Sözcüklerin cennetinde yaşamak…
Sözün nasıl bir büyü olduğunu Toltek bilgeliğindeki dört anlaşmanın ilki ile öğrendim:
“Kullandığın sözcükleri özenle seç.”
Sonra baktım bilge Yunus’un da anlattığı aynı şeymiş:
“...Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini,
bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz…”
Sözcük dağarcığımdan olumsuz titreşen birini çıkarıp yerine olumlu olan bir diğerini koyduğumda ve farkındalığımı artırıp onu sık sık dile getirdiğimde anladım sözcüklerin gücünü. Bu iş, kullandığım olumsuz kalıpları, tamlamaları fark edip onları değiştirmeye vardı haliyle. Aileden, eş dosttan, yakın çevremden duyup tekrarladığım kalıplar korkunçtu.
“Zaten bende şans mı var?” Söyler dururdum lise yıllarımda, kim bilir nereden gelip yerleşmiş dilime?
“Kolay olsa şaşarım” ya da “zor olanı severim”. Bir şeylerin ille de zor olacağına inanıyor, zor bir şeyleri başarmayı marifet sayıyormuşum besbelli. Aferin Ayşe, sonra “niye bu kadar zor oluyor bu işler” diye hayıflan.
Çok şükür ki bu kalıplarım üzerinde yıllarca çalıştım da böyle cümleler sarf etmekten vazgeçtim denebilir. Böyle küçük değişikliklerle hayatımın nasıl da değiştiğini gördükçe başka bir dil konuşur oldum, hatta başka türlü düşünür hale geldim. Ara sıra boş bulunup bir anlığına olumsuz ya da sınırlayıcı şeyler düşünüp söylediğimde bile içim titreşmeye başladı. Küçük bir elektrik çarpması gibi. Sonra başkalarının konuşmalarındaki bu tip sözleri ve kalıpları duydukça da etkilendiğimi fark ettim. Söz nasıl da bir enerjiydi! Bana çarpıp beni titretebiliyordu.
İş egzersiz yapmaya bakar sonuçta, deneyip görmeli. Benim hayatım değişti, hissedişlerim değişti yeni sözcüklerimle. Düşünüp söylediklerimin ne kadarı bana ait bunu da fark etmemi sağladı bu oyun. Oyun gerçeğe dönüştü.
Sözcüklerle yeni gerçeklikler yaratmak.
Siz de deneyin, seveceksiniz…
Şimdilerde “istemek” yerine “niyet etmek” ifadesini kullanıyorum ve sonuçlarını da takip ediyorum canlar.
Sözcüklerin gücü adına!
YORUMLAR