Çok fırın ekmek yemek lazım
Bu hafta sabit bir konuda yazmak istemedim. Ne yazsam acaba diye düşünürken, her şey kendiliğinden geldi. Perşembe günü bir doğumda, annenin doulası olarak yanındaydım. Aklımda kalanları, çelişkilerimi teker teker burada sizler ile paylaşmak, içimi dökmek istedim.
Öncelikle annenin tatmin olduğu güzel, normal bir doğumdu. Ben hep derim, doğum şekli nasıl olursa olsun, annenin tatmin olması önemlidir. Dönüp baktığı zaman, acaba, keşke dememeli. Güzel hatıralar ile anmalı doğumunu.
Annenin ikinci doğumu, bu bir avantaj mı? Her doğum birbirinden farklı olsa bile, evet belki bir avantaj. Çünkü bir şekilde bittiğini, güzel sonlandığını biliyor. Doğum dalgaları ile nasıl başa çıkabildiğini, bedenine güvenmesi gerektiğini çok iyi biliyor.
Doğum sevişmek gibidir; annenin mahremiyeti, bulunduğu ortamın nüfusu, sessizliği, karanlığı çok önemlidir. Doğum odasında sadece anne ve ben vardık. Ortam o kadar sessiz sakindi ki, dolayısı ile annenin zihni de sakin. Arada bir odaya giren 4 farklı hemşire “Nasılsınız? Sancılarınız başladı mı? Sancılarınız ne durumda?” diye sormasına rağmen, anne iyi.
Doğum yapmak üzere olan bir kadına aklınızda olsun, nasılsınız diye sormayın. Hatta sancın var mı, çok mu? İyi misin diye de sormayın. Doğuruyor işte, bir rahat bırak. Nasıl olabilir, sence nasıl görünüyor?
Doğum sırasında anne tamamen bedenini dinledi, hangi pozisyonda durmak ister ise, o pozisyonda karşıladı doğum dalgalarını. Zaman zaman yere çömeldi, çoğu zaman ayakta durdu, zaman zaman yürüdü. Ara sıra da bebeğin kalp atışlarını dinlemek için yatağa yatmak zorunda kaldı, hatta bir ara anne ayakta iken NST cihazı bağlandı. Dedim ya, anne çok kararlı, bedenini dinliyor. O doğrultuda hareket ediyor.
Hani yazının başında çelişkilerden bahsettim ya, işte benim için her şey doğumhaneye inince başladı. Annenin özel tercihi var, bebek doğduktan sonra, göbek kordonu kesilmeden, bebeğini kucağına almak ve emzirmek istiyor. Anne bunu doğumhaneye indiğinde doktoruna ve diğer sağlık personeline tekrar hatırlattı. O sırada hastane personelinden biri ile göz göze geldim, o kadar garipsedi ki annenin bu isteğini, yüzünün mimiklerini görmeniz lazımdı. Doktor tamam diyerek elinden geleni yapacağına dair anneye söz verdi. Ne mi oldu? Bebek doğdu, tabii ki kordon hemen kesildi ve bebek tam çocuk doktorunun kucağına gidiyordu ki, anne ben istiyorum, kucağıma verin dedi. Bebeğini hafifçe kucağına aldı, tam memesine yatıracaktı ki doktoru ne dese beğenirsiniz? Nasılsa yukarıda (odanda) kucağına alıp emzireceksin. O şimdi çok yorgun dedi ve çocuk doktoruna kontrollerinin yapılması için bebeği teslim etti. Allahtan kontroller yapıldıktan sonra anne tekrar bebeğini kucağına aldı ve emzirmeyi denedi.
Şimdi anlamadığım, anne ve bebek dostu hastane, keşkesiz doğum, doğal doğum diyoruz. Anne ve bebek ten temasının öneminden bahsediyoruz. Ben bizzat kendim bahsetmiyorum, tüm yabancı makaleler, kanıta dayalı çalışmalar, ülkemizdeki bir kısım doktor, özellikle yabancı doğum kitapları bunu özellikle vurguluyorlar. Bebek doğduktan sonra, hemen anne kucağına ver işte, anne ve bebek aşk içinde dans etsinler. Çıplak tenleri birbirine değsin. Koklaşsınlar, tıbbi gereksinim olmadığı sürece rutin kontroller annesinin kucağında da yapılabilir.
İnsan yaşamındaki en tehlikeli ve stresli olaylar, rahimden gerçek dünyaya çıkış sırasında yaşanmaktadır. Büyük önem taşıyan bu ilk saatlerde annelerinden ayrı tutulan bebeklerde stres hormonlarının çok daha yüksek olmasına şaşırmamak gerek. Annesinden ayrı kalan bebeklerde güven, bağ problemi vb. sorunlar olması olasılıktır, bununla ilgili araştırmalar bulunmaktadır.
Özellikle takıldığım konu, ülkemizdeki bir kısım doktor bunu yapabiliyor iken, diğer kısım neden yapamıyor? Eğitim şart, kusura bakmayın. Ülkemizin bu normal doğum konusundaki inançları için daha çok fırın ekmek yemesi gerekiyor, kırk yetmez. Çevremde doğal doğuma inanan birçok doktor, sağlık personeli/ebe, doula olduğu için, hatta bunu savunan kişilerden bizzat eğitim aldığım için kendimi şanslı sayıyorum. Bana düşen görev ise, aldığım eğitim doğrultusunda anne/baba adaylarını eğitmek, bu güzel, olumlu düşünceleri yaygınlaştırmak.
YORUMLAR