Annelerin evrilen korkuları

Günışığı Kitaplığı’nın düzenlediği 10. eğitimde Edebiyat Semineri’nin konuşmacılarından olan Necdet Neydim, “Zor Zamanlarda Edebiyat” konulu konuşmasında, geriye dönüp baktığında, ülkenin zor olmayan bir zaman yaşamadığını, dolayısıyla belki de zamanı değil, hayatı “zor” olarak nitelendirmenin daha doğru olacağını söylemişti.


Evet, gerçekten de hayat kolay değil. Ve fakat, hayatım boyunca geleceğimden bu kadar endişe ettiğim bir dönem daha olmadığını maalesef rahatlıkla söyleyebilirim. Tabii bunda, artık üç çocuklu bir kadın olmamın da etkisi var...


Ne yazık ki, anne olduğum şu 10 senedir çocuklarımın geleceklerine dair endişem gittikçe arttı. Ve bu endişeler giderek ülke şartlarına uyum sağladı.


İlk anne olduğumda en büyük korkum, bebeğimi birinin çalmasıydı. Doğumdan sonraki çılgın hormon saldırısıyla hemen her lohusa gibi aklımı yitirmenin eşiğinde gezerken nedense böyle bir endişem vardı.


İkinci bebeğimde korkularım “yeni bebeğimi bir yerde unutmak” etrafında toplandı. Bu da mantıklı ve gerçekçi olmamakla birlikte, yine lohusa halinin verdiği gerçek dışı bir ruh haliydi.


Çok çocuklu annelerin her daim korkularından olan “çocuklarına yetememek” korkusuyla, her annenin yaşadığı “çocuklarına bir şey olacak” korkularını bir kenara bırakırsak, bu ülkede yaşıyor olmanın verdiği bazı bu ülkeye özgü korkular eklendi son zamanlarda listeme... Çocuklarım büyüdükçe, ülkenin içinde bulunduğu onlara iyi bir eğitim verememek korkusu, bireysel olarak iyi eğitilseler bile içinde yaşayacakları toplumun nereye gittiği (Fazıl Say’ı müfredattan çıkarabilen bir zihniyet) gibi endişeler gırla...


Ve tabii ki bir terör saldırısında ölmek/çocuklarını kaybetmek korkusunu görmezden gelemeyiz. Geçtiğimiz sene ortalama her ay bir terör saldırısı yaşamış, yüzlerce insanını kaybetmiş, binlerce insanının yaralandığı bir ülkenin vatandaşları olarak gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi terör korkusu... Metroya binerken, Boğaz Köprüsü’nden geçerken korkuyor, en son terör saldırından bugüne gün sayıyor, “Çok şükür bugün de bir şey olmadı” diye bir yandan sevinirken, bir yandan “Acaba bugün o gün mü?” diyoruz.


Bu tür akut endişelerin yanı sıra, yine içinde bulunduğumuz OHAL ve KHK ve bilumum büyük harfli, kısaltmalı kelimelerin getirdiği yeni bazı korkular da var artık hayatımızda. Yerli yersiz, haklı haksız birçok insanın “terör” kapsamında ihraç edildiği, işten çıkarıldığı, o da olmazsa hakkında soruşturma açıldığı ülkemizde, sizi bilmem ama ben çocuklarım adına yeni bir endişe daha türettim son zamanlarda: Özgür olamayacakları korkusu...Ve bu, “kendilerini özgürce ifade edemeyecekleri bir ülkede yaşayacaklar”la kısıtlı değil; ileride, üniversitede, meslek hayatına atıldıklarında, her an haklı/haksız bir soruşturma kapsamında gözaltına alınabilirler, “Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri” için hapse atılabilirler, kimse de bir şey yapamaz diye endişe ediyorum.


Kendi sınırlarımızı aşmak pahasına özgür fikirli yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımızın, ileride işini yapan bir gazeteci, barışa inanan bir akademisyen, müziğiyle özgürlük notaları yayan bir piyanist olurlarsa eğer, sadece ve sadece inandıklarını dile getirdikleri için terörist olarak yaftalanmayacaklarının, haklarında iddianame bile hazırlanmadan aylarca tutuklu kalmayacaklarının bir garantisi olmadığını sanırım artık hepimiz biliyoruz.


Ve korkuyoruz.


Çünkü bu ülkede çocuk yetiştirmek, artık bu korkuları da beraberinde getiriyor.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • cemilcivelekacil@gmail.com Hayata umutla bakalım. Korku, hayatımızı esir almamalı. Korku, karamsarlığa sebep olur. Karamsarlık, negatif enerji gibi,olumsuzlukları kendine çeker. Şu sözü çok duyarız. (Koktuğunu başıma geldi). İyi şeyleri umut edelim. İyiliklerle karşılaşalım.
    CEVAPLA
  • Misafir son günlerde iyice hisseder olduk bu korkuları
    CEVAPLA
  • Misafir Hollanda' bencede iyi fikir aman cocuklariniza dikkat polise fazla yaklasmasin mazallah köpekleri atları salarlar uzerlerine
    CEVAPLA
  • Misafir Bence de amerika iyi fikir.hollanda da olur.cok ozgur olursunuz
    CEVAPLA
  • Misafir Aynı korkuları hepimiz yaşıyoruz
    CEVAPLA
  • Misafir bir kaç sene içinde amerikaya gideceksiniz ve orada yaşayacaksınız.. buna adım gibi eminim..en azından böyle bir imkanınız var..bunu düşünüp mutlu olun..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.