Bisiklet ağacı
Anneannemin genç kızlığıyla bisiklet sürdüm dün gece. Nerde mi? Tabi ki rüyamda! Eski siyah beyaz bir fotoğrafından bildiğim 19 yaşında, bacak bacak üstüne atmış haliyle kameranın yanındaki birilerine gülümseyen o güzeller güzeli kızla… Otuzlarında olup da on dokuzundaki genç bir kıza anneanne diye seslenmek de rüyalara özel bir hoşluk olabilir ancak. Belki beş saniye süren bir görüntüyü dakikalarcaymışçasına yaşamak da… Olmayacak şey mi? Hiç olmadı rüyalarda oluyor işte! Bir rüya dediğin neleri olur kılıyor durun anlatayım!
Bir ayı aşkın süredir yanımızda olan anneannem oldukça mutlu günler geçirdi, aynı torunu gibi ilk görüşte bu coğrafyaya aşık oldu ve ömründe ilk kez İstanbul’a evine dönmeye oldukça gönülsüzdü. Hayatın garip bir enerjisi var, içinden çok geçen bazı şeyleri kimi zaman istediğin, kimi zamansa istemediğin şekillerle pat diye avcuna olmuş kılıyor. Anneanneminki de o hesap, kalmaktan çok mutlu olduğu Datça’da kalmaktan hiç hoşlanamayacağı bir şekilde kaldı, kalçasını kırdı. Günlerdir hastanede özellikle o yaşlarda kimselerin yaşamasını dilemediğim sıkıntılar geçiriyor.
Bisikletin her türlü bedensel faaliyete nasıl iyi geldiğini bilmekten öte bizzat yaşadığım için dün gece anneanneme ağaçtan bisiklet toplayıp bindirdim. Ne zaman rüyalarım ağaçlardan bisiklet toplanabilecek denli şenlikli bir seviyeye ulaştı bilmiyorum. Manalı, hele de aklımda kalan rüyalar görmek pek harcım değildir ne de olsa. Bugünlerde bütün zihin fonksiyonlarımın ona iyi gelecek şeyleri bulmak üzerine çalışıyor olması sebep olabilir buna kuvvetle muhtemel.
Kışın en soğuk günlerinde geçirdiğim şiddetli gripte kuzine başından ayrılmamak için üç gün tam dibindeki koltuğa yatar pozisyonda hiç kalkmamacasına tüneyince nur topu gibi bir bel tutulmam olmuştu. Ama ne tutulma! Bisiklete binmenin çok iyi geleceğini bildiğimden azıcık kalkabilecek gibi olunca kendimi hemen iki tekerin üzerine atmış ve yarattığı mucizenin tadına varmıştım.
Anneannemin kırık kalçayla hemen iyileşmesinin çaresini de muhtemelen bu olaydan referansla bulmuş sevgili zihnim. Keşke o kadar kolay olsa, keşke rüyalar gerçek olsa. Elimden bir şey gelmediği anlarda en çok bir burun hareketiyle varı yok, yoku var kılan cadı Samantha’yı kıskanıyorum.
Anneannemi iyileştirmek için bir bisiklet ağacı bulma şansım yok. Ama yine de bir kağıt kalem ufak da olsa bazı şeylere yarayabilir gibi. Çizim yeteneği korkunç olan ben bile bir ağaç çizmeyi başarabilirim ve sanırım bisiklet de. İyileştirmek kısmına gelince… Fazla iyimser olur elbet ama en azından bir tebessüm garanti. Bu aralar onu bile hiç yapmadığı düşünülürse yine de elde var bir…
Tüm olanlar bir yana ağaçtan bisiklet toplamak ne hoş fikirdir Zeren Hanım! Anlamlı rüyaların sıklığı bu minvalde olacaksa eğer, bir otuz beş sene sonra balık olup rakı içerek şifa dağıtacağım bir rüyada görüşmek dileğiyle…
YORUMLAR