Çek o kıllı kollarını tabağımdan!
Binlerce garip huyum olmasına rağmen (çoraplıyken ıslak bir yere basınca ayağımı kesecek kadar huylanmak, alarmdan önce uyanıp telefona gözlerimi dikerek çalmasını beklemek, çanta taşımamak için her şeyi cebime doldurmak vs..) yalnız olmadığımı bildiğim bir alışkanlığım daha var:
Yemek yerken bir şey izlemek. Ama sıradan bir şey değil, güzel bir şey izlemek en büyük zevkim. Önceden hazırlanmış bir film olur, yemeği dizinin başlama saatine denk getirmek olur... Benim gibi huyluların çok olduğuna da bizzat şahit oldum. Benim bu zevkim biraz boyut değiştirmiş durumda. Yemek yerken yemek programı izlemek en sevdiğim şey son bir kaç senedir.
Normalde de bu programları izlemeye bayılırım ama açken izleyince yaptıkları her şeyi canım çektiği için yemek yerken izleyip, bir şekilde nefsimi terbiye ediyorum. Mercimek çorbası içerken waffle tarifi izlemek biraz absürd olsa da en azından canım çektiği için kendimi müşkül durumda bırakmamış oluyorum ve yoğurdumdan bir kaşık daha alıyorum...
Yemek programı düşkünlüğüm üst seviyede iken, Türk televizyonlarında izlediğim şeylere inanamaz hale geldim artık. En afillisinden en yöreseline bütün yemek programlarını izleyen biri olarak bu sektöre lüften birisi el atsın... Dayanılacak gibi değil çünkü...
Şu eline yaka mikrafonunu alıp köy köy gezme ekolü daha ne kadar sürecek, bütün sunucular fil gibi oldu yemek yemekten! Tamam mutfağımız harika, yaşasın yöresel yemekler ama her Anadolu şehrinde bir küçük baş hayvanı masaya yatırıp, pirinci, domatesi biberi pişirmek dışında bir numara yok. Ülkenin yarısı aç geziyor, bunlar 5 tane dana pişiyor ekranda. Sorsan "halktan, yerel" programlar yapıyorlar...
Yumuş elli teyzelerin açtığı bir gözleme, bir katmer tarifi görücek mecalim daha kalmadı. Tarif kolay, yaptıkları şeyler lezzetli de, ben nereden kuyu bulup içinde börek pişireyim?
Bulduğu her nineye sarılan samimiyetsiz sunuculardan illallah geldi. Ya bi rahat bırak kadın hamurunu açsın.
Bir de işin paralı kanallarda yayınlanan halleri var. Prodüksiyondan kaçılmamış en pahalı mikserler alınmış, mutfağın arkası tencere tavalarla doldurulmuş. Ama bütün kadınların saçları salkım saçak, adamların kollar kıl içinde!! O saçlar yemeğe düştü düşecek diye paniklemekten programı izleyemiyorum.
Ama en tahammül edemediğim ise eldiven kullanmadan harul hurul yemeğe giren adamlar! Hepsinin anlaşmış gibi eldiven kullanmadan çıplak elle yapmasının elbet benim bilmediğim bir sebebi vardır. Sonuçta plastik ve sağlıksız bir şey ama o 5 cm'yi geçmiş kara kara kıllı eller soğan ovalayıp, hamur yoğurdukça midem ağzıma geliyor. Ağda mı, lazer mi bi çare bulun artık. "Yemek yapan erkek seksidir" algısını yerle bir edecek kadar seksilikten uzak tiplere artık kabak rendeletmesinler, rica ediciim.
Kadınlarda ise tek taşını çıkarmama tribi oldukça yaygın. Yav anladık hem iyi yemek yapıyorsun, hem kendi programın var, hem de kafam kadar yüzük alacak bir koca bulmuşsun. Bari domates dilimlerken çıkar şunu, gördük hepimiz yüzüğünü tatlım!
Portakallı ördek tarifinin dedesinden kaldığını iddia edip hazırlayanlar mı ararsın, Adana' kebabın pişmesini evlat hasreti çeker gibi bekleyeni mi ararsın, dünyanın en sağlıksız ve çirkin şeker hamurlarından yavrularına kukiler pişiren mi ararsın, var oğlu var...
Bütün programcıların en büyük ortak özelliği ise "benmari usülü" bir şey yaptıklarında benmari usulünü saatlerce anlatıp övmeleri. Biz o kadar aptal, o kadar cahiliz ki, çikolatanın buharla eritildiğini hiç görmedik, sen ısrarla bi daha anlat... Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfetmiş kadar seviniyorlar çikolatayı öyle eritince..
Saçının yarısı pembe yarısı sarı olan bir ablanın sunduğu program ise en akıl almaz olanı. Yaptığı yemeklerden "yavrucak" olarak bahsedip her şeyi o kadar döke saça yapıyor ve o kadar sallamıyor ki yaptığı işi... Daha bi kere etrafa saçmadan iş yaptığını görmedim. Kaynayan süte "yavrucak" denir mi yav, üzülüyoruz öğretmenim...
Bizim programların en büyük sıkıntısı ise kendine ait bir dil, bir akış oluşturamamış olmak.. Vakit geçsin diye 4 domatesin de teker teker doğrandığını uzun uzun gösteriyorlar. O domatesler kesilirken de tek duyduğumuz şey domatesi sahiplenmek. "Eveet domateslerimizi güzel güzel kesiyoruz.." E domatesin anasını ağlattın, domatesimiz diye aileye dahil etsen neye yarar??
Hiçbir albenisi, hiç bir izlenilesi yok bu programların. Ya koyunun içine pilav dolduruyorlar, ya da bi kestaneyi 8 saat pişirip tatlı yapıyorlar. Evde oturup yapamazsın, ortası yok...
Bir tane yabancı yakışıklı bi çocuk bizim köylerden birinde çiftliğe yerlermiş, kırık türkçesiyle tarifler veriyor, ekrandaki tek güzel olan şey o. Onun da evli ve iki çocuk babası olduğunu öğrendiğimden beri izleyesim gelmiyor... Geri kalan kaknem karıları, kıllı kollu adamları at çöpe.
Benim bu tip programlar ve şefler arasında favorim Nigella Lawson. Londra'nın göbeğinde milyoner kocasının boğazını sıkmasıyla gündeme gelse de (kim bilir ne dedi de delirtti adamı) ben onu yaptığı aşırı sağlıksız tarifler ve kendine has tarzından dolayı bayılıyorum. Koca memeleri, incecik beli ve yaptığı her şeyi zevkle tüketmesi başlıca özellikleri. 1 kilo çikolatalı brownie, 8 patatesten tek kişilik akşam yemeği yapan ve her şeyi hazır kullanan şuursuzun önde gideni ama o kadar sempatik ve o kadar kendi halinde ki, bizim bu sahte sahte dededen ördek tarifi verenlerin yanında melek kalıyor.
Gece yatağından sabahlıklarıyla uyanıp dolabın başında ise programda yaptığı şeyleri ekmek arası yapıp yiyerek bitirdiği bir program ritüeli var, onu sevmeyeyim de kimi seveyim... Bu kadını hala tanımıyorsanız araştırın derim...
Daha bu konuda söyleyecek çoook şeyim var, ama daha fazla yazarsam isim verip rencide edeceğim. Hiçbir şeyi düzeltmiyorlarsa allah için şu kıllı el kol olayına, salkım saçak saçlara bir çare bulsunlar..
YORUMLAR