Tetik kardeşliği

Ekran ikiye bölünür ve kareler bir müddet öylece akar...



Birinci karakterin gözünden yaşananlar ve ikinci karakterin gözünden aynı anların farklı yorumu, filmlerde sahneye heyecan katarken, tetik kardeşliğinin yarattığı bu gerilim, gerçek hayatta ilişkilerin tüm seyrini belirliyor.



Peki bu tetikler, ne zaman, nasıl kuruluyor?



Özel ilişkide olduğumuz insanlarla, hayatta aynı yerde durduğumuzu düşündüğümüz halde, yaşadıklarımızı tamamen farklı yorumlamamıza sebep olan anne-çocuk erken dönem bağlanması sırasında yerleşen bubi tuzakları, tüm ilişki ağlarımızı şekillendiriyor.



Tuzakların incitme kapasitesi de genellikle, kurulduğu zamanın ne kadar erken olduğu ile ilintili oluyor.



John Gottman bir araştırmasında, anneleri depresyonda olan ve olmayan 6 aylık bebekler üzerinde yaptığı incelemede FMRI sonuçlarına göre beyin fonksiyonları arasında çok büyük bir fark görmüş. Merkezi sinir sistemi fonksiyonları ve kendini ifade etmede gerilik sonuçlarının dışında, araştırmanın asıl ilginç noktası, köpük balon deneyi.



Annesi depresyonda olan ve olmayan iki tane 6 aylık bebek grubunun, köpük balon üflemeye verdikleri tepkilerini beyin dalgası görüntüleme yöntemiyle ölçen Gottman, çok önemli bir şey keşfediyor.



Annesi depresyonda olan grup, köpük balon gibi nötr bir duruma negatif duygu merkezinin hareketlenmesi ile tepki verirken, annesi depresyonda olmayan grup pozitif duygu merkezinde hareketlenme yaşıyor. Yetişkin versiyonunu düşündüğümüzde ne kadar çok olayın temellerinin geçmişte atıldığını farkedebiliyoruz.



Bu deneyin devamında insanın aklına, “Peki babalar bu işin neresinde?” sorusu geliyor. Ya da gerçekten “Bir insan evladının hayatı bu kadar annelerin ellerinde mi?” düşüncesinin ağırlığı basıveriyor. Yine yapılan araştırmalarda, bebeklikten çocukluğa, çevreden gelen desteğin ne kadar önemli olduğunu destekleyen ek veriler çıkıyor. Anne depresyonda olsa bile babanın özellikle çocuk bakımında aktif olması veya çocukla gerçekten yakından ilgilenen sevgi dolu bir aile yakını bu etkiyi oldukça azaltabiliyor.



Bir diğer kurtarıcı, -biz müsaade edersek gelişen- çocuğun kendini koruma sistemi. Bazen bebekler, tüm hareketin, oyunun içinde, kendini kapatıp basit bir eşyaya odaklanıp, dış dünya ile bağlantıyı keserler. Aslında bu meditatif halde, kendini koruma için sakinleşmeyi deneyimleyen bebekler, özleriyle gelen kendini regüle etme yeteneğini kullanarak, merkezi sinir sistemlerini düzenlemekle meşguller.



Bebekliğimizde yaşanan, regüle olamama ve negatif duygularla sarmalanma zamanlarında oluşan boşlukların etkileri özel ilişkilerimize yansıdığında, çatışmaların köklerinin nerelere kadar uzanabileceğini bilmek, bir miktar da olsa bubi tuzaklarının iplerinin üstünden atlamamıza yardımcı olur mu acaba? Olsa keşke...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.