Ölü taklidi yapmak üzerine
“Övgü, yardım ve hatta bir bakış bile onu rahatsız etmek veya faaliyeti yok etmek için yeterli olabilir. Söylemesi garip görünüyor, ancak bu, çocuk yalnızca izlendiğinin farkına varsa bile gerçekleşebilir. Ne de olsa, bazen birisi ne yaptığımızı izlerse çalışmaya devam edemeyeceğimizi hissederiz. Öğretmene ve ebeveyne başarı getiren büyük ilke şudur: Konsantrasyon başlar başlamaz, çocuk yokmuş gibi davranın.” diyor Maria Montessori Emici Zihin’de.
Biz buna bizim evde ölü taklidi yapmak diyoruz. Eren evde bir şeye odaklandığı zaman ortamdan uzaklaşabilecek gibiysem derhal uzaklaşıyorum, yok uzaklaşmak için kalkınca dikkatinin dağılacağını hissediyorsam ölü taklidi yapıyorum oracıkta. Göz göze gelmemeye çalışıyorum ama eğer görülme isteğiyle baktığını hissedersem gülümseyip kendi işime dönüyorum. Uzun bir sessizliğin sonunda (itiraf ediyorum; biraz kaygıyla) odasına gittiğimde, onu bir şeye odaklanmış, meşgul halde görünce çok keyifleniyorum. Sessizce izliyorum yaptığı işi, çabasını, keyfini...
Konsantrasyon için "zihnin ustalaşması" der Maria Montessori bir konuşmasında. Çocuğun iç disiplin ile hareket edebilmesi için en önemli iki unsurdan biri (diğeri ise bedenin ustalığı). Yani anlayacağınız mevzu mühim, dolayısıyla çocuğumuzun konsantrasyon becerilerini geliştirmesinde onu desteklemek için yapabileceklerimize minik bir giriş yapacağım bu yazıda, dönem dönem bu konuya geri döneceğim sonrasında.
Bölmeyin.
Sık sık duyarız “beş dakika kendi başına bir şey yapmıyor”, “en fazla beş dakika oynar, sonra atar bir kenara o oyuncağı” vb. serzenişleri ebeveynlerden. Beş dakika konsantre olmanın küçümsenmesini bir kenara bırakıp çocuğun odaklanamamasının temel nedenlerinden birine değineceğim biraz: bölünmek. Farkında olarak ya da olmayarak ne çok bölüyoruz çocuklarımızı bir bakalım:
Bazen çocuğumuz bir işle meşgul olduğunda işi hakkında yorum yaparak “ne yapıyorsun orada”. “o elindeki fil mi?” vb. cümlelerle tüm iyi niyetimizle orada, onunla birlikte olduğumuzu göstermeye çalışırız. Bunu yaptığımızda çoklukla çocuğumuzun dikkati dağılır ve bir süre sonra yaptığı işten hızla uzaklaşır. Bu durum tekrarlandıkça çocuğunuzun siz olmadan aktivite yapma sıklığı ve süresi gittikçe azalır.
Bazı zamanlarda ise çocuğumuzu cesaretlendireceğini düşünerek “vaovv ne şahane bir resim” “çok iyi iş çıkarmışsın” diyerek yaptığı işi överiz. Bu onların kendi kendilerini motive etmekten ziyade övgüye güvenmelerini, kendilerinin memnuniyetinden önce başkalarının memnuniyetini önemsemesini sağlayabilir. Süreçten son derece keyif almış bir çocuk yaptığı dinozorun ağaca benzetilmesiyle derim bir hayal kırıklığı yaşayabilir ya da. Sözcüklerin kendisi, çocuğun konsantrasyon durumuna yönelik bir kesintidir. Yorumunuzu istemedikleri sürece yorum yapmayın. İstediklerinde ise sonuca değil, sürece odaklanın.
Çocuklarımızın konsantrasyonunu böldüğümüz bir diğer durum ise düzeltme ihtiyacımız. Örneğin bir yapboz yaparken ısrarla bir parçayı yanlış bir yere takmak için uğraştıklarında hem yardım etmek, hem düzeltmek ihtiyacıyla çocuğumuza müdahale ederiz, belki iznini almadan parçayı alıp doğru yere yerleştiririz, belki kendi bulması için ipuçları verir, konuşuruz. Her iki durumda da yaptığımız şey onların öğrenme, yardım isteme ya da en basit haliyle yanılma fırsatını elinden almak. Bırakınız denesinler, yanılsınlar, yardım istesinler…
Çoğu zaman da düşünmeden kendi ritmimiz için konsantrasyonlarını bozarız; bezlerini değiştirmek için, evden çıkmak için veya yemek yemek için işlerini bitirmelerine fırsat vermeden böleriz. Bunun yerine, mümkünse, önceden haber verin ya da işlerini bitirene kadar bekleyin. Emin olun birlikte yapacağınız her ne ise işlerini bitirip geldiklerinde sizinle çok daha fazla işbirliği içerisinde olacaklar.
Peki hiç mi karışmayalım?
Evet; bir işe odaklanmış çocuğunuza kendisine, bir başkasına ya da eşyalara zarar vermediği sürece karışmayın. Yardım istemediği sürece işine müdahale etmeyin. Yardım konusunda küçücük bir parantez açıp yazıyı sonlandırayım. Yardım etmek için adım atmak için uygun zaman, çocuğun mücadele etmekten pes etmek üzere olduğu zamandır. O noktada da yardım edeyim derken işi onun yerine yapmaktan kaçınmamız gerekir. Örneğin kazağını çıkarmaya çalışan çocuğunuza yardım için adım attığınızda kazağı komple çıkarmak yerine kolunu çıkarması için küçücük bir dokunuşta bulunmak gibi. Bazen biraz yardım edip sonra geri çekildiğimizde, çocuk yaptığı işte daha fazla ilerleme kaydedebilir. Yardım istemenin de yardım etmek kadar önemli beceri olduğunu unutmamak gerekir. Maria Montessori “Gereksiz yapılan her yardım çocuğun gelişimini baltalar.” der. Görüyor ve artırıyorum gereksiz yapılan her yardım çocuğun elinden alınmış öğrenme fırsatlarıdır.
Yazının başında da belirttiğim gibi konsantrasyon konusu mühim. Burada bir virgül koymuş olayım, zaman zaman bu konuya geri döneyim.
YORUMLAR