Datça'yı da bozmayın!

20’li yaşlarda gittim, gördüm Datça’yı. Datça’yı yaşayan bilir. Sessiz, sakin bir kasabadır. Kabalağı fazla yoktur, eğlence deseniz kendi eğlencenizi yaratmanız gerekir. Öyle tıklım tıkış gece kulüpleri yoktur yani. Hatta lüks yemek yiyebileceğiniz mekan bile çok azdır. Büyük market zinciri bile birkaç sene önce geldi Datça’ya. Ama işte Datça’yı Datça yapan bu az ilkel yaşamdır. Yemeği salaş mekanda yersiniz, müziğinizi dinlemek, bir şeyler içmek için gene salaş mekanları tercih edersiniz. Lüksü, abartısı yoktur hiç. Tam tatil, inziva yeridir Datça benim için. Kendi eğlenceli kendin yarat, az kalabalık, doğa ile iç içe… Püfür püfür rüzgarı ile ılık akşamlar pek keyiflidir benim için, ailem için. Küçük bir yat limanı vardır, gene küçük, şirin bir anfi tiyatrosu vardır. Koyları, denizi pek güzeldir.






Dedim ya, 20’ li yaşlarda tanıdım Datça’yı. O zaman deli genç halim ile bile çok sevmişti bu halini. Deli gibi eğlence olsun, gezelim, kurtları dökelim cinsten tatil arzusunu bastırmıştı Datça o genç halimle bile. Kendi içimizde eğlence, sohbet, yetiyordu biz gençlere. Sonra pek uğrayamadım Datça’ya. Aradan çok sene sonra tekrar gittim, gördüm Datça’mı. Hiçbir şey değişmemişti. Daha da çok sevmiştim bu halini. Eşim de çok sevdi, şimdi kızım da çok seviyor. 2009 yazından beri her sene gidiyoruz. Özellikle sıcakların bastırmadığı, her şeyin daha da doğal olduğu Haziran ayında, çekirdek ailem ile birlikte ailemin evine gidip, huzuru buluyoruz Datça’ da.


Geçen sene yeni yat limanı inşaatı başladı güzelim Datça’ da… Denizi doldurmaya başladılar, amaç Datça’ yı da bozmak, döviz kaynağı haline getirmek elbette. Tamam, döviz girişi, turist girişi güzel de, anlamadığım konu tüm bunlar için doğayı bozmak mı lazım. Başka sebepten gelsin insanlar buraya. Bu halini görsünler, olmaz mı? Ben sevmemiştim bu yeni, büyük yat liman fikrini… Denizde yaşayan bir sürü canlıyı öldürüyorlardı, düpedüz katillikti bu.



Datça’ böyle kalsın, kıymetli olsun burada doğa derken yeni imar yasası biz Datça sevdalılarını hepten delirtti. Bozburun, Datça, Knidos, Kargı Koyu, Palamut Bükü imara açılacak, yeni evler, siteler, oteller yapılacak. Yok yok bu bir kabus ötesi. Hiç ama hiç istemiyoruz biz buranın bozulmasını. Kargı Koyu’ na kendi şezlonglarımızı, buzluğumuzu, yemeğimizi, içeceğimizi alıp sakince sahilde oturmak, denize girmek istiyoruz. Kızım için taş boyama aktivitesi yapmak, oradaki ördeklere balıklara evde yemediğimiz, yiyemediğimiz ekmekleri, makarnayı verip beslemek istiyoruz. Akşamüstü olduğunda küçük tepelerde dolaşan keçileri seyretmek istiyoruz. Biz Datça’nın bozulmasını istemiyoruz. Az ilkel hali ile, mavinin her tonuna şahit olabileceğiniz denizin özgür kalmasını istiyoruz. Güneş bu bakir, sade, güzel doğaya doğmaya devam etsin istiyoruz. Beton yığınları istemiyoruz. Koylarını gezip, istediğimiz yerden denize girmek istiyoruz. Bilmem ne tesisinin orayı işgal etmesini, görevlinin gelip “Efendim, buradan denize giremezsiniz” demesini istemiyoruz.





imza

- Palamutbükü, Mesudiye gibi Datça’nın en “mutena” koyları turizm tesis alanları olarak tanımlandı. Daha önce de tanımlanmıştı. Ama şimdi “otel turizmi” getirilerek yapılaşma verilecek.

Anlamı: Bugüne kadar pansiyonculuk ve en çok butik otele verilen izin, büyük parseller için büyük otelleri kapsayacak biçimde geçerli olacak. Yerli halk, kendi yerinden fiilen kovulmuş olacak. Ekmeğinden edilecek. O sahillere herkes elini kolunu sallayarak özgürce giremeyecek. Herkesin sahilleri, “paket tur” satın alanların paralı sahiline dönüşecek.

- Knidos antik kentine çok yakın mesafedeki Bağlarözü’ ne marina yapılacak.

Anlamı: 1. derecede arkeolojik koruma altındaki bu alana marina, yapılaşma ve kirlilik anlamına gelecek.




- Kargı Koyu konut yerleşimine açılacak.

Anlamı: Datça’da İskele Mahallesi’ne çok yakın bu alan sazlık ve sulak özelliğiyle çok özel, değerli bir alan. 3. derecede arkeolojik sit. Kentsel yerleşime uygun bir alan değil.

Ben istemiyorum tüm bunları. Datça kızımın özgürce yüzmeyi öğrendiği, Kargı Koyu’ nun ördeklerini beslediği, taşlarını boyadığı eline sandviçini alıp yediği doğal hali ile kalmalı, kalacak bundan ötesi yok.






Fotoğraf: Zeren Somunkıran

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.