Medeni bir ülkede
İstanbul’un giderek daha da yaşanılmaz hale geldiği bu köşenin de, bu platformdaki başka yazarların da konusu olmuştu daha önce...
Gün geçmiyor ki bu teoriyi destekleyen olaylar yaşanmayagörsün...
Birkaç hafta sonu önce bir Cumartesi sabahı çocuklarımı yüzmeye götürürken, mal indirmek için caddeyi tamamen bloklayan bir Carrefour kamyonunun arkasında beklemeye takıldım. Süre uzayıp mal indiren görevliler umursamaz tavırlar takınınca, gecikmenin tetiklediği adrenalin hışmının da etkisiyle kornaya bastım.
Hataydı. Ben kornaya basınca hiçbir şey düzelmedi. Hatta daha da kötü oldu.
Altıncı kattan aşağıya sarkan bir apartman sakini ‘N’apıyorsun sen?! Terbiyesiz! Burası meskun mahal! Medeni bir ülkede böyle kornaya basamazsın!’ diye bağırdı aşağıya...
Doğruydu. Medeni bir ülkede basamazdım. Medeni olmayan bir ülkede de basmamam gerekirdi. Sonuçta yanlışa yanlışla karşılık vermenin savunulabilir bir tarafı yoktu...
Peki, medeni bir ülkede, medeni olmayan bir davranışta bulunan (örneğin kornaya basan) bir insana sokağın ortasında ‘Terbiyesiz!’ diye bağırılır, ‘Sen!’ diye hitap edilir, medeni olmayan davranışı yüzünden değil ama sırf kadın olduğu için ‘Sen nasıl bir orospusun!’ denilir miydi? Sanmam.
Başka neler olmazdı medeni bir ülkede?
Örneğin kamyonlar, mal indirmek için yolu kapatamazlardı. Şehrin altyapısı ona göre düzenlenir, kamyonların mal indirme alanları tespit edilir, ve bu işlemler belirli saatler dahilinde yapılırdı.
Medeni bir ülkede bayram tatilleri, trafik kazalarıyla anılmazdı. Her bayram sonrasında ‘TRAFİKTE BAYRAM BİLANÇOSU: ONLARCA ÖLÜ, YÜZLERCE YARALI!’ diye manşetler atılmazdı.
Bir kere zaten medeni bir ülkede yöneticiler duble yollarıyla değil, toplu taşıma alt yapısıyla övünürlerdi. Ve hatta övünmezlerdi bile, çünkü bunları lütuf olarak değil, görevleri olarak yaptıklarını bilirlerdi.
Ve tabii ki deprem vergilerini deprem için kullanırlardı, yol yapmak için değil...
Medeni bir ülkede, kadın cinayetleri kanıksanmış olmaz, çocuk istismarcıları iyi hal indirimi almazdı.
Eğitim sistemi oyuncak edilmez, her gelen iktidar kendi siyasi görüşü doğrultusunda değiştirip durmazdı.
Medeni bir ülkede sahil şeritleri çekirdek kabuklarıyla, çocuk parkları bira şişeleriyle dolmazdı.
Medeni bir ülkede kaldırımlarda insanlar olurdu; arabalar, masa-sandalyeler, çöp tenekeleri değil.
Medeni bir ülkede çimlerin üzerinde piknik örtüleri olurdu, köpek kakaları değil.
Medeni bir ülkede yeşil alan park demek olurdu, otoyol kenarlarındaki peyzaj düzenlemeleri değil...
Kısacası medeni bir ülkede, Türkiye’de olan birçok şey olmazdı, olmayan birçok şey olurdu...
Ama yine de benim kornaya basmamam gerekirdi...
YORUMLAR