Kendimi ifade etmek…
On beş gündür kafamın içinde bir uğultu, tuhaf bir basınç vardı, gece yatağa yattığımda kafamın içinde bir vınlama duyuyordum, en sonunda doktora gidip tahlil yaptırdım, sonuç: Tiroid uyarıcı hormon düzeyim yükselmiş ve tiroid bezimde nodüller varmış, ilaca başlattı doktor ve biyopsi için Antalya’daki hastanelere yönlendirdi, detaylı bilgiyi büyük hastanelerden alacağız. İlacın tedavisi bir yere kadar, kendime yardım etmeliyim şifa için.
Hastalıkların zihinsel nedenlerinden haberdarız uzunca bir zamandır. Kadim tıp geleneğinde, bir rahatsızlık bedende görünür olmadan önce, birtakım yaşananların travma olarak algılanması üzerine gelişen durumlar birikmiş, dengeler bozulmuş ve sonunda hastalık olarak bedeni ziyaret etmiş oluyor, görünen buzdağının tepesi kısacası.
Boğaz çakrasının kendini ifade etmekle bağlantısı olduğunu biliyordum, durumum üzerine hemen okumalara, araştırmalara giriştim, konu ile ilgili bilgi alabileceğim arkadaşlarıma danıştım. Pınar hemen bir kitaptan sayfalar ve bir blog bağlantısı yolladı, okumaya başladım, Bilgiler oldukça detaylı ve çarpıcı, ders gibi çalışmayı, yazıp çizip üzerine tefekkür etmeyi gerektiren bir durumla karşı karşıyayım.
Tiroit aynı zamanda kutsallığımı ifade etme ve yaratıcılığımı dışa dönük şekilde sergileme kapasitemi simgeler. Diğer insanların beni kısıtlamasına izin vermeden yerime nasıl sahip çıkacağımı gösterir. Tiroit “nefesim kesildiğinde” tepki verir. Belli bir durumun içinde sessiz kalma zorunluluğu bana kendimi çaresiz hissettirir. Bu enerji merkezinde bir uyumsuzluk olması bana kendimi ifade edemediğimi gösterir. Çoğu zaman boğazımda bir yumru varmış gibi hissederim. Mantığımla düşünürüm, sertleşirim ve var olma hakkımı reddederim. Sözlerim şiddetli, iletişimim çatışmalı hale gelir. Yerime sahip çıkamam. Boğulurum ve kendimi bir mahkûm gibi, kanatları kesilmiş bir kelebek gibi hissederim.
Hastalıkla ve Rahatsızlıklar Ansiklopedisi-JaquesMartel
Çocukken söyleyemediğim bir şeyi “söyledin” dendiğinde, yanlış anlaşıldığımda, yanımda biri haksızlığa uğradığında, kısaca ortada doğru olmayan bir şeyler döndüğünde kanın beynime çıktığını hatırlıyorum. “Hayır öyle değil böyle” diye tutturur, karşımdakilerin direnç göstermesi ile iyice kızar, saçma bir kavganın içinde bulurdum kendimi. Liseden mezun olurken yıllığıma “haksızlıklara tahammülü yoktur, bir silahşör edasıyla düelloyu sonuna kadar götürür” diye yazmıştı bir arkadaşım hatta.
Büyüdükçe böylesi tartışmalardan uzak dursam da yanlış düzeltme huyum baki kaldı.
Zaman içinde işyerlerinde ast üst ilişkisi içinde yaşadığım haksızlıklara sesimi çıkaramayıp patronun biri yanımda 30 yıllık kalıpçı ustasına bağırdığında mesela, kendimi tuvalete atıp ağlarsam iyi, ağlayamamışsam eve gidişte çıkartırdım boğazıma düğümlenen yumruyu ağlaya ağlaya.
Flora pansiyon zamanında şimdiki Flora’nın hayalini kurmuş, adını da Akdeniz Bahçesi koymuştuk. Bir komşumuzun “adı çok güzelmiş projenizin, birlikte iş yapalım” teklifini kabul etmemiştik, sezgisel durumlar bunlar, bu konuyla ilgili yazmıştım geçenlerde. İşte o komşularımız adımızı bir güzel çalıp bir de mekânlarının broşürünü basmışlar, başka bir komşularımızın sehpasında broşürü gördüğümde yine benzer bir şey oldu, baştan ayağa kaynar su dökülmüş gibi ateş bastı, insanlığımdan utandığımı hatırlıyorum, meğer patent de almışlar isim için, sezgilerimizde haklıymışız. Çok kızdım, “dava açıcam” dedim, beni yatıştırdılar, “ilahi adalet var” dediler, sustum, ses çıkarmadım, yazıklar olsun dedim, kim bilir, belki de o zaman başlamalıydım yeniden ses çıkarmaya.
Barış ve huzur olsun diye ses çıkarmayıp geçiştirdiğim, kendi önceliklerimi göz ardı edip yapılacak işler diye diye altında ezildiğim hallerimle yüzleşiyorum şimdi. Hepsini tek tek görüyorum, kabul ediyorum, sorumluluğunu alıyorum. Kendimle yüzleşme zamanım. Hayat bazen hatayı kaldırmıyor, yukarıdan aşağı gidecekken bir şeyler, tersine hareket başlıyor ve kusuyor bir anda, nerelerde hata yaptıysam kabul ediyorum.
Devanın derdin içinde saklı olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu, şimdi ne olmuşsa olmuş deyip olumlamalarımla çalışmaya başlıyorum:
Şu an itibarıyla kendimi özgürce ifade etmeyi ve tüm araçlarımı kullanmayı kabul ediyorum.
Yaratıcı ruhumu geliştiriyorum.
Gerçekle yaşamayı kabul ediyorum.
Şifa olsun.
YORUMLAR