Galiba eşimi sevmiyorum...
“Evliliğimizde 23 seneyi bitirdik. Ben galiba eşimi sevmiyorum. Kocamın her şeyi bana batıyor. Yemek yeme şekli, konuşması, gülmesi... Eskiden seviyordum ya da seviyorum mu sanıyordum kimbilir. Bir babalığına söz söyleyemem ama kendime hep bu adamın nesiyle evlenmişim diyorum. Bunca yıl sonra bunu da mı yaşayacaktım? Yeşim Hanım, adamın her yaptığına sinir oluyorum, ayrılmayı bile düşünür oldum. Ben ayrılalım desem de o beni bırakmaz biliyorum. Eşimi istemediğimi fark ettiğimden beri onunla sık sık kavgalar etmeye başladık. Eşim de sen şaşırmışsın, bir psikolağa git diyor. Psikologluk muyum sizce de? Bir tek arkadaşımla, bir de sizle paylaştım. Bu geçici bir şeydir de geçer diye umup bekliyorum. Geçecek gibiye de benzemiyor. Geçer mi Yeşim Hanım?”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Ben yoruldum hayat, gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden, gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme
Ben yanıldım hayat şarkı sözü, vurma yüzüme
Yol verdim sevdanın en delisine
O yüzden ömrümden giden gidene
Şu yalnız başımı eğdirme benim
Ben pişmanım hayat, sorguya çekme
Dilersen infaz et, kar etmez dilime
Sözlerim ağırdır, dokunur kalbe
Şu suskun ağzımı açtırma benim
Söz - Müzik: Mümin Sarıkaya
Bilmem hiç dinlediniz mi? Birkaç kere dinledim ve şarkı hoşuma gitti. Belki hepimizin hayata karşı bir yorgunluğu olduğundan olsa gerek. Ben yoruldum hayat hoş geldi bana. Şimdilerde büyükler kadar çocukların da yorgun olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Niye bu kadar yorgunuz? Niye huzur bulamıyoruz dersiniz? Beton yığınları, araba çokluğu, nefes alacak alanların kalmaması, bunların hepsini geçiyorum bilgi kirliliğinden de yorgunuz bizler. Seyretmekten yorgunuz, yaşayamamaktan yorgunuz. Olmayacak hayalleri kurmaktan, ummaktan, beklemekten yorgunuz. Hayatı olduğumuzdan farklı yaşamaya çalışmaktan yorgunuz, televizyon seyretmekten, dizilerdeki gerçek olmayan insanların hayatlarımızda olmamasından, o gerçek dışı bekleyişlerden, biraz da yaşamlarımızdaki insanların dizilerdeki, filmlerdekiyle mukayse etmekten de yorulmadık mı? Sosyal paylaşım sitelerinde rol yapmaktan, yapanları gerçekten mutlu sanmaktan, her anımızı buralarda gülerek paylaşmaktan, poz verdikten sonra tekrar dudaklarımızı büzmekten, gerçeğe dönmekten yorgunuz.
Yani sadede gelirsem aslında biz milletçe artık rol yapmaktan yorgunuz dersem abartmış olur muyum sevgili okurlar ne dersiniz? Herkesin yorgun olduğu bir dünyada sizin de evliliğinizin yirmi küsür yıl sonra bu halde olmasına şaşırmamalı sevgili okurum. Hiç düşündünüz mü düne kadar sevdiğiniz bu adam, size niye itici gelmeye başladı… Hayattan beklentilerinizi değiştirdiniz, çıtanızı yükselttiniz ondan, yani siz değiştiniz. Erkekler kolay kolay her şeyden etkilenmiyorlar. Dolayısıyla da duygularıyla boğuşmuyorlar. Hayatı fazla irdelemeden kabul edip yaşamayı seçiyorlar. Kadınlar öyle mi; arkadaşının hayatındaki bir güzellikten bile etkilenip, hani bana hani bana diyebiliyor kocasına. İşte böyle kolayca etkilenebildiğinden, git gelleri de yaşayabiliyor yaşamında. O koca bazen tepelerde, bazen yerlerde gezebiliyor ama erkek karısını çokta sevse, az da sevse kolay kolay vazgeçmiyor. Hayatında ölene değin tutuyor, biraz da dışarda bir şekilde mutluluğu ara ara yaşayıp hayatını hiç sorun etmeden idame ettiriyor. Ama kadın varsa yoksa kocası ile uğraşıp duruyor. Dolayısıyla kafayı da taktı mı, vay geldi adamın başına.
Şu da bir gerçek ki erkeklerin bazıları oldukları yerde sayıyorlar. Kendilerine bir şey katmıyorlar, kadın hayatını, çocuklarını yoluna koydu mu hemen kendine dönüyor. Kendine her şekilde bir şeyler katmaya bakıyor. Erkek bunu akıl edemiyor mu, ona ailesindekilerden sıra gelmiyor mu, onun cevabını sizlere bırakıyorum. Eşinin hedef tahtasında buluyor kendini.
Sevgili okurum, yazımın başında yorgunluktan bahsettim. Evlilikler de yorulabiliyor; yaşamdaki türlü türlü birikimler, evliliği çekilmez hale getirebiliyor ne yazık ki. Siz de böyle bir çıkmaza sokmuşsunuz kendinizi, muhtemelen eşinizin de katkısı vardır bu duruma. Size düşen, evliliğinizi kurtarmaya çalışmak olmalı her şeyden önce. Bana yazanlar bir sıkıntıları varsa zaten sıralıyorlar, sizin sıraladıklarınız eften püften şeyler, aşılmayacak şeyler değil. Eşinizin iyi bir baba olduğunu yazmışsınız. Bunun için bile bu evliliğe şans vermelisiniz yüreğinizde. Ayrılmak, kadın için çok kolay bir şey değil. Maddi olarak gücünüz olması gerekir. Bir de haklı nedenleriniz olmalı, hakimin karşısında soğudum mu diyeceksiniz? Eşinize katılıyorum, bir psikologtan destek alın. Kendinizi, evliliğinizi onunla sorgulayın, arkadaşınızla değil, bu işlerin uzmanı olan kişilerle. Hayatınızı gözden geçirip, yaşamınıza eşinizin kattıkları ve katamadıklarına beraberce göz atıp, ayrılık doğru seçenek mi değil mi görebilirsiniz. Kadınlar geçip giden yıllar içinde maalesef eşlerini eze eze sindiriyorlar. Eşinizin bu beğenmediğiniz halinde sizin ne kadar rolünüz var bunu düşünün biraz diyeceğim.
Karşınızdaki insanın çabaları varsa bunları yok saymamalısınız, değerlendirmeli ve bu davranışlarına saygı duymalısınız. Hep beklemek... Kadınlar kendi hayal dünyalarında ürettiklerini beklerken hayal kırıklıkları da yaşayabiliyorlar. Kendi yaşamlarından uzaklaşıp yabancılaşabiliyorlar. Beraberce paylaştığınız bu yaşamı çekilmez hale getiren, biraz da kadınların kendisi değil mi? Beklentilerinin bitmemesi, yaşamı biraz da olduğu gibi kabullenmek, çok fazla beklentilere düşmemek, azla da yetinebilmek. Mutluluk küçük şeylerde büyümüyor mu yüreklerde artık? Benden ayrılmaz dediğiniz birinin sevgisinden emin olmakta bir mutluluk değil mi? Mutluluk sizin için nedir, bunları sorun kendinize. Sizi seven bir eş, çocuklarına iyi bir baba olabilen koca değil mi? Evlilikten başka ne beklenebilir? Sevmek diyeceksiniz. Nasıl birini sevebilirsiniz? Bunları verebilen bir eşten daha üstün ne olabilir? Çok parayı kast ediyorsanız, eksik olan buysa o zaman da belki bunları bulamayacaktınız. Çok para, çok iş, çok arkadaş ve belki de başka başka kadınların varlığı demektir. O zaman da keşke parası olmasaydı da beni sevseydi, biraz daha bize vakit ayırsaydı diyecektiniz. Yaşamda böyle dışarıdan gözükenler reklamlardır. O nedenle de her reklamdan etkilenmeyin. Yaşamınızdaki güzellikleri yeniden görmeye çalışın ve gönül gözünüzün üzerindeki perdeyi kaldırın. Yaşamınızı eskisi gibi sevin diyeceğim size. Bir süreliğine uzaklaşıp yalnız kalın bu hayatınıza dışardan bakmak olacaktır sizin için. Daha sağlıklı düşüneceksiniz. Sevgiler yorgun okuruma...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR