Memleketimiz kar nedeniyle kapalıdır

Geçtiğimiz haftadan beri hava tahminlerinde boy gösteren sanal kar figürü nihayet bu hafta başında gerçeğe dönüştü ve yarı yıl tatilinden henüz dönen öğrenciler Çarşamba günü bir sürprizle karşılaştı: Okullar kar tatili olmuştu!

Bu, kar yağışı alan şehirlerin en karlı yerlerinde oturan kesim için oldukça sevindirici bir haber olabilirdi, lakin şehrin içinde yaşayıp da arabaların üzerinde kah birikip kah eriyen kardan medet uman çocuklar yine hayal kırıklığına uğradı.


Çocukluğunda kar görmek için şehrin bir saat kuzeyindeki dağa çıkan bir güneyli olarak benim kar tatiliyle imtihanım anne olduktan sonra başladı. Hele de denize yakın oturan ve hemen her kar tatilinde avucunu yalayan iki çocuklu bir anne olarak karsız kar tatilleriyle aramın çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim, ancak valiliğin kararını benim keyfime göre vermediğini de biliyorum.


Mesele kar tatili değil. Mesele benim (karsız) kar tatiliyle aramdaki husumet de değil. Mesele sistemsizlik.


Geçtiğimiz iki hafta içinde Amerika’nın kuzeydoğusundaki Boston şehrinde yağan kar, şehrin kar tarihinde üst üste üç rekor kırmış. Bir başka deyişle, Boston’daki kar fırtınası iki hafta içinde 1978’den bu yana geçen yılların en fazla karını yapmış. Toplamda iki metreye yaklaşan kar yüzünden geçen üç hafta boyunca okullar toplam dokuz gün kapanmış. Ancak bunun, Boston tarihindeki en karlı Şubat ayı olduğunun altını çizmek lazım.


İstanbul’a son bir ay içinde iki kez kar yağdı. Ve bu kar yağışlarının tarihin en büyük karının yakınından bırak geçmesini, bazı yerlerde kardan adam bile yapılamadı. Ve bu iki kar olayının her ikisinde de okullar tatil edildi.


Elbette tedbir çok önemli. Aklı başında olan hiç kimse ne kendi çocuğunu, ne başkasının çocuğunu en ufak bir riske sokmak istemez. Sorumluluk anlayışıyla hareket eden hiçbir belediyeci böyle bir riske girmez. Herhangi bir kimsenin, özellikle de yollarda olacak öğrencilerin sağlığını tehdit eden en ufak bir risk varsa okullar tatil edilmelidir tabii...


Ancak bu risklerin neden ortaya çıktığı önemli... Boston’daki gibi iki haftada iki metreyi bulan bir kar yağışı en donanımlı şehri bile kilitleyebilir. Ancak taş çatlasın dize kadar gelen bir kar yağışında İstanbul gibi bir metropol (yoksa artık megapol mü demeli?) alt üst oluyor, zincirleme kazalar oluyor, okullar kapanıyorsa orada bir durup düşünmek lazım: Biz nerede yanlış yapıyoruz?


Yanıt, İstanbul büyüklüğünde bir şehre 100’e yakın AVM yapan, tarihi yarımadanın siluetini bozmak pahasına gökdelenler diken, Kuzey Ormanları’nın ortasını traşlayarak İstanbul’un trafiğini rahatlatmayacak, ancak oraya dikilecek yerleşim alanlarıyla rant peşinde koşanların cebini oldukça rahatlatacak olan üçüncü köprüyü konuşlandıran, Gezi Parkı’ndaki ‘üç beş ağacı’ söküp yerine AVM yapmaya çalışan, Taksim meydanını buz pateni pistine dönüştüren zihniyette gizli olabilir mi? Olabilir.


Don ve buz uyarılarına rağmen trafiğe çıkan İstanbulluların hiç mi suçu yok? Olmaz mı? ‘Bana bir şey olmaz’ ya da ‘Allah’a emanet’ diye tedbirsiz bir şekilde trafiğe çıkan her araç sahibi sadece kendisini değil, başkalarını da tehlikeye atıyor.


Ve kar tatili nedeniyle okula gitmeyen çocukların kar tatili olmayan iş yerlerinde çalışan ebeveynleri... Her ‘okullar tatil’ dendiğinde (çoğunlukla) anneler (çok az sayıda baba) kara kara çocuklarını kime bırakacaklarını düşünüyorlar. Çünkü çoğu işyerinde kreş yok, ya da çoğu işveren çalışanının bir günlüğüne bile olsa evden çalışmasına sıcak bakmıyor, çünkü İstanbul insanın hayatını kolaylaştırmaya müsait bir şehir değil, çünkü çünkü çünkü...


İyisi mi bir daha kar yağdığında memleketi hepten kapatalım, sen sağ ben selamet...




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.