Teslimiyet denen şey
Hayatın akışını kontrol etmeye çalışıyoruz ama o inadına sürprizleri ve değişimleri sunuyor bize. Bazen gücümüz yetiyor, bazen yetmiyor bir şeylere. Yılmadan usanmadan elimizden geleni yapıyoruz ama an geliyor kendimizi koskoca bir belirsizliğin, boşluğun merkezinde buluveriyoruz.
“Her şey olacağına varıyor” deyince, bekleyip görmekten başka seçeneğimiz kalmayınca, er ya da geç “teslimiyet”i öğreniyoruz. Öğrenirken zorlanıyoruz çünkü pasifçe boyun eğmek olarak algılıyoruz bunu çoğumuz. Oysa iç dünyamızda bir dağ gibi güçlü olabilmemiz gerek, fırtınada bir söğüt kadar esnek olup ayakta kalabilmemiz için.
Teslimiyet, akıntıya karşı kürek çekmeden hayatla uyum içinde yaşamayı öğrenmek. Karşılaştığımız zorlukları ruhsal gelişimimiz için sunulan fırsatlar olarak görüp, bakış açımızı bu farkındalık çerçevesinde değiştirmek ve sorunları dönüştürebilmek.
“Yaşam Sanatı” adlı kitabında, ünlü Yunan filozof Epiktetus çektiğimiz acıların ya irademiz dahilinde olan şeyleri ihmal edişimizden ya da kontrol edemediğimiz şeyleri kontrol etmeye çabalamamızdan kaynaklandığını anlatmış.
O halde zorluk ve belirsizlik dolu anlarda korku, endişe ve çaresizlik hisleriyle değil de dinginlikle ve sabırla karşılamalıyız hayatın bize sunduklarını. Katı, önyargılı ve tepkisel yaşamak yerine esnek, yapıcı ve huzurlu olmayı seçerek yola devam etmeliyiz.
Ne olması gerektiğine, beklentilerimize ve yargılarımıza aldırmıyor bazen hayat. Ama büyük resme bakıp da her şartta huzuru ve umudu bulabilene, yarınlar çok daha büyük mutluluklar getirebiliyor. Engelleri,kayaları aşarak, kendi ritminde usul usul akarak su yolunu buluyor.
Sevgiyle kalın.
YORUMLAR