Birkaç şımarık adam...

Demiş ki: “30 yaş üstündeki Türk kadınında evlilik histerisi var!”

Ayşe Arman’ın geçen cumartesi teybini uzattığı eli yüzü düzgün, iyi bir işi, parası, eğlence anlayışı ve de ‘zekâsı’ olduğu intibaı yaratılan birkaç şımarık adam şöyle demiş:

“30 yaşını aşan kadınlar, karşılarına her çıkan erkeğe müstakbel koca sıfatıyla yaklaşıyor!”

“Daha ilk sevişmede "işte çocuklarımın babası" bakışı atanlar var!”

“30’larında bir kadına "Ciddi bir ilişki istiyorum, çocuk istiyorum, çoğalmak istiyorum" de, hele bir de halin vaktin yerindeyse bakalım elde edemeyeceğin kadın var mı?”


Ayşe Arman’ın teybini uzattığı bu birkaç erkeğin hangi sınıfı, hangi zümreyi temsil ettiği elbette önemli ama bu erkeklerin hangi sınıfın, hangi zümrenin kadınlarıyla birlikte oldukları çok daha önemli...


Çünkü “Sevişmek istersem bana kadın mı yok!” gibisinden bir şımarıklık ve küstahlığa sahip bu erkeklerin kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanmaları, olsa olsa onlara bunu sandıran o kadınların mahareti!


Daha düne kadar “Korkma, acımayacak” diye bin dereden su getirip kızları yatağa atmaya çalışan bu erkeklerin, şimdi "ortalık yatacak kadın kaynıyor" zihniyetine ulaşması da herhalde tamamen kadınların mahareti!


Zavallı kadınlar...


Erkekler gibi özgürce cinselliğini yaşamak istedi; kolay elde edilir oldu!


Hayatla tek başına mücadeleye girişti; “Ne ayak?” dendi.


Kariyer yapma derdine düştü; “Doğa gereği anne olmalısın!” emri geldi!


Evlenmek istemeyene; "Aklından zoru var!" muamelesi çekildi.

Evlenecek erkek bakınanlar; "Koca avcısı!" diye nitelendirildi.


Tabii madalyonun diğer tarafına da bakmak gerek...


Hepi topu bir karışlık şeyleriyle, kadınlık gururunu ayaklar altına alan bu adamları böylesine ciddiye almaya gerek var mı?


Toplumun kadına neyi direttiğini kadından daha iyi bilen olmadığına göre...


Erkeğin neyi ne kadar yapabileceğini kadından daha iyi bilen olmadığına göre...


İsterse, istediğini elde edebileceğini kadından daha iyi bilen olmadığına göre...


Varsın birkaç şımarık adam kendini tatmin ededursun, ne çıkar!


Ayşe Arman’a da ayrıca teşekkürler; bizi bu erkeklerle tanıştırdığı ve hayatımıza eğlence kattığı için...


Şimdi yüksek müsaadenizle...


Tenceredeki fasulyeyi soğuk sudan geçirip ikinci kez haşlamam lazım; yoksa biliyorsunuz fena gaz yapar!





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.