Fi bir devrimdir!
Habere tıklatmaya çalışan vizyonsuz gazete başlığı attım ama bir yerde başlıkların önemli olduğunu okumuştum. Bir de büyük büyük konuşup, beylik laflar edip "Iıı şiy öyle dmk istememiştim ama" diye kıvranmak hoşuma gidiyor.
Gelelim konumuza: Fi!
Afişi gördüğüm andan beri heyecandan ölüyordum, yayınlandığı gibi 3 bölümü de aç köpek gibi üst üste izleyip bitirdim, uzun uzadıya da konuşmak istiyorum.
Azra Kohen'in Fi, Pi, Çi üçlemesinin sadece Fi'sini okuyabildim vakitsizlikten. (Yalan, günde 20 saat instagram, tivıtır gezeceğine, elalemin yuvasına göz dikeceğine kitap okuyaydın Pelin efendi!)
Kitabı okurken aklımda hep film olması vardı. O kadar özenle yazılmış, o kadar insanın zihninde canlanan bir kitaptı ki, diziye uyarlanmış hali tam tamına hayalimdeki gibiydi.
Kadronun efsaneliği, çekim tekniği, müzikler, ışık, diyaloglar beni benden aldı. Bu kadar özenle yapılmış bir iş görmediğimizden bir gaza geldim, bu satırları yazıyorum işte.
Ahh Ozan Güven! Hala iş bitmemiş, hala yürek sızlatıyor. Demir Arhan olduğu günlerden beri aşığım kendisine. Ayh bir anda aklıma gelince konuyu kaçırdım öhöm devam ediyorum.
Uzun uzun bakışmalı, aşiretli, asla hayatın içinden olmayan, vurdulu kırdılı saçma sapan şeyleri, zaten aptal olan halkı iyice aptallaştırmak için önümüze sundukları için böyle vizyonlu şeyler görünce insan bir afallıyor tabi.
Allahaşkına Türkiye'de hangi dizinin bir felsefesi, bir vermek istediği mesaj gördük bugüne kadar? Azra Kohen'in müthiş kaleminin yansımaları dizinin her yerine işlemiş, her karaktere benlikleri verilmiş.
Eminim bir çok ünlü oyuncuya gitmiştir bu tarz bir platformda dizi teklifi. Ama o kadar sığ ki bir çoğu, devrin internet devri olduğunu, iletişim çağı olduğunu kabullenemiyorlar. Survivor izlemekten beyni hamur olan insanların, reklam arasında ses olsun diye açtığı işlerde oynayıp kariyerlerini harcıyorlar. Anca sevgilisinden gelen gülü çiçeği paylaşsın bunlar. Sosyal medyadan anladıkları o çünkü.
Bölüm başı milletin 30 yılda kazandığı parayı alırken sesleri çıkmaz ama "Diziler çok uzun, setler çok yoğun" diye ağlamayı bilirler. Kabul etme kardeşim o zaman. Bak bu dizinin kadrosuna, hepsini stalkladım hepsi diziyi sahiplenmişler, yaptıkları işten mutlular.
Sansür olmaması zaten apayrı bir keyif unsuru. İlle küfür duymak değil derdim elbette ama günlük hayatta vereceğin tepkiyi dizide duyunca daha iyi oluyor tabi. Lezbiyen bir karakteri var, içkiler içiliyor, sigaralar çiçek olmuyor, sevişiliyor, bunun lafı yapılıyor. Evet karakterler zengin, güzel, bakımlılar ama dertleriyle, hırslarıyla, aşklarıyla içselleştirebiliyorsun.
O yüzden bu internet dizilerine hep destek, tam destek! Gerçi bedava bu Fi ama olsun, 10 lira hatta 20 veririm bak! Öyle de yüce gönüllüyümdür.
Serenay Sarıkaya'nın bale ve modern dans figürleri o kadar profesyonel, o kadar emek verilmiş ki.. Tarihi saptıran karton dekorlu şehzade dizisi için iki at binme dersi alan ünlü dışında, rolü için gerçekten çalışan birini görmek yine ayrı bir mutluluk kaynağıydı. Zaten o kadar güzel, o kadar bebek gibi ki, bale yapmasa dümdüz dursa da izlerim 5 saat.
Öpüşmem, oramı açmam, bunu giymem deme kezbanlığı yok, her şey yaldır yaldır. Pek de şahane..
3 saat sürüp insanı boğmuyor. Her bölüm 1 saat. Takır takır akıp gidiyor konu ve işleyiş.
Fi işte bu yüzden devrimdir. Olması gerekeni yaptığı için tebrik ediyorum tüm ekibi. Muhteşem, gerçekten de dünya standartlarında bir iş olmuş. "Anaaaaam yavrıııım" diye ağlayıp yırtınan, birbirinin karısına kızına göz koyan sapık supuk şeyleri aşk diye yutturan kekoluklar yerine bu tarz fikri, zikri olan işler izlemek istiyoruz arkadaşım.
YORUMLAR