Çocuklar ve rüyalar
Hayatımızın bir parçası olan rüyalar, insanlık tarihi boyunca gizemini hep korudu, hala da koruyor. Rüyaların işlevi ile ilgili bilim dünyasında bir fikir birliği henüz bulunmamaktadır. Öne sürülen birkaç teoriden bahsetmek gerekirse, rüyaların, gün içinde edinilen bilgilerin yeniden değerlendirilip gerekli olanların saklanması ve gereksiz olanların atılması sürecinin bir parçası olduğu; günlük yaşam deneyimleri, endişeler, korkular gibi konularda bir yüzleşme ve duygusal anlamda bir dengeleme aracı olduğu; uyurken beynimizde gerçekleşen nöral aktivitenin anlamsız bir yan ürünü olduğu gibi teoriler ileri sürülmektedir.
Neden rüya gördüğümüzü henüz tam anlamamış olsak da rüyaların ya da en azından rüyaların en çok görüldüğü ve hatırlandığı evre olan REM evresinin insan için bir önemi var gibi görünüyor. Çünkü yapılan bazı araştırmalar, REM uykusundan mahrum bırakılan deneklerde, bir sonraki gece bu eksikliği telafi etmek için REM uykusu evresinin uzadığını; ayrıca, uyku süresinin kısaltıldığı deneylerde, uykudan taviz verilen kısımların, mümkün olduğunca REM öncesi evrenin ilk 3 aşaması olduğunu bulgulamıştır.
Hatırlasak da hatırlamasak da her gece rüya görüyoruz. Bazen bu rüyalar çok gerçekçi, korkutucu olabiliyor. Uyanık olduğumuz zamanlarda gerçek bir tehlikeyle karşılaştığımızda bedenimiz nasıl tepki veriyorsa, bu rüyalara da aynı tepkiyi veriyor. Yani, kalp atış hızımız yükseliyor, kan basıncımız artıyor, nefes alıp verişimiz hızlanıyor, vb. Aşırı uyarılmış bir bedenle uyanıyoruz.
Rüyalarla ilgili böyle bir giriş yaptıktan sonra yazımın asıl amacına gelecek olursam, geçen gece, 5 yaşındaki kızım Zeynep, “korkunç rüya gördüm, korkuyorum” diyerek beni uyandırdı. Epey korkmuş görünüyordu. Rahatlatmak biraz zamanımı aldı. Tekrar uykuya dalmadan önce tabii ki bütün korkuları ortadan kalkmadı ama kendisini güvende hissederek uykuya dalması önemliydi.
Yetişkinler gibi çocuklar da rüya görüyor ancak kötü bir rüyanın ardından kendilerini, yetişkinler kadar kolay rahatlatamıyorlar. Gördüğünüz bir kâbusun ardından kalbiniz nasıl çarparak uyandığınızı anımsıyorsunuzdur. Uyanıyorsunuz ve “rüyaymış” diyerek rahatlayıp çoğu zaman uykuya kolayca geri dalıyorsunuz. Çocuklar ise uyandıkları halde kendilerini güvende hissetmekte biraz zorlanıyorlar. Bu aşamada ebeveyn desteğine ihtiyaçları oluyor.
Yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri ona anlayışla yaklaşmaktır. “Bunlar gerçek değil, sadece bir rüya, hadi uyu artık” diyoruz belki ama rüyanın etkisiyle korkuya kapılmış bir çocuk için bu hissettikleri oldukça gerçek. Bu yüzden, kötü bir rüyadan sonra korkmuş olmasının normal olduğunu, korkusunun nedenini çok iyi anladığınızı ifade edip, kötü rüyanın geride kaldığını, artık uyandığını, sizin yanınızda ve güvende olduğunu söyleyebilirsiniz. “Yanındayım” mesajı, ona güvende ve sizin tarafınızdan korunduğunu hissettirecektir.
Evet, onu dinlediniz, yanında olduğunuzu biliyor, güvende ancak hala o korkutucu görüntüler gözünün önüne gelebilir ve “ama hala korkuyorum, n’apayım…” diyebilir. Burada, hayal kurmanın gücünü devreye sokabilirsiniz. Hatırlamaktan ya da düşünmekten hoşlandığı bir şeyi hatırlamasını veya sevdiği bir şeyi hayal etmesini isteyebilirsiniz. Mesela Zeynep, arkadaşlarıyla eğlenerek oynadığı anları hayal etti. Daha sonra kedileri çok sevdiği için olsa gerek, “sihirbaz bir kedi” hayal etti ve gülümsemeye başladı. Bu noktada mizahı devreye sokmak mantıklı görünüyordu ve o an aklıma güzel bir fikir geldi. Sevdiği bir kitapta, arkadaşlarını “Haaayyt!” diye korkutup şaka yapan bir karakter var ve o kısmı her okuduğumuzda çok eğleniyor. Ben de kızımı, heyecanlı bir ses tonuyla birlikte şu şekilde yönlendirdim:
“Şimdi o sihirbaz kediyle birlikte bu korkunç canavarı ‘Haaayyt!’ diyerek korkutun ve canavar ‘Anneciiim!’ diyerek kaçarken, kediyle birlikte bu anın tadını çıkarın.”
Gözlerini kapatıp bunu hayal ederken gerçekten çok eğlendi ve bu yöntem onun biraz daha rahatlaması için yardımcı oldu. Korkulan bir nesne, mizahi bir şekilde hayal edildiğinde, korkunun gücü azalır. Bunu kullanmanız çocuğunuzun birçok korkusunda işe yarayabilir. Bu tekniği çocuğa öğretmek, siz yanında olmadığınız zamanlarda da korku ya da kaygılarıyla kendi kendine başa çıkmasına yardımcı olabilir.
Ertesi gece tam yatma vaktinde “korkuyorum” konusu yine gündeme geldi tabii ki. Bu kez, canavarın resmini bir kağıda çizdik. Hatırladığı tüm detayları çizdi. Daha sonra bu kağıdı küçük parçalara böldü, çöpe attı ve birlikte canavara “güle güle” dedik. Bütün bunlar, korkulan nesne üzerinde kendisinin kontrolü olduğu hissini yaratan faaliyetlerdir.
Kabuslar sık rastlanan bir durum haline geldiyse çocuğun günlük yaşamında kaygı yaratan bir durum söz konusu olabilir (ailede, okulda, arkadaş çevresinde, vb). Çocukla konuşmak, onu rahatsız eden durumların olup olmadığını takip etmek, birlikte çözüm aramak, gerekirse bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak uygun olabilir.
Sakinleştirici bir uyku rutini oluşturmak, yeterli uykuyu almasını sağlamak, uyumadan en az bir saat öncesinde bütün medya araçlarından (televizyon, bilgisayar, tablet, telefon) uzaklaşmak ve birlikte hikaye okumak gibi sakinleştirici bir faaliyette bulunmak, o hafta sonu yapabileceğiniz eğlenceli şeylerle ilgili birlikte plan yapmak, çocuğunuzun sakin ve huzurlu bir gece geçirmesi için yardımcı olacaktır.
YORUMLAR