Bazı kadınlar hakkında kısa bir belgesel…

Uzun zamandır dünyamızda var olan kadınlar temel olarak iki ayrı gruba ayrılırlar.



Birinci grup, 7’sinde ne boksa 70’inde de öyle olanlardır. İkinci grup ise 7’sinde bi bok olamayıp 70’ine bi bok olmuş olarak girme çabası gösterenlerdir…


Arada çok az ve çok özel bir grup vardır ki bu dengeyi ancak deniztavşanlarında görülecek bir başarıyla dengelerler.


Onların ortak özelliği her geçen sene daha iyiye gitmeleridir. 70’ine gelmeleri şüpheli olsa da geldikleri yaşa kadar iyi takılacaklarına şüphe yoktur. Bu kadınların bir kısmı en büyük Bizans imparatoru Jüstinyen'in eşi, beyaz tenli, donuk bakışlı, gizemli kadın; şehvetle görkemin, iktidarla yıkımın, tutkuyla arzunun imparatoriçesi Theodora gibi olabilirler.


Ne var ki bir kısmı da aşk, intikam ve gurur arasında kalan; bakire kanıyla beslenip genç kalacağını sanan Macar Kontes Bathory’yi çağrıştırır.


Çok az bir kısmı gizli olarak yaşamlarına devam ederler. Onlar sadece bir bölgede konumlanmıştır. İstanbul olarak bilinen bu bölgede yaşayan ve oluşumunu 1988 yılında tamamlayan bu tür; “the exceptions” adıyla bilinir.


Doğrusunu isterseniz pek de bilen yoktur.


İşte bu yazımı onlara ayırmayı ve onların bilinmedik yönlerini size anlatmayı bir borç bildim…


Bu kadınlar sık sık kendilerini ve sevdiklerini cezalandırırlar. Bunu bazen istemleri dışında gerçekleştirirler. Aşağıda bu kadınların ceza taktiklerinden birini görüyorsunuz. Adamı bu şekilde cezalandırdığı için aslında kadının kendisi de üzgündür…





Her ne kadar bu kadınlar kendilerine odaklı yaşasalar, kendi süslerine püslerine önem verseler de, evlerinin dekorasyonu onlar için çok önemlidir.


Evlerini dekore edecekleri parçaları teker teker, itina ile seçer, özenle yerleştirirler…


Okumaya, araştırmaya, öğrenmeye, anlatmaya ve paylaşmaya meraklı olduklarından kütüphane onlar için yuvalarının en önemli parçasıdır.





Ve tabii ki ayakkabılar…


Hiçbir şeyleri olmasa, ayakkabıları vardır bu dünyada.


Kimisinin ayakları 41 numara olsa, hatta onu geçse de bundan gocunmaz.


Ayağına geçirdikleri o ne idüğü belirsiz şeyleri gururla taşırlar. Neyse ki sokakta yürüdüğünü sanan ama sadece dengesiz bir şekilde ilerleyen binlerce sıkıcı kadının aksine, onlar ayakkabılarının üzerinde yürümeyi, gerekirse o uzaktaki erkeğe koşmayı, mesela özlemle görmeyi bekledikleri erkeğine havaalanlarında düşmeden sarılmayı becerebilmektedirler. Bu eğitimle değil, içgüdüsel gerçekleşmektedir…





Onlar için erkeklerinin fiziksel görünümünün hiç önemi yoktur. Önemli olan karakterli ve romantik olmalarıdır. Hah, bir de kendilerini kibar kibar güldürsünler; yeter!






Evet, birinci resimde, bu kadınlar için hiçbir şey ifade etmeyen, sadece fiziksel görünümüne önem vermiş, sıradan, ruhsuz bir erkek görüyorsunuz. Oysaki ikinci resimde onları güldürebilen, yeri geldiğinde romantik olan bir erkek var…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.