Çare komün!
Kızımın izlediği çizgi film, oynadığı oyuncaklarda subliminal mesaj var mı hassasiyeti içindeyim hep. Bana göre sağlıklı beslenmesi kadar önemli bir konu oldu her zaman. Barbie almamak için uzun süre direndim ve “Acaba kafasına imkansız kadın bedeni imajı ekilir mi? “ diye sormaktan alamadım kendimi. Sonuçta şu dünyada geçirdiğimiz hayat beslediğin, büyüttüğün, doyurduğun bir çocuğu endüstriye kurban etmekten daha anlamlı olmalı.
Bütün bu yaratılan düşünce sistemleri, kalıplar çok huzur kaçırıcı hal alabiliyor eğer çemberin dışındaysanız. Kilon normalden fazlaysa, çocuğunuz “normal!” değilse, aile kurumunu düzgün icra edemeyerek bekar anneyseniz, vay halinize... Doğarken içimize enjekte edildiğinden şüphelendiğim, yumuşacık beyinleri “kadın dediğin, aile dediğin...” ağlarıyla ören gizli özne, her kimsen biz alternatifler yaratmaktayız.
Damla’nın (Çeliktaban) da yazısında bahsettiği #çarekomün içeriğinde, uzun zamandır arkadaşlarımla konuşuyoruz. Bir proje gibi hayata geçirmek için mayalanadursun her gün sorgulamalara devam ediyoruz.
Neden birbirimize bu kadar denk düşerken ayrı ayrı evlerde -neyse ki çok da uzak olmadan- yaşıyoruz?
Neden çocuklarımız birbilerine bu kadar güzel kardeşlik yaparken, ayrı büyüyorlar?
Neden ben yemek yapmışken, birlikte yemiyoruz veya dışarı çıkmam gerektiğinde bunun için hizmet satın almak zorunda kalıyorum?
Kızım ve benden oluşan çekirdek ailemin hemen dışındaki halka da çok yakın arkadaşlarımla, belediyenin onayı olmadan büyük bir aile olamıyor muyum?
Herkesin mahrem alanının olduğu, kapı kilitleri yerine karşılıklı saygının anahtar olduğu bir yapı olmaz mı?
Gerçekten de şu şehirde sıkışan ruhuma en iyi gelen fikir bu aralar:
#çarekomün
YORUMLAR