Gece 3'te sokakta ne işi varmış?
Bu cümleye verilecek okkalı bir cevabım var ama bir çok şey gibi bunu da yutuyorum…
Geçtiğimiz günlerde Bağdat Caddesi'nde yaşanan tecavüz olayından sonra, en çok duyduğumuz cümle bu oldu. Yaşananlar korkunç, okuduklarım en az olay kadar korkunç.
İnsan kılığında bir varlığın yaptığı şu anket sonrasında kendisine hak verenleri gördükçe aklımı oynatacak noktaya geldim. Bu tip insanlara göre onlar için uygun olmayan bir saatte sokakta "yürümen" bile yanlış.
Kaldı ki, özgür bir kadın olmaya çalışıyoruz bu ülkede... Tek parça eve dönebilmek bir lüks artık. Ne özgürlüğü, ne birey olması...
Ülkenin en büyük televizyon kanalları olayı "cinsel istismar" olarak veriyor, bir diğeri gece 3'de yalnız ve dışarıda olduğuna ısrarla dikkat çekiyor...
Olayın Bağdat Caddesi gibi gelir düzeyi bir tık yüksek bir yerde gerçekleşmesini ayrıca belirtip "onlar zengin, başlarına gelenleri hak ediyorlar" mantığıyla yazan haberler dahi gördüm..
Bu evrilememiş organizmaları yetiştiren ana babalar kadar, elindeki dev medya gücünü bu şekilde kullanıp, toplumu buna yönlendiren ana akımın da suçu bu tecavüzler, cinayetler.
Senelerce ağalı paşalı, mafyaya aşık olan saf kız temalı dizileri uyuşturucu gibi halka dayatıp, şiddeti, kadın istismarını meşrulaştırıp, Bağdat Caddesi'ndeki kızı tek başına, hem de gece 3'de yalnız yürüdüğü için suçlu bulan da bunlar.
Ağzıma gelenleri bir bir yutup, sadece "Allah ıslah etsin" demek istiyorum ama bunların ne inancı, ne dini, ne insaniyeti kalmış..
Gözü dönmüş bir şekilde kendi doğrularına inanıyorlar diyeceğim, doğruları, fikirleri, düşünceleri de yok. Ot gibi yaşayıp gidiyorlar...
Medya patronları, ellerinde uzaktan kumanda, kukla oynatır gibi dev bir toplumu idare ediyorlar.. Cehalet, bilgisizlik, kendinden başkasını umursamazcılık korkunç bir seviyede.
Hele bir de tecavüzcünün evli, 2 çocuk babası bir servis şoförü olduğunu duyunca sinirden duvarları yumruklayacak noktaya geldim.
Bu adam demeye bile dilimin varmadığı şahsiyetsiz büyük ihtimal karısını dövüyor, çocuklarına sevginin s'sini göstermiyor... Bu herifin büyüttüğü çocuktan kime ne hayır gelecek? Karısı şimdi 2 çocukla ailesinin yanına döndüğünde kendini nasıl birey hissedecek, kadınlığını nasıl yaşayacak?
Tek bir öküz, kaç kişinin hayatını mahvetti..
Alacağı ceza belki bir kaç yıl, belki ömür boyu... Hiçbir şeye olmadığı gibi hukuk sistemine de inancımız yok, "hapishanede şişlerler onu" diye yine şiddetten medet umuyor toplumun büyük bir kısmı…
Öyle bir millet haline geldik ki, hırsız, tecavüzcü, sapık olmayan, bunların şiddet görerek ölmesini isteyen insanlara dönüştü.
Üzgünüm ama yaşadığımız toplumun büyük bir kısmı böyle.. O kapalı kapılar ardında yaşanan şiddet, sevgisizlik bir şekilde dışarı böyle taşıyor işte..
Oğlunu "paşa oğlum, aç pipini göster oğlum, erkek oldun oğlum, aslan oğlum" diye diye büyüten annelerden, evlatlarına sevgi göstermenin acizlik olduğunu düşünen babalara herkesin suçu bu.
Ben "Çocuk istemiyorum" dediğimde en yakın kız arkadaşlarımdan, aileme herkesten tepki görürken, bu yaşananları gördükçe bu fikirden daha da uzaklaşıyorum her geçen gün.
Daha iyi kendim iyiyi, doğruyu bilemezken, yanlış yapa yapa büyürken, bir insan sorumluluğu almanın ciddiyetinin kimse farkında değil..
"Bu ülkede nefes alamıyorum." dediğimde kızan, ilk aklına gelen şey "beğenmiyorsan git" diyen, kimi kimin toprağından kovduğu belli olmayan zavallılar ile uğraşmadığım bir ülke isterken bile suçlu hissediyorum.
Çalışamayan, yolda yürüyemeyen, okuyamayan, istediği kişiyle evlenemeyen, saçını babası istediği için gösteremeyen, "elalem ne der" diye diye elaleme göre hayatını şekillendiren, bastırılmış, susturulmuş tüm kadınlar adına bir çığlık atmak istiyorum bazen.
Bütün bu bildiklerimizi, şikayetlerimizi, sinirimizi internette, "bizim" gibilere anlatmak da bir çare değil.. Sokağa çıkmak, o elinde örgüsüyle tonton gördüğümüz ama "onun da ne işi varmış o saatte sokakta" algısıyla çocuk büyüten teyzelerden başlayıp, bir şekilde derdimizi anlatmak gerekiyor ama kime, nasıl, nerede...
En ufak bir aktivistlik yaptığında, sesini çıkardığında "bilmemkimin kızı olaylara karışmış" diye mahallede dedikodu yayan da bu kadınlar, kızlarını okula göndermeyen kocalarına seslerini çıkarmayanlar da bunlar...
Kadını da, erkeği de çok derinden yaralı bu toplumda, yarasız, zararsız yaşamak çok ama çok zor..
Nefes aldığın için utandığın günlerden biri daha bitiyor..
YORUMLAR