Flora 25 yaşında

Doğanın öyle muhteşem bir dengesi var ki.


Karakış zamanlarındayız. Deli yağmurların fırtınalara karıştığı, doluların çatıyı takır takır dövdüğü, şimşeklerle gök gürültülerinin evin temellerini sarstığı çılgın bir geceden sonra, sakin yağmurlu bir gün ve ardından pırıl pırıl bir güneş ve masmavi gökyüzü… Ne kadar ıslanmış varsa kurutan rüzgarlar güneşle işbirliği yapıyor.


1992’de Bodrum Gümbet’teki bir sezonluk restoran-bar macerasından sonra Çıralı’da ev pansiyonculuğu fikri çok iyi gelmişti bize, Flora pansiyon o zaman başladı. Yaptığımız işi çok sevdik, insanları birkaç saat boyunca görüp vedalaşmaktan çok daha başka bir şeydi bu; yeni insanlarla tanışmak, onlarla günler, haftalar boyunca bir arada yaşamak ve hatta her yıl o insanların yeniden gelmesi, beş odalı bir köy evinde birlikte yaşayan bir aile hissiyle doldurdu içimizi, biz diyorum hep çünkü o zamanlar birlikte yaşadığımız ve sık sık anlattığımız bir hikâyenin parçalarıydı bu anlar.


Yüzlerce güzel canla tanıştık, onların bazılarını şehre gidince ziyaret ettik, mektuplaştık; bayramlarda, yeni yıllarda kart attık birbirimize. 675 metrekarelik kiralık bir ev ve bahçesinin içinde başlayan hikâyeyi daha geniş bir mekânda devam ettirme özlemiyle dolduk sonra. Sonra bu yeri bulduk ve kalplerimizde Çıralı’da filizlenmiş tohumu doğal ve geniş bu toprağa yerleştirdik. Şimdi o fidan 25 yaşında, yaşamının 14 yılını geçici mekânlarda, sınırlı bir hacimde büyüyerek geçirmiş, toprağına gelip kök salalı 11 yıl olacak bu bahar, bu Hıdrellez zamanı Flora’nın 25. yılını kutlarken aynı anda pek çok şeyi kutluyor olabiliriz.


İçimde yıllardır beslediğim hayalleri onurlandırma yılı oldu bu son yılım. Kendimi ve hayallerimi de kutlayacağım bu bahar. Kutlama hali her anıma yayılıyor, kendini hatırlatıyor, bazen bir şarkıyla, bazen dans ederek, bazen de uzanıp müziğin koynuna kendimi bırakarak.


Havaların elverdiği zamanlarda civarda araçlı fotoğraf gezileri ve yürüyüşler yapmaya niyet koymuştuk ya, dün kendimizi gezmeye götürdük bir kahve içimlik, Nalan’ın gelişiyle birlikte nefes alacak bir boşluk yarattık, gezi dönüşünde fotoğraf, video çekerek, o anın tüm hallerini içime çektim, o anın içinde kaygısız bir biçimde var olduğumda diğer her şeyle bütünleşik hissedebiliyorum, ortamda en ufak bir stres varsa zihnim bulanıveriyor…


Giderken deremizin tekrar akmaya başladığını görüp sevinmiştik, dönerken durup kutladık, akan sudaki sakinliğe baktım, ışıltısına, berraklığına ve aynı zamanda hareketliliğine de... Eve geldiğimizde de bahçeden, evden, Nalan’ın ellerinden nefis kokular yükseliyordu, ohhh ne güzel bi şeymiş başkasının pişirdiklerinden yemek, bir kez daha hatırladım.



Kartal kardeş, kartal kardeş, ne zaman, ne zaman yeniden seninle birlikte uçabileceğim?

Uzak kuzeyde, Büyük Ayı’nın altında, kardeşlerini uçarken gördüm, bulutların altında eğlenirken gördüm onları,

Benden sormamı istediler, kim kanatlarını böyle sıkı bağladı? Kanatlarını kim sıkıca bağladı?

Nalan’ın varlığına, armağanlarımıza bir kez daha şükrettim; kartalın çağrısı, şefkatli babanın gelişi, suların geri dönüşü ve döngülerdeki dengeyi de kutladım dün gece, kartal kanatlarını açtı, hepimiz gördük, oradaydık, çemberde, koca çemberde el eleydik, ateş başındaydık, izlediğimiz konser videosundaki seyircilerin arasındaydık, birlikte el çırptık, kutlu olsun hepsi, tüm yaşanan, yaşanmakta olan ve yaşanacak olan anlar, hiçbir çocuğunu ayırt etmeyen anneler gibi herkesi ve her anı kucaklıyorum ve önümdeki yola bakıyorum, beklediğim biri varsa o benim, sonsuz olasılıklar içindeki biricikliğimi, kendi ihtiyaçlarıma uygun büyüdüğümde olabileceğim potansiyel halimi yaşamak istiyorum ve bunun için, buradan bir süreliğine uçmaların kanatlarımı güçlendireceğine ve gitgide daha uzaklara uçabileceğime olan inancımla, kendimi yaşanan yeni anın içine balıklama dalmaya davet ediyorum. Rüyamda uçan balıklar gördüm geçen gün, sonra da ziyarete gelen İsa arkadaşımızdan binlerce insanı doyuran balık hikâyesini dinledim. Bir ara anlatırım. Saf kalple isteyebildiğim her şey benmişim/benimmiş zaten.


Flora kendi başına yaşayabilir, Selahattin de yakında o hale gelecek, pek çok şeyi kendi yapmaya başladı, uçmamı teşvik ediyor hep zaten, yakında birlikte uçacağımız için heyecanlanıyorum.


Flora da özgürce uçsun, ben çekileyim aradan artık.


Toprak öyle yumuşak ve şefkatli ki, sürekli değişen ve dönüşen halleriyle, suyla aşk yaşıyor ve canlara can oluyorlar birlikte, ışık tutuyor ucundan, hava besliyor, ağaç büyüyor, kuş büyüyor, biri dal budak salarken diğeri özgürce uçuyor, hepsi mümkün, aynı anda hem de, senseyt kafası… Ben neyi/neleri seçiyorum? O anda odağım nerede?


Ayşe ve Selahattin yollarda!

Sonra da araç sürmeyi öğreneceğim! Odaklanma çalışmalarıma devam…

Bol niyetli bir yıla başladım, şifa olsun, hayrolsun bakalım…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Tüm kalbimle hayrolsum ayşem
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.