Açlık…
Yarı zamanlı bir köpeğimiz var. Çiçi’ye âşık olup da gelmişti ilk, boyu boyuna uygun değildi kızımızın o yüzden aşkları meyve veremedi. Adını bilmiyoruz köpeciğin, Bıdık dedim ona, bastıbacak, uzun tüylü, sevimli bir çocuk, o zamandan beri kafasına göre takılır, birkaç günde bir gelir, o gelince bizim kuçular bi sevinir, oynaşırlar, eğlenirler, hele bizi görünce arka ayaklarının üzerinde bir zıplayışı var, sanırsınız sirk köpeği… Sonradan öğrendik, sahibi ölmüş meğer, herkes besliyormuş onu.
Bu aralar, Bıdık akşam vakti gelir oldu, ikidir kuçuların yemek saatinden geçe kalıyor. Yemek verirken bir tek Siyah hanımı bağlıyoruz çünkü kendisi tam bir oburiks, yemek delisi, boşta olunca kendi yemeğini bırakıp diğerlerinin tabağına musallat olmuşluğu var, azılı yani, doysa bile ne bulsa yer, doyduğunu bilmez.
Bu kez onu çözmüşken geldi Bıdık bey, ben de Siyah’ı bağlamadan vereyim dedim, ama ne mümkün, hemen hamle yaptı Siyah, “hayır!” dedim, baktım dinlemiyor, tasmasına sağ elimi geçirip sıkıca yakaladım, sol elimle de başını kulaklarını, çenesini okşuyorum, bi taraftan anlatıyorum, “siz yemeğinizi yediniz Siyah, bu Bıdık’ın yemeği” filan gibi şeyler söylüyorum. Çiçi de bir hallendi arada, ona da “hayır!” dedim, o olduğu yere çöktü, bizim asi Siyah boş anımı bekliyor, ben elimi bırakayım da atlasın Bıdık’ın tabağına, onu tutmaya ve sevmeye devam ettim, uzunca bir süre kafasını yemeğin olduğu yere doğru çekiştirdi, heyecandan titredi, ben okşamaya devam ettim.
Dakikalar sonra ikna çabalarımı bitirip sevgi sözcüklerine geçmişim kendiliğinden, “canım kızım, tatlı Siyahım, çok uslu bi kız Siyah, çok tatlı bi kız, aylavyu Siyah, mucuk!”
Hepsi ayrı sevdalıdır kuçuların ama Siyah bir başka türlüdür, kendini sevdirmeye bayılır, gelir insanın gözlerine gözlerini diker, yan yan bakar, kırpıştırır, “sev beni” der gözleriyle, sevmezsen gelip burnunu ellerine, ayaklarına sürter, o bakışlara dayanamaz seversin sıpayı.
Sonunda o kadar sevilmeye dayanamadı Siyah, yemeği falan unuttu, göz göze bakışıyoruz, sadece bana bakıyor, hamle yapma dürtüsü de geçti, sağ elimi tasmasından usulca çektim, anlamadı bile, sevmeye okşamaya devam edeyim de ne olursa olsun!
Gece gökyüzünün güzelliği altında yere çökmüş bir halde dakikalarca kaldık öyle, Bıdık yemeğini bitirdi, Siyah’ı okşayan elimi çektim ve Siyah sakince yürüyerek Bıdık’ın tabağına yöneldi. Hey Allahım dedim içimden, sevgi, ilgi ve yakınlık her şeyi unutturmaya yetiyor, haz peşinde koşanların da ihtiyacı bunlar değil mi, çok sevildiklerine ikna olduklarında bırakacaklar belki kovalamacayı.
Birçok bağımlılığın altından yakınlık ihtiyacı çıkıyor, ihtiyacı olmadığı halde alışveriş peşinde gezen de, ne bulursa ağzına tıkıştırmak isteyen de, her gece sevişmeden uyuyamam diyen de bir ve aynı şeyin peşinde. Derindeki açlık nasıl bir ihtiyaçsa onu görüp tanımaktan ve bıkıp usanmadan sevmeye devam etmekten gayrı yol yok, başka her şeyi unutturacak kadar…
Kendimle kalabildiğimden beri atıştırmayı kesmişim bakıyorum da, altı kilo vermişim çaktırmadan! Ruhum doymuş!
Sevgi suyumuz, aşk ekmeğimiz olsun, tüm açlar doysun Allahım!
YORUMLAR