Siz başka bir yerdesiniz, etrafınızdaki arkadaşlarınız çevrenizdekiler hatta sevgiliniz başka bir yerde aynı yerde olup ayrı düşüncelerde olunca kişiler buluşabilirler mi? İçten başka dıştan başka başka bakarlar.
Kendini çağın gerçeklerine uydurmayanlar buluşamaz. Çağın gerçeklerine gelirsek dine bakışın bile değiştiği günümüzde kadın ya da erkek mi değişmeyecek? Mecbur değişecek. O yüzden de tarihe geçmiş bir söz vardır “Dün dündür bugün bugündür”. Dün dünse bugün bugündeki olanlara önem vermeli. Bugün insanlar birçok bakımdan farklı bir noktadalar bunu siz de biliyorsunuz. Uzun uzun anlatmama gerek yok diye düşünüyorum ama siz niye hala eski çağdasınız yavrum? Cinsellik sadece erkeğin yaşamaya hakkı olduğu, kadının bu hakkını kullanabilmek için evleneceği erkeği beklediği günleri geride bırakalı yıllar oldu. Erkeklere de bu durumu istemeye istemeye de olsa kabullenmek zorunda kaldı. Beden kadının. Erkek bu konuda söz sahibi olamaz. Kimsenin hoşuna gitmese de kadın kendine çok şükür ki uyandı. Artık uyutulamaz.
Erkeğin cinselliği yaşaması nasıl normalse kadının da cinselliği yaşaması normaldir. Önce kadının insan olarak hakları olduğunu kabul etmelisiniz. Nasıl erkeğinkini kabul ediyorsunuz… İnsan olduğunu kabul etmedikçe, onu bir mal gibi kendinize ait görmek istedikçe bu durumdan çıkmazsınız. Kadın da erkek gibi arzuları olan, hormonları çalışan bir canlıdır. Kadını sadece annelikle kutsamamalısınız aynı zamanda kadındır da… Cinsellik kadın ve erkek arasındaki uyumdur, kadının erkeğin karşılıklı birbirlerinin isteklerini, beklentilerini ifade ettikçe karşılık buldukça ahenk oluşturdukları bir paylaşım olarak her iki tarafta da memnuniyet sağlar, birliktelikleri güzelleşir. Günümüzde medya bu ve birçok konuda öğretici, eğitici konumda olduğundan kadın ve erkek medyadan dizi ve sinema filmlerinde gördüklerinden kendi yaşamlarında feyz alarak uygulamaya geçebiliyorlar. Kız arkadaşınızın sizinle cinsellik yaşamak için tuvaleti tercih etmek istemesi ben yaştaki kişiler için garip ve abes gözüküyor olsa da yaşanan bu durumun gerçeği burada yatmaktadır. Gördüklerinde düşünce olarak kendini özgür hissetmesinde ve yaşadığınız bu durum kız arkadaşınızın fantezide sınır tanımadığını bize anlatmaktadır. Bir nevi heyecan yaratmak ve yaşamak istemesinden kaynaklı bir durum yaşadığınız. Hoşunuza gitmezse geri durmanızla bunu ona hissettirebilirsiniz ki böyle davrandığınızda bu genç kız fantezilerini sizinle yaşamak isterken çekinecektir, düşünecektir. Bu bir kadının kendi içine kaçması demek olur size tavsiye etmem. Mutsuz olur kız arkadaşınız. Cinsel yaşamınızın rengini soldurursunuz. Sevgili ya da eşler her ne olursalar artık birbirlerine rahatlık vermelidirler. Yani burada demek istediğim kız arkadaşınız böyle bir talepte bulundu diye ahlaksız değil cinsel bakımdan fantezileri olan bir genç kadın. Bu durumda sizi mutlu etmeli. Evlilikte cinsellik önemli. Birliktelikler bir alış veriştir yavrum. Birbirinizi mutlu etmek için almak ve vermek durumundasınız. Yaşadığınız ilişkide bakacağınız şey genç kızın ahlaken bir yanlışının olmaması sizinle arasında yaşanan özel durumlara asla ahlaksızlık olarak bakmayın. Kadının cinsel yaşamda erkeğiyle arasındaki özgürlük olarak bakın. Medyanın insanları bu bakımdan geliştirmesi olarak bakın eskiden kocasının yanında soyunmaya utanan kadın şimdi sevişmek istediğini söyleyebiliyor bu erkek adına da iyi bir gelişmedir.
Hayat adil değil demişsiniz evet adil olmadığı çok fazla durum var bunu görsek, bilsek de o hayata ümitsizce bakılmamalı çünkü ümitsiz ce yaşamanın anlamı ve tadı olmaz o yüzden de insan içindeki ümidi hep dürtmeli, umutsuzluğa zihninde ruhunda yer vermemeli. Siz de bu halinizle kalmayacaksınız bu fikirleriniz biraz daha törpülenecek çok çok gençsiniz bu ikilemlerde kalmanız normal kendinizi aşacak ve sonunda gerçek kendinize ulaşacaksınız ulaşmanın zaman aldığını unutmayarak kendinize bu zamanı vermelisiniz. Hayatla baş etmekten korkmamalısınız zaman içinde onu da öğreneceksinizdir. Adil değil dediğiniz hayat bir bilen olarak aklını kalbiyle beraber kullanmasını bilen için sandığınız kadar zalim değildir hatta güzeldir oğlum. O hayata ve kendinize zaman vermelisiniz…
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR