“Hiç kimse beni anlamıyor!”
Şu hayatta herşeyin temeli iletişim desek çok da yanlış bir şey söylemeyiz herhalde. Çünkü, içinde iletişim olmayan hatta iletişim olmadan başlayan herhangi bir şey yok gibidir. İş hayatında da bu böyledir. İletişim olmadan yapılan bir iş geliyor mu aklınıza? Ben epey düşündüm ama bulamadım açıkçası.. Peki, iletişim olmadan hiç bir şey olmuyorken, hatta hayatımız iletişim halinde olarak geçiyorken, hepimizin birer iletişim uzmanı olması beklenir öyle değil mi? Ama maalesef, bırakın iletişim uzmanı olmayı, iletişim kurmayı bile beceremeyiz çoğu zaman.. Peki nerede hata yaparız?
İletişim kurarken genelde anlatmak istediğimiz şey ne ise bizim için en önemli şey o olur. İletişimi, bizim anlatmak istediklerimizi anlatacağımız tek taraflı bir aktivite gibi görürüz. Halbuki iletişim kesinlikle çift taraflıdır. Bizim anlatmak istediğimiz karşımızdaki kişi tarafından ancak bizim anlatmak istediğimiz şekilde anlaşıldı ise bu bir iletişimdir. Bir de, nasıl anlattığımız da en az ne anlattığımız kadar önemlidir. Oysa biz bu noktayı genelde es geçeriz. Çünkü; anlatmak istediğimiz şey önemlidir bizim için; ne nasıl anlattığımız, ne de karşımızdakinin anlayıp anlamadığı..
Peki sonra ne olur? Gelsin sana yanlış anlaşılmalar, iletişim kazaları, tartışmalar, hatta kavgalar.. Özellikle de hem fikir olmadığımız konuları dile getirirken sıkça rastlanan bir durumdur bu. Aslında savunduğumuz ve dile getirmeye çalıştığımız konuda haklıyızdır. Ama öyle bir üslupla dile getiririz ki, bırak haklı olmayı haksız duruma bile düşeriz.
Konu bu kadar önemliyken doğru ve düzgün iletişim kurmak bu kadar zor mudur peki? Tabii ki hayır. Formül her zaman olduğu gibi aslında çok basittir. Tüm iş duyguları yönetebilmekte ve amacımıza ulaşmak için ne kadar motive olduğumuz ile alakalıdır. Yalnız burada dikkat etmemiz gereken çok önemli bir husus vardır. Duyguları yönetmek duyguları saklamak demek değildir. Sadece uygun iletişim araçlarını seçerek ve bulunduğumuz ortama uygun olarak duyguyu vermemiz anlamına gelir. Duygumuzu saklarsak o zaman da aslında doğru bir iletişim kurmuş olmayız. Ayrıca, anlatmak istediğimiz şey ile ilgili ne kadar motive olursak o kadar odağımızı kaybetmez ve olası iletişim engellerine de takılmayız.
Şöyle bir düşünsenize, “Hiç kimse beni anlamıyor” ne çok kullandığımız bir cümledir. Hem de çocukluktan bu yana.. Hadi çocukken bu cümleyi kullanmayı anlıyorum, çünkü o yaşlarda hepimiz iletişimi öğrenme çabası içerisindeydik, fakat yetişkin çağına gelmiş birinin bu cümleyi kullanması sizce de epey ilginç değil midir? Hayat iletişim üzerine kuruluyken üstelik. Oysa bu cümleyi kurmak yerine, ben kendimi nasıl ifade ediyorum acaba, kişilere göre farklı iletişim kanalları geliştiriyor muyum, iletişim kurarken duygularımı yönetebiliyor muyum, anlatmak istediğim konu ile ilgili ne kadar motiveyim ve ne oranda amacıma ulaşıyorum vs. gibi soruları sorsak ve eğer cevaplarımız bizi tatmin etmiyorsa bu konular üzerine çalışssak, sizce de hayatımız daha iyi ve kolay olmaz mı?
***
İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.
isimlemutluyum@mujdeozenen.com
diyelim@isimlemutluyum.com
YORUMLAR