“Ev erkekleri” yetişiyor…
Son günlerde gerçekten güzel haberler almaya başladım. İlginç hayat hikâyeleri dinler oldum. Kendi hayatımla ilgili, yakında sizlerle de paylaşacağım önemli iş gelişmeleri var.
Ve bu gelişmeler beni tekrar sosyalleştirmeye ve bana ekstra enerji yüklemeye başladı. Pek çok toplantıya katılıyor, farklı farklı insanlarla bir araya geliyorum.
Sadece yeni insanlarla değil, yıllardır iletişimimin koptuğu insanlarla da yeniden bir araya geliyorum. Tabii ki köklü olmanın verdiği yakınlıkla hiç zaman kaybetmemiş gibi kaldığımız yerden muhabbetlere devam ediyoruz.
Ben anlatmakta rahat bir insan olduğumdan dolayı mı bilemem ama insanlar da bana kolay anlatır. Lüzumsuz detaylara girmeden, kıvamında verileri komik bir şekilde paylaşırız birbirimizle…
Ve işte böyle bir sabah kahvaltısında yeni bir tip kadın modeli hakkında derin bilgiler aldım.
Evet, para kazanan ve iyi hayat yaşamaya başlayan, hatta bu işi çok iyi bir noktaya getiren yeni kadınlar var. Bu kadınların çoğu 45 yaşının üstünde. Senede 120 bin liranın üzerinde gelirleri var. Kendi paralarını kendileri kazanıyorlar. Boşanmış ama çocuklu kadınlar. Güzel evlerde oturuyorlar veeeee…
Yanlarında çalışmayan birer “ev erkekleri” var.
Bunu ilk duyduğumda kadınların istedikleri zaman eve çağırdıkları, evde kendi kendilerine takıldıkları, ev dışında da pek görüşmedikleri erkek tipi sandım.
Alakası yokmuş.
Bambaşka bir model çıktı ortaya. Şimdi bunlar çalışmıyorlar. Bütün gün kadının evinde takılıyorlar. Bazıları evdeki spor salonunda spor yapıyor. Evde yoksa dışarı spora gidebiliyorlar. Evin bütün işleriyle onlar ilgileniyorlar. Temizlik yapmıyorlar belki ama evde takılıyorlar bütün gün. Yardımcı kadınla ne yemek yapılacağını onlar konuşuyor. Hatta çocuklara da onlar bakıyor, okuldan gelince karşılıyorlar, oynuyorlar.
Tam üç tane kadının hikayesini dinledim böyle. Hatta biri o kadar havaya girmiş durumdaymış ki, evin temizliğini kontrol etmeye bile başlamış. Adamların hallerinden gayet memnun oldukları bir gerçek. Kadınların da…
İnanır mısınız, hemcinslerimle gurur duydum. Bunu beceren ve başarıyla götüren güçlü, ne istediğini bilen kadınların olması nefis bir şey.
Bu durumun aklıma ilk getirdiği şeylerden biri “çalışmama” lüksü oldu. Pek çok erkek bilirim ki “Karım kazansın şu kadar parayı, ben evde oturup çocuk bakmaya ve yemek yapmaya razıyım,” derlerdi.
Bir nevi bu durum işte. Kadın işe gidiyor, kazanıyor, bunun karşılığında sevgilileri evde takılıyor, yemekti bulaşıktı, çocuktu derken oyalanıyorlar.
Ne var ki ben bunu ister miydim?
Hayır. Bana uymaz.
Ben hala herkesin kendi evi olması gerektiğine inananlardanım. Telefonlarla irtibata geçilsin ve randevular ona göre ayarlansın derim. Ama doğrusunu isterseniz yapan ablalarımla gurur duydum.
Bunları anlatan arkadaşım küçük bir noktayı atladığımı hatırlattı bana: “Sen daha taze bekâr sayılırsın”, dedi.
Ayrıca “Yaşın da daha küçük bunun için. 6–7 sene sonra görürüm seni” diye de ekledi.
Büyük konuşmam. Ama sanmam da…
Yine de bir tarafım pek meyilli olmuştur lüzumsuz insanlara hak etmedikleri rahatlığı ve lüksü vermeye. O yüzden dikkatli olmakta, gevşememekte fayda var.
Neyse ki artık öğreniyoruz böyle olmamayı.
YORUMLAR