Çeşme’ye yolunuz düşerse…

Annem “Dünyanın en güzel tatil beldesi Çeşme’dir.” Dediğinde çok küçüktüm. Şimdi bir anne olarak annem ne kadar haklı görüyorum.


Kum, deniz, rüzgâr, spor, eğlence Çeşme’de hepsi var.


Bir haftadır tatilimizi geçiriyoruz ve küçük büyük hepimiz çok mutluyuz. Ama bir taraftan her şeyi ne kadar çabuk tüketen bir millet olduğumuz burada da belli. Alaçatı’nın adı çıkmış ya, hepimiz son damlasına kadar taş evleriyle meşhur bu güzel kasabayı hor kullanmaya devam ediyoruz.


Güzelliklerden bahsetmek gerekirse, benden buralara dair lezzet notları size…


Yolculuğumuza Büyükada’dan başladık. Deniz otobüsüyle Kabataş, arabalı vapurla Bandırma ve Ege’ye doğru bir seyahat var önümüzde. Keçiler, ayçiçekleri, deniz, kırkahveleri, sıcak insanlar… Yolda acıkınca kömür ateşinde pişen Ramiz köfte… Her şey çok güzel…


Çeşme’ye gelince her şey daha da güzel. Halk plajında denize girmek ayrıcalık… Biraz daha bakımlı olsa, kumu ve denizi dünyanın en meşhur plajlarıyla yarışır.


Deniz keyfinize isterseniz buzda taze badem ya da süt darı eşlik edebilir. Türk kahveniz Yunan adalarından gelen sakızla ikram ediliyor. Burada sakız aslında herşeye yakışıyor. Sakızlı muhallebi, sakızlı dondurma, sakız likörü hepsinin tadı damağınızda kalır.


Otlara gelince bence en güzeli evlerde yapılıyor ama çoğu balık restoranında da keyifle yiyebilirsiniz. Ev mutfakları diyince, tavsiye etmek istediğim restoran, café ve lokantaları yazmadan önce Çeşme’deki ev davetlerinden bahsetmek isterim.


Öncelikle hanımlar her daim hazırlar. Kumlu, mayolu, spor öncesi, spor sonrası, öğlen yemeği, ikindi, akşam oturması fark etmiyor, mutfaktan çıkanlara şaşırıyorsunuz. Çeşme’nin bakımlı ve zevkli evlerinde bilgi, görgü ve estetik mutfakta da bütünleşmiş. Bir de sağlık demeliyim. Acaba İzmir’in kadınlarının güzelliği buradan mı geliyor? Yeşilin, enginarın, çeşit çeşit otun sofralarda hâkimiyeti var.


Tavsiye edebileceğim restoranlara gelince; tercihiniz balıksa Ferdi Baba ya da Niyazi derim.


Neredeyse her gün gitmek için can attığımız Dost Pide’yi belki de çoğunuz biliyorsunuzdur zaten.


Kalabalıktan korkmuyorum diyip Alaçatı’ya gitmek isterseniz, Avlu ve Barbun’u es geçmeyin. Köşe Kahve’de benim için mutlaka çay, kahve içip, ev yapımı sunumların tadına bakın, kendinizi şımartın. Köşe Kahve’nin yanı başındaki Ayşe’nin Dolabı’na uğrayıp, keten örtülerin en şık örneklerinin sunulduğu mağazayı hiçbir şey almasanız bile göz zevkiniz için gezin.


Veli’den dondurma almadan ve kumrucularda günün hangi saatinde olursa olsun buralara özel sıcak sandviçi tatmadan da dönmeyin.


Gece hayatı derseniz, Çeşme’de onun da en hareketlisi var. Büyükada’lı sevgili arkadaşım David Şaboy’un DJ’lik yaptığı partiler, Yalın ve Kenan Doğulu konserleri hepsi Çeşmeliler ve Çeşme’den yolu geçenler için.


Biz burada kendimizi şanslı hissediyoruz ama bir tek Çeşme olduğu için çocuklarla denizde gördüğümüz naylon torbaları, pet şişeleri toplamayı da ihmal etmiyoruz. Bulduğumuz deniz kabuklarını, canlılarsa tekrar denize atıyoruz. Belki küçük ama birleşince etkili olacak çevrici işler yapıyoruz. Dünyanın en güzel tatil beldesini koklayarak doya doya yaşıyoruz.





>> Sucuklu pastırmalı çıtır tarifi için lütfen tıklayın...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.