“Eti senin kemiği benim”
Geçtiğimiz haftalarda bir özel okul öğretmeni ile yaptığım röportaj ile veli olarak özel okulda çalışan öğretmenlerin neler yaşadığını, bu mesleği icra ederken nelerle karşılaştıklarını öğrenmiş oldum.
Peki ya devlet okullarında öğretmen olmak nasıl bir şey? Bizim zamanımız ile aynı mı, farklı mı? Devlet okulunda öğretmenlik cennet mi?
Tüm sorularıma içtenlikle cevap veren öğretmen arkadaşıma teşekkürlerimle…
Öncelikle kısaca bize öğretmenlik deneyimini anlatır mısın? Kaç yıldır devlet okulunda öğretmensin, daha önce özel okulda çalıştın mı?
2000 yılında bir devlet lisesinde göreve başladım. Mezun olur olmaz, KPSS sınavına girmiştim, o zamanlar böyle sırat köprüsü değildi bu sınav, iyi bir puan almıştım ama devlette çalışmak istemediğimi belirterek, başvurumu yapmamıştım. Ücretli öğretmenliğime 2000 yılında, 2001 Eylül ayında da atanmaya karar verip, atandığım okulda olmak üzere devlet memurluğu hikayeme başladım. 16 yıldır devlet okullarında (ilk, orta ve lise) öğretmenlik yapmaktayım.
Neden devlet okulunda çalışmayı tercih ettin?
Dürüstçe söylemem gerekirse, kendimi ilk olarak sağlam bir kayaya sabitlemek istedim. Üniversite biterken hayalim yurtdışına yerleşip, çeşitli öğretmen eğitimlerine devam edip, sertifikasyonları tamamlayıp oralarda kendime bir hayat kurmaktı. Devlet okullarında çalışmaya başlamadan önce, “bir özel okulda çalışırım yahu ne olacak” diye bir fikrim hiç olmadı. Özel okul geçmişi olan bir bireydim (öğrenci tarafında). Özel okullardaki öğretmenlerimin iş yoğunluğunu görerek büyüdüm. İş yükü çok olmasın, az çok bir gelirim olsun, en büyük engel ''stajyerlik'' kalksın diye bastım tuşa atanmayı bekledim. Ve hemen de istediğim ile atandım.
Devlet okulunda öğretmenlerin karşılaştığı zorluklar neler?
- Yokluk, bilinçsizlik, bezmişlik, vizyonsuzluk, yine yokluk, motivasyonsuzluk ve yine yokluk. Devlet politikasını, siyasetini çok fazla eğitimin içine soktuğu için yıllardır, artık bunun taşlarını oramıza, buramıza yiyoruz.
- Devletin zorunlu tuttuğu müfredat ve bununla çelişen gelişmekte olan sosyal hayat ve bu hayatta bireyi bilinçli hale getirmememize yardımcı olan davranışların kazanımları.
- Velilerin kimi zaman aşırı beklentisi, kimi zaman da uçlardaki ilgisizliği.
- Okul öncesi eğitimin unutulmuş veya boşverilmiş olması.
- Üstün yetenekli veya üstün zekalı öğrenci kavramlarının şişirilerek, anlatılmadan, velilere süslü paketlerle sunulması.
- Neredeyse hiç sorumluluk almamış çocuklardan ilkokul sıralarında mucizeler yaratmasını bekleyen müfredat.
- Taş devri döneminden beri süregelen eğitimdeki devlet tabuları. (Örneğin; okuma saati yapılıyor, her okula tepeden kitap listeleri geliyor, içlerinde çağımız çocuk dünyasına dokunan bir tane yazar ismi yok). Ve aynı döneme ait olduğunu düşündüğüm ders kitapları.
Daha yazayım mı? :)
Sence özel okula göre devlet okulunda olmanın avantaj ve dezavantajları neler?
Devlet okulunda olmanın avantajları benim nazarımda maalesef iki maddeyi geçemez. Avantajlarından biri çalışma saatlerinin netliği ve ayarlanabilir olması. İkinci avantaj ise; gerçekten bilgiye aç olan ve imkan darlığı çeken bireylere ulaşabilme şansı.
Dezavantajlarına gelirsek; mesleki körelme (eğer kişi kişisel olarak, kendi imkanlarıyla kendini geliştirmek istemiyorsa, bunu ona zorla yaptıracak bir baskının olmaması). Her meslek alanında olduğu gibi ''Aman canım ben mi kurtaracağım memleketi ! ''mantığı içinde her sabah işe gelip giden düşük profildeki bireyler arasında boğulmak. İmkansızlığın yarattığı darlıkta, karşındakine bir şeyler öğretmek için uğraşırken absürt sebeplerden oluşan baskılarla yıldırılmaya çalışılmak. Ve tabii ki maddi tatminsizlik.
Bir devlet okulunda veli-öğretmen ilişkisi nasıldır? Velilerden bize bahseder misin?
Devlet okulu velisiyle özel okul velisi artık eskisi kadar keskin çizgilerle ayrılmıyor. Burada esas parametre; bilinçli veli, eti senin kemiği benim tipi veli ve helikopter tipi veli. Bunların içinde beni en çok zorlayan; eti senin kemiği benim tipi veli. Çocuğu sabahtan okula yolluyor ve unutuyor. Çocuk kayıp, çocuk aç, çocuk yoksun. Ne kadar tehlikeli. Ne kadar kangren bir yara bu. Ondan sonra yok TEOG, yok BILSEM, yok bilmem ne... Diğer gruptaki velilerle iletişime geçmek kolay. Ama eti senin kemiği benim profilindeki veli sayısı hiç de az değil ve sanırım bu sayı artık yarı yarıya (özel ve devlet okulları olarak).
Bir devlet okulunda yönetim kadrosu ile öğretmen ilişkisi nasıldır?
Yönetim kadrosu diye bir tabir yoktur devlette. Buna biz idari kadro deriz. Bu sorunun cevabının çok uzamaması ve yorumlarla başka yollara saptırılmaması için kısaca şunu söyleyebilirim; öğretmen çalışıyorsa, evrakları tamamlıyorsa, nöbetini tutuyorsa, öğrencisi okula ödüller getiriyorsa o öğretmen ile idari kadronun ilişkisi olması gerektiği kadardır.
Kendi çocuğunu devlet okuluna gönderir miydin? Evet veya hayırsa neden?
Seneye ilkokul birinci sınıfa başlayacak bir çocuğum var. Ben bunun ölçümlerini, beyin fırtınasını iki yıldır yapıyorum. Devlet okulu konusunda sabittim. İyi bir sınıf öğretmeni arkadaşım-arkadaşlarım da vardı üstelik onun birinci sınıfa başlayacağı sene. Lakin yumurta kapıma dayanınca, benim etekler tutuşunca, işler değişti. Çocuğum seneye bir özel okulda ilkokula başlayacak. Vazgeçmemin en önemli sebeplerinden biri aynı okulda olmak istememem (gelişimine olumsuz katkıları olacağı kanaatine vardık). Güvendiğim sınıf öğretmeni arkadaşlarımın beklemediğim şekillerde beni hayal kırıklıklarına uğratmaları (öğrenci-öğretmen yaklaşımlarında). Sosyal faaliyetlerinin sert bir düşüşe geçecek olması. Çevremde yollama ihtimalim olan devlet ilkokullarının sabahçı, öğlenci olması (kendi okulum tam gün).
Eğitim sistemimiz hakkında bir öğretmen olarak görüşlerin neler?
Eğitim sistemimiz çökük! Dolapta geçen hafta aldığın ve unuttuğun o muz gibi aynı. Kararmış, tadı kaçmış… Birkaç iyi adam ya da kadın var bir yerlerde, düzeltmek için uğraş verseler de...Bilemiyorum. Ben kendi mikro dünyamda (sınıfımda) kapımı kapatıp tüm olumsuzlukları unutup, gözlerindeki ışığı yakalamaya çalışıyorum. Evet bazen ve son zamanlarda çokça ben de ''olmuyor, olmayacak'' deyip en klasik metodu elime alıp başlıyorum anlatmaya, ama sonra hayal kırıklıklarını görüyorum yüzlerinde... Dayanamıyorum.
Son olarak senin söylemek istediklerin var mı?
Hep soruyorlar ya çocuklara röportajlarda falan ''okulunu seviyor musun? okulda neler yapıyorsun?'' diye. İşte bu soruların cevaplarına ''Abi kafayı mı yedin, acayip eğleniyorum, böyle bir soru mu olur?'' diye cevap verdikleri günler olsun gelecekte…
Hayal bu ya, belki gerçek olur.
Her birimiz bireyiz, parmak izlerimiz gibi eşsiz...
Sıradanlaştırmayalım, aynılaşmaya zorlamayalım…
YORUMLAR