Bizim yolumuz aşk!
İşte bu yüzden evlerimiz açık. Yüreklerimiz gibi.
Bu yüzden her günle yeniden uyanışlarımız.
Tüm olumsuz gibi görünen şeyleri hayra yormalarımız.
Bu yüzden anne gibi şefkatimiz, doğuramasak da bazen.
Bu yüzden kollarımız açık.
Bazen unutsak da onları açmayı, ya da kırılsak, ya da üzülsek, gönül koysak bir “an” için bile, “şuraya kadar geldi de, bir uğramadan gitti” desek de, yine de “anda olma”yı hatırlayıp, “bir” olduğumuzu yeniden bilip yeniden açıyoruz kollarımızı. Bu kez sarmalamak için bize gönül koyanları, bir gönül penceresi daha açıyoruz.
Pencereden görünen, alabildiğine uzanan çayır çimen, bazen papatya-gelincik bazen de da yosun-taş aşkı sarmış her yanı, bazen hepsi birbirine karışmış. Yollar var yürünmekle, geçilmekle görünür olmuş. Bazı otların, hayvanların ya da insanların, yerkürenin üzerinde, onun güzel teninde gezinmeleriyle oluşmuş. Çok sevdiğimiz hayıtlar açmış, uzakta lavantalar uçuşuyor. Bilge bir keçiboynuzu ağacı var, haşmetli dalları önce yere sonra göğe uzanıyor. İşte orada, o ağacın gölgesinde, sonbahar ışığının altından daha güzel renklerinin şahitliğinde biz, birbirimize sarılıyoruz. Sarılmak her şeyi iyileştiriyor.
Kucaklaşıyoruz ve yüreklerimiz yan yana geliyor yeniden.
Bu hayal gerçek olsun istiyoruz artık. Vakti geldi; hissediyoruz.
Bizim yolumuz aşk.
Kızmıyoruz, terk etmiyoruz, bir anlık bir gafletle kızmış olsak bile kızmaktan vazgeçiyoruz. Koşulsuz seviyoruz. Sevmişiz bir kere, sevmekten vazgeçmiyoruz ama.
Bu yüzden unutuşlarımız, affetmelerimiz, sıfırlamalarımız.
Bizim yolumuz aşk.
Azim… Sabır… Tevazu… Terk-i terk…
Şefkat ve sabırla bekliyoruz.
Hatta beklemeyip bir adım atıyoruz.
Kibirden sakınarak, haddini bilerek. Sabırla sevmeye devam ederek. Kendin bilerek. Bazen de özür dileyerek, bilmeden kırdıysak diye…
Yolda kendini feda etmiş canlılara saygıyla, yolda yürüyenlere saygıyla, yolu gösterenlere saygıyla, yolu açanlara saygıyla, yürüyeceğimiz yoldaki engelleri kaldıranlara saygıyla. Varlıklarına şükranla.
Biz onları kalbimizde saklıyoruz, dualarımızı yolluyoruz. Yeniden, yüreklerimizin birbirine değdiği anlardaki gibi heyecanı özlüyoruz.
“Gel yüzünü dön bana arkadaşım, can dostum, gel kucaklaşalım yeniden, sen de ben de iyileşelim” diyoruz. Onlarsız hep bir eksik, hep bir buruk kalmışız çünkü.
İlk görüşte âşık olmuştuk biz birbirimize. Bunu hep yüreğimizde yaşatıyoruz. Hani şarkıda der ya: “Unutmamalı o güzel günleri!” Hiç unutmadık ki biz. O güzel gülüşleri hep hatırlıyoruz…
“Hatırlamalı, sevgiyle anmalı!”
Anılarla avunmaktan yorulduk, kırgınlıktan da…
Seviyoruz ve özlüyoruz işte…
Şimdi yeniden bir olalım istiyoruz.
Sarılırsak akacak her şey, başkalarına verdiğimiz tüm o öğütler kendimizde düğümlenmeyecek artık.
“Ha gayret, çok az kaldı arkadaşım! Küssek barışalım, kırgınsak buluşalım, uzaksak yakınlaşalım.”
Aşk yolu bu, bu yolda hep… Aşk olsun!
YORUMLAR