Aile salonumuz var, buyurmaz mısınız?
Gazete okur musunuz? İnternetten okuduklarınızı kastetmiyorum. Memleketi avucunuzun içi gibi bilmek için memleketin gazetelerini de elinize almanız gerekir. Elinize bulaşan matbaadan kapınıza gelen gazetenin boyası değil, memleketin boyasıdır.
Gazete okumanız için ısrarım şundandır: Gazetenin içinden çıkan bulmaca Alzheimer'a iyi gelir derler, çözersiniz; ufak ilanlar ufaklığıyla da içeriğiyle de şaşırtabilir, şaşırmak iyidir. Ölüm ilanları üzücüdür, ama bazen bir ölüm ilanına yazılanlar, sizi yıllarca sürmüş bir aşkla, yıllar boyu hakkı vererek yaşanmış hayatlarla baş başa bırakır; biri giderken ardından yazılanlar birilerimizi hayata bağlar.
Peki mektup yazar mısınız?
Tıpkı gazeteleri, köşe yazarlarını internetten okumak gibi onun da artık kolayı var değil mi?
Atarsın bir e-mail ya da bir SMS, bir de Facebook’tan dürttün mü tamamdır.
Siz yazmıyorsanız da memlekette kafasını mektup yazmaktan kaldıramayanlar vardır.
Şuradan bilirim, o internetten okuduğunuz gazetelerin muhaberatından bazılarımızı ararlar ve derler ki “Zarflarınız birikti gelin alın.” Elinize aldığınız zarflar renk renktir, sağ üst köşesini pullar doldurur. Bir puldan Atatürk gülümser, bir başka puldan ateş dikeni çiçekler sarar zarfın üzerini... Sol üst köşesinde tam da ilkokulda öğrendiğimiz gibi adres yazar. Adresler çeşitlidir: F tipi de olur, L tipi de, koğuşlar farklıdır, C 14’den de gelebilir, A 6’dan da.
Zarfı açarken pullardaki turuncuya çalan kıpkırmızı ateş dikenleri ellerinize batar. O 5 gramlık zarfın sorumluluğu büyüktür, sayfalarca kelimeler acizliğinizi yüzünüze çarpar. Egemen Bağış vari espri yapacağınız tutarsa, “1 kg. demir mi yoksa 1 kg. mektup mu ağırdır” dersiniz.
İçerden gelen mektuplar bazen “Sevgili Elif Abla,” diye başlar, bazen Allah’ın adıyla; adresinize bazen kibrit çöplerinden gemi, bazen boncuklardan kuş gelir, çünkü içerden dışarısı gemidir, kuştur.
O mektuplar genelde “Allah ne muradınız varsa versin” diye biter, altında “Görülmüştür” damgası vardır. Bu dünyadaki hiçbir şey o “Görülmüştür” damgası kadar kendi yerini bulmuş değildir.
Gazeteler, haberler, mektuplar ağırdır, her biri kendi tarihlerini yazar. Diğerleri gibi yaşamak istiyorsanız mektup da yazmazsınız, gazeteleri elinize de almaz, kirlenmez, tertemiz kalırsınız.
Diğerleri gibi yaşamıyorsanız, gazetede “Türkiye'nin çiçek haritası çıkartıldı” haberinin yanında “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin son 6 yılda 17 bin kişinin intihar ettiğini açıkladı” haberini görürsünüz.
Memlekete bakarken mahcubiyetten kafanızı eğer, her şeyden vazgeçmek istersiniz. Beceremezsiniz.
Aile salonumuz var buyurmak ister misiniz?
YORUMLAR