"Ben gidersem bu şirket kesin batar!"

Hiç başınıza geldi mi bilmiyorum ama benim bir kere geldi. Çok sevdiğim bir çiçeğim vardı ofisimde. Ve ben bir gün “burada daha iyi olur” diye onu senelerdir durduğu yerden kaldırıp bana göre çok daha iyi olacağını düşündüğüm bir yere koydum. Çiçeğim günden güne solmaya başladı, neyse ki çabuk fark ettim de eski yerine aldım ve ölmekten son anda kurtuldu zavallı çiçek. Senelerdir öyle bir alışmıştı ki yerine, artık oradan başka bir yerde yaşaması sanırım çok zordu. Ama yeni yerini sevedebilirdi de, hatta belki çok daha iyi bile olurdu onun için, denemeden kim bilebilirdi ki...


“5 yıldır aynı şirkette çalışıyorum. Yaptığım işten hiç şikayet etmedim ve çalıştım. Şu an ise önümde netleşmemekle birlikte bir iş fırsatı var. Bu yeni işte, alınacak çok yol ve yapılacak çok şey var. Burada da elbet yapılacak şeyler var, fakat kendi adıma alabileceğim yol yok… Hal böyle iken, şimdiden tuhaf duygular duymaya başladım bile... Firmanın kuruluş aşamasından beri görevimdeyim, dile kolay, seneler geçti ve geldiğimiz yer, yaptıklarımız takdirle karşılanacak şeyler. Ama önce ben demeyi biliyorum bu hayatta. Ben varsam ve mutluysam diğerlerinin bir anlamı olur diye düşünüyorum. Yorumunuzu almak istiyorum..”

Rumuz: Ben diyebilen


Ben her canlının bir veya birden çok yönüyle birbirine benzediğini düşünürüm. Örneğin; insan, tıpkı çiçek gibidir bazen. Senelerdir durduğu yere öyle bir bağlanır ki, başka yerde duramaz, solar. Çoğu zaman, ki beklenen de zaten budur, çalıştığı şirkete de bağlanır insan. Aslında bunda hiç bir olumsuzluk yoktur. Aksine; şirketler, bağlılığı yaratmak ve arttırmak için genelde hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlar. Öyle ya; bağlılık, şirketin sürdürülebilir başarısı ve kaynaklarının doğru yönetimi için son derece önemlidir.


Aslına bakarsanız, insan bir yere veya bir şeye bağlı olmadan varlığını mutlu ve sağlıklı bir şekilde sürdüremez. Çünkü doğamızda bu vardır. Varolduğumuz an itibariyle annemize göbek bağı ile bağlı oluruz. O bağ olmasa, hayatta kalma şansımız yoktur ve bağlanma isteği böylelikle genetik kodumuza yapışır. Fakat; durum, bağlılıktan bağımlılığa dönüştüğünde sıkıntılar başlar. İş hayatında da bu son derece olumsuz sonuçlar doğurabilen bir durumdur. Öyle bir bağlanırız ki; masamız, telefonumuz, koltuğumuz, müdürümüz, çalışma arkadaşlarımız, hepsi bizimdir, hepsi bizimle vardır. Hatta biz olmasak, şirketin batacağını bile düşünürüz..


Bir de değişikliğin yaratacağı kaygı vardır tabii. “Aman şimdi kim gidecek de, kendini yeni bir organizasyona, yöneticiye anlatacak da...” diye düşünür, varolduğumuz şirketten emekli olacağımızın hayalini kurarken buluruz bir anda kendimizi.


Bir şirkette senelerce çalışmak, kabul ediyorum ki, son derece konforlu ve tercih edilesi bir durumdur. Burada önemli olan nokta ise artık orada bulunmaktan ne kadar mutlu olduğunuz ve bununla bağlantılı olarak da ne kadar verimli olduğunuzdur. Mutlu değilseniz ve doğal olarak da verimli olamıyorsanız kendinize bahaneler uydurmayın. Hiçbir şirket, bir çalışanı işten ayrılıyor diye batmaz. Ve aslında sahip olduklarınız, ne masanızdır ne de telefonunuz.. Paylaştıklarınız ve edindiğiniz deneyimdir sadece.


Unutmayın ki, mutlu ve verimli olmadığınız bir yerde olmak için direnmek, en çok kendinize haksızlıktır. Gün geçtikçe bağımlılığınız daha da artar. Bakış açınız bir de bakmışsınız ki, daraldıkça daralmış. Yaratıcılığınız köreldikçe körelmiş. Değişiklikten duyduğunuz kaygılar ise büyüdükçe büyümüş... İşte, bu yüzden; denemek, görmek ve yaşamak gerekir bazen… Yeniden biz diyebilmek için ilk adım, ben demeye cesaret etmektir çoğu zaman..


***


İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.


isimlemutluyum@mujdeozenen.com

diyelim@isimlemutluyum.com

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.