Bana neler oluyor?!
Hiçbir şey yapmak istemiyorum, sadece dinlenmek istiyorum, konuşmadan öylece durmak, etrafımdaki sesleri dinlemek, içimdeki sesle sohbet etmek istiyorum. Ne zamandır çok ilgi gösteremediğim defter ve kalemimle geziyorum bahçede… Kendime dur verdim ya, ne zamandır niyetlenip yapmadığım şeyleri yapmaya başladım: Sabahları kalktığımda matımı alıp gidiyorum gölgeye, bedenimi hareket ettiriyorum, esnetiyorum.
Sonra şezlonga uzanıp gözlerimi kapıyorum, sesleri dinliyorum: Cırcırların ötüşünün kulaklarımızı uyuşturduğu zamanlar geçti, ormanın uzaklarından cırıldıyorlar. Kuşlar sonbahar mekânlarına döndü, ebabiller tepemizde dolaşıp konuşuyorlar. Hava ılık, sabahın ilk saatleri hele limonata gibi. Küçük esintiler dallara, yapraklara öpücükler konduruyor, Eylül bütün güzelliğiyle yaşanıyor.
Esniyorum, geriniyorum bu satırları yazarken, bir miskinlik bende bir miskinlik bu aralar sormayın. Mevsim geçişlerinden oldukça etkilendiğimi fark ediyorum son birkaç yıldır. Ondan herhalde diyorum bu yatma-uzanma hallerim, öyle iyi geliyor ki. Kasılmış kalmış yerlerim varsa bir bir gevşetiyorum, sağımı solumu oynatıyorum, eklemlerimin hareket yeteneklerini keşfediyorum. Sanki daha çok esnetirsem bedenimi daha da büyüyecekmişim gibi bir his var.
***
“Eğlenin, kuşlar söyledi” dedi bir arkadaş geçenlerde, hemen tavsiyesine uyduk. “Dün gece eski komşularımızı ziyarete Çıralı’ya gittik, köyden ve civardan arkadaşlarımız da oradaydı, birlikte ateş başında müzik yaptık, Seyran bize yeni şarkılarından söyledi o güzelim sesiyle, yoğun geçen son aylardan sonra bu sosyallik ilaç gibi geldi. Ruhum dinlendi.
Bugün de bir başka komşu ziyaretindeydik, taraçadaki sallanan koltukta oturmuş, kahvenin keskin tadını ağzımda dolandırırken oturup kalmış buldum kendimi. Gözlerim kapalı, derin nefesler alıp veriyorum, sonradan bu alış-verişler veriş-alışlara dönüştü, veriyorum ve alan açılıyor, boşluk oluşuyor ve yeniden dolduruyorum o boşluğu her nefeste yeniden genişleterek. Ve sonra yeniden nefes aldığımda etrafımda en yakınımdakilerden başlayarak, her nefeste gittikçe daha uzaktakilerin de kokusunu duyduğumu fark ettim.
Ohhh!
Burnuma katman katman yayıldı bitkilerin, toprağın ve havanın kokusu… Kendimi ne zaman sonra ilk kez bu kadar rahatlamış hissettim. Günlük rutinin dışında, başka bir mekânda geçirilen iki saat! Paha biçilemez!
Yemek yapmaya bayılan ben ona bile üşenir oldum bugünlerde. “Onu da pişireyim, bunu da” hallerim geçti, öğünler de geç kahvaltı ve öğleden sonra yemeği şeklinde ikiye düştü kendiliğinden. Annem haklıymış, insan sevdiği şeylerden de sıkılabilirmiş. “Sıkıldım artık yemek yapmaktan, ne pişireceğimi bulamıyorum” dediğini ilk kez duyduğumda şaşırmıştım. O kadar sevdiği işten soğumuştu. Sanırım onun da menopoza girdiği sırada başına gelmişti bunlar.
Kadın Beyni* kitabını okudum da o imdadıma yetişti, meğer bu hormonlar neymiş be kardeşim! Değişen hormonlarla birlikte menopozda kadınların “bakma ve besleme” dürtüleri kayboluyormuş, eskiden keyif aldıkları şeylerden soğuyabiliyorlarmış, başka türlü bir ferahlık geliyormuş kadınlara!
“…Her kadının beyni ve vücudu menopozdan sonraki yıllarda farklı tepkiler gösterse de çoğu kadın için bu dönem artan özgürlükler ve hayatlarının kontrolünü ele alma dönemidir… Menopoz dönemindeki birçok kadın her şeyi ve herkesi bırakıp hayata baştan başlıyor… Menopozdaki kadın başkalarını memnun etme konusunda daha az endişeli hale geliyor ve artık kendini memnun etmek istiyor…”
Vay ki ne vay ve de yaşasın! Bu kadar sıkıntılı hallerin ödülü de buymuş demek! Şu beden ne büyük bir mucize! Hormonlarımın gözünü seveyim. Gidiyorlar ama dönüştüre dönüştüre çıkıyorlar hayatımdan…
Her kadın okumalı, hatta özellikle erkekler okusa daha da şahane olur, karşı cinsle bu kadar sıkıntı yaşanmaz hiç olmazsa.
***
Çok şükür ki yağmurlarımız başladı birkaç gündür, acil sulama durumları geçti, bitkilerin mutluluğu hallerinden anlaşılıyor. Günler geçer, mevsimler döner, hayat bu, döngülerle güzel…
Güneşin hâlâ ısıttığı topraklar yağmurla birleşti ya, şimdi onların aşkından milyonlarca tohum filizlenecek bugün yarın, doğa ananın yeşil halısı serilecek ayaklarımızın altına…
Yeni bir bahar başlıyor…
* Kadın Beyni- Dr. Louann Brizendine….Kelebek Yayınevi
YORUMLAR