O evlendi ancak duygularım değişmedi
Merhaba Yeşim Hanım, öncelikle hayata bakışınız ve okurlara cevap verirken ki tutumunuzu ilgiyle takip etmekteyim. Herkesin çevresinde en azından bir tane olsun istediği insansınız. Şimdi sorunuma geçmek istiyorum. Ben 24 yaşında çalışan, mesleği olan bir kızım. Kendimi her zaman karşı cinsten hiç kimseye bağlanmayan, sevemeyen olarak nitelendiriyordum ve karşıma çıkan birçok insandan aynı şeyi duydum. Bunun sebebi de 24 yaşıma kadar karşıma çıkan erkeklere duygusal anlamda bir şeyler beslemek istememe rağmen bunun olmaması. Yeşim Hanım çevremde erkekler tarafından her zaman ilgi gösterilen bir kadın oldum ve hala öyle devam etmekte. Bu insanların içerisinde konuşmak, anlaşmak istediğim dürüst, güvenilir ve statü olarak da çok iyi insanlar çıktı ancak ne kadar çabalasam da hep benim duygularımdan dolayı olmadı, yürümedi. Bu ilişkilerde de (ilişki dediğim sadece tanımak için 3-4 ay süreyle konuşuyorduk) karşı tarafın kısa bir zaman diliminde bağlandığını, olmayınca acı çektiklerini gördüm. Bu beni de fazlasıyla üzüyordu. En son yine öyle bir ilişkiyi olumsuz noktalamayı düşünürken karşıma başka biri çıktı. Hayatımda yaşadığım kısacık bir zaman dilimi ve o insanın etkisinden çıkamadım. Başlangıçta asla öyle olacağını düşünmeyeceğim bir durum yaşadım. Ben o ilişkiyi noktalamaya yakın başka biri ki ben onu daha önce görmediğim halde beni gördüğünü söylüyordu, karşıma çıktı. Yeşim Hanım bu yeni kişiyi tanımadan diğer ilişkiyi noktalamayı kesinlikle kafama koymuştum. Ancak ilişkiyi bitirince karşı taraf o kadar acı çekiyordu ki hemen ardından yeni biriyle konuşmayı yakıştıramadım. Yeni kişiden hoşlanmama rağmen. Yine de karşıdaki üç ay kadar bir süreyle reddetmelerime aldırış etmeden her türlü çabayı gösterdi, sürprizlerle, büyük konuşmalarla, beni bırakmayacağına dair sözlerle, şiirlerle vs. sürekli bir şekilde karşıma çıkmaya devam etti. Ailemden birilerinin kulağına bile gitmişti bana olan aşkı. Bu üç ayın sonunda bende tam bir şeyler oturmuşken bir şeylere hazırlanıyorken aniden kesildi her şey Yeşim Hanım. Beni sadece anlık görmek için ne fedakârlıklar yapan insan beni görünce yolunu değiştirir oldu, iki hafta gibi bir süreyle hiç haber alamadım ve sadece şaşkınlık vardı. Aslında diğerlerinden fazla bir şey yapmamıştı ancak bu iki haftalık zaman diliminde aslında ilk defa birini gerçek anlamda sevdiğimi hissetmiştim. Belki de o kadar fazla üstüme gelmese benimle konuşurken de bunu fark edecektim ama hislerimi dinlemeye bile fırsat vermedi üç ayda. Hep karşımda, kapımda ya da arkadaşlarımla bir şekilde benim için iletişim halindeydi. Bu durum da kafamda soru işaretleri yarattı lakin birlikte oturmadan, aynı ortamda bulunmadan bu kadar sevip âşık olan bir insana rastlamamıştım. Ondan haber alamadığım iki haftalık süreçte eskiden tanıdığım ve tüm bunlardan haberdar olmayan bir arkadaşımla ilişkiye başladıklarını duydum. Tabii benim bunu öğrendiğimden habersizdi ve bir akşam beni hala çok sevdiğini, yanımda olmak istediğini, özlediğini ama artık bunun mümkün olmayacağını söyledi. Ben de yanındaki kızın bakış açısıyla düşünüp bir daha mesaj atmaması gerektiğini söyledim. Üzülmeme rağmen artık bir şey yapamayacağımı düşündüm çünkü kendisi için dönülmez bir yolda olduğunu söyledi. Bir ay gibi bir süre sonra da evlendiler, düğülerini gördüm. Çevremden arkadaşlarım gitmiş olmasına rağmen hiçbirine bir şey sormadım, hiçbir şey öğrenmek istemedim. Benim bu durumumu da anlattığım kimse olmadı zaten buradaki çevremden. Onun beni sevdiğini arkadaşlarım biliyor ve görüyordu ancak o zamanlar ben onu sevmediğimi düşünüyordum, o gittikten sonra zaten bunu kimseye söyleyemezdim çünkü hiç kimse evli birini sevdiğinin öğrenilmesini istemez. Şu an bu olayın üzerinden üç yıl geçmiş olmasına rağmen ve tek bir kelime konuşmayıp birbirimizi çok nadir görmemize rağmen unutamıyorum. Ona bakmamaya çalışıyorum, karşılaştığımızda bile hiçbir şekilde göz teması kurmadım, numarası, sosyal medyası yok bende. Bunun dışında 6 aylık ücretsiz iznimi kullanıp bir süre yurt dışında ikamet eden ablamın yanında kaldım, yeğenlerimle bolca güzel zamanlar geçirdim. Güzel bir tatil olmasına rağmen yasadıklarımı unutturamadı. Aklımdan çıkaramadım. Bu ayrılık sürecinde iki kişiyle görüştüm onlar da bana değer veren, toplumda yeri olan, saygın, güvenilir, maddi anlamda da beni çok rahat ettirecek insanlardı. Ailem de arkadaşlarım da çok istedi olmasını ve bu durumumu bilmedikleri için hep garipsediler bu ilişkilere olumsuz bakmamı ama aklım başkasındayken yapamadım başkasıyla, denedim ama sürdüremedim. Tekrar aynı kısır döngünün içinde buldum kendimi. Bazen acaba yaşattıklarımın bedeli mi diye düşünmeden edemiyorum ama kimseye şu ana kadar seni seviyorum bile demediğimi düşününce bu değil diyorum. Onlar sadece kişilik ve görünüşe âşık olmuşlardır, bunda bilinçli yaptığım hiçbir şey olmadı. Şimdi sadece umutsuzca bu durumun geçmesini bekliyorum ama üç yıl oldu ve hiçbir değişim olmadı duygularımda. Sabrediyorum umutsuzca, geçmesini bekliyorum bu durumun. Bu kadarı fazla diyeceksiniz haklı olarak farkındayım ama kurtulamıyorum bu durumdan. Yapılacak bir şey de yok biliyorum ancak birine anlatmak bile benim için bir lütuf şu anda çünkü bu durumu konuşabildiğim tek bir insan yok. Beni tanıyan birine anlatırsam kendime saygımı kaybedeceğim gibi geliyor. Neticede hatalıyım, bir zamanlar ne istediğimi bilmediğim için ve şu anda peşine düşmek anlamsız olan bir durum olduğu için. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve mutlu olmak için tek fırsatı kaçırdığımı düşünmekteyim. Bana o duyguları yaşatan tek bir insan çıkmadı şu ana kadar karşıma. Mutsuz, öfkeli, kızgın ve kırgınım. Dördüncü yılda bu durumu atlatmak istiyorum Yeşim abla, ne yapabilirim?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, dün kendimi Zeyna sanıyordum galiba, aslında hiç de Zeyna gibi kaslı kolları olan vurduğunu deviren güçlü bir kadın değilim ama dün muhtemelen Zeyna’ydım. Kendi başıma, ailemden hiç kimseye haber vermeden, iki imkânı olan kadının finansörlüğünü yaptığı özel bir köpek barınağına gittim. Bir yerin tepesinde, ormanın dibinde bir villada köpekler bakılıyor, ücretsiz olarak sahiplendiriliyor. Sadece oradan köpekle ilgili mama, tasma vs. alıyorsunuz. Oradaki köpeklerin bakımına bu harcamayı yapmam lazımmış. Olur, alırım dedim konuştuğum kadınlara. Hep küçük ırk köpek hevesim var, ona kafayı takmışım, çocuklarımın “Anne olmaz, evde bir kedi var zaten. Kont onu istemez” demelerine aldırmadan, onlardan gizli gidiyorum. Emri vaki yapacağım. Aldım, oldu işte çocuklar diyerek muzur muzur güleceğim. Bunu kafamda tasarlayarak oranın sorumlusuna telefon açtım. Bana konum atmasını isteyeceğim, taksiyle gidip gelme niyetindeyim. Oranın sorumlusu ben konum isteyince “Aaa bende Acıbadem’den köpekleri kısırlaştırmaya bırakmaktan geliyorum. Yolumun üstündesiniz, sizi de alayım isterseniz” dedi, ben de sakınca görmedim. “Olur, peki” dedim. Sorumluya konum attım, gelip beni aldı. Beraberce yolda barınaktaki köpeklerden konuşarak gidiyoruz. Biz yoldayken kızım aradı. “Anne nerdesin” dedi. Gizli bir şey yapmayı beceremeyen ben, bir şeyler karıştırdığımı çekinik konuşmalarımla belli ettim. Beni tanıyan kızımda “Anne, bir şeyler karıştırıyorsun, haydi hayırlısı” dedi, güldüm. Benim çocuklarım benim bu tarz yaramazlıklarımı bildiklerinden, biraz da rahatlayarak arabayı kullanan genç adamla köpeklerden konuşmaya devam ederek özel barınağın kapısına geldik. Arabadan inince köpek havlamalarıyla karşılaştım, hepsi birden havlıyordu. Kalbim bu seslere gülümsedi. Bahçe kapısından içeri girdik. Her tarafta kocaman köpekler. Genç adam sakın korkmayın bir şey yapmazlar dedi. O koca köpeklerin arasından zar zor geçtim hepsi üzerime geliyor, patilerini üstüme koyup sevmek, sevilmek istiyorlar. Köpeklerin gerçekten güzel bakıldığı hallerinden belli oluyordu ama ben büyük köpek istemiyorum, küçük köpeklerde villanın içinde. Evin kapısından içeri girdik. Bu sefer küçük köpeklerle karşılaştım. Aman Allah’ım, mest oldum! Gözlerim köpeklerin üzerinde onlara bakıyorum. Küçük ırk köpekler de aynı muhabbetle bana yaklaştılar. Hepsi etrafımda dolanıyorlar, kucağıma gelmek istiyorlar, yüz sürüyorlar. Tabii insan onca köpeğin arasında biraz ürküyor. Hâlbuki onları daha rahat gözlemleyebilseydim, birine ilgi gösterirken öbürü geliyor, birbirlerinin arkasından koşturuyorlar vesselam rahatça bir tanesiyle iletişim kuramıyorsunuz. Oranın sorumlusu genç adamdan köpeklerin hikâyesini öğrenmeye çalışıyorum. O bana bazı köpekleri öneriyor, benim aklım kendi halinde sessiz duran oradaki diğer köpeklerden oldukça küçük, güzel, sessiz bir köpekte; ama genç sorumlu o size uymaz hanımefendi psikolojisi bozuk ısırır diyor. Bana köpeğin durumunu göstermek için köpeğe yaklaşıp elini uzatıyor, köpek hırlamaya başlıyor. Onları seyrederken küçücük köpek psikolojik olarak kötü hale nasıl geliyor, onu düşünüyorum. Bir yandan gözüm etrafta habire gezinen, bana yaklaşıp duran köpeklerde. Kararsızım, benim aradığım kadar küçük köpek orada yok ama hikâyelerinden, hallerinden etkilenmişim yine de bir tanesini alıp ona güzelce evimde bakacağım, o niyetteyim. Genç adamın Sezar diye adlandırdığı, bunu alın diye önerdiği köpeği sevmek için onun yanına gidiyorum. Köpeğin başına elimi sürmemle köpek dişlerini elime bir geçirmez mi? O an aklım gitti, elimi bırakmayacak sandım, acıdan kıvranıyorum, canım çok yandı. Koca kadın gözlerimden yaşların dökülmesine mani olamıyordum. Orada sorumlu genç adam hariç köpeklerle ilgilenen iki kişi daha vardı. Hemen yanıma gelerek elime antiseptik bir solüsyon sürdüler. Bir süre acımın geçmesini bekledim, geçecek gibi değil, acımaya devam ediyordu Gözümün ucuyla yine onları seyrediyorum, bir yandan yaşadığım bu durumdan yalan değil ürkmüş vaziyetteyim. Genç adam “Hanımefendi sakın bu durumdan etkilenmeyin. Onlar kim bilir neler yaşadılar. Hepsi sahiplenilmiş, sonra sokağa terk edilmiş. Yavrulaması için habire doğurtulmuş, tecavüz edilmiş, çeşitli sıkıntılar yaşamış köpekler. Hala yaşadıklarının stresi içindeler. Belki bir kadın tarafından terk edildi, onun tepkisini size vermiştir” dedi. Elimin acısı geçmemiş olsa da acımı yutkunarak “Merak etmeyin ben ona küsmedim, kızgın değilim” dedim. Sadece canım çok yanıyordu. Onları seviyorum. Gözlerim, ilaçla sakinleştirdiklerini söyledikleri, almak istediğim ama onun bana uygun olmadığı, hala psikolojik ilaçlar kullanıldığı söylenen güzel köpekte olarak “Beni aşağıya merkeze bırakır mısınız?” dedim. Genç adam tabii dedi, beraberce yine köpeklerin arasından çıkmaya çalışırken küçük köpeklerden bazıları da dışardaki büyük köpeklerin yanına kaçmayı başladılar. Adamlar onları geri içeri almaya uğraştılar. Bahçenin içinde bir ayrı kapı vardı o kapıya kadar Doby adındaki köpek benim peşimden geldi. Onu tutamadılar. Genç adam beni vasıta bulabileceğim meydana bıraktı. Ben evime geldim. Her akşam işten çıkınca beni arayan kızım yine aradı. Bugün ne yaptın anne diye sorunca yaptığım gizli yaramazlığımı anlattım. Tabii kızım “Anne sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Yalnız başına nasıl gidersin? Bu nasıl bir cesaret? Habire kadın öldürülüyor, daha yeni bir genç kız öldürüldü” diyerek benim de eve geldiğimde fark ettiğim bir gerçeği bana hatırlattı. Evet, dün hatalıydım tedbirsizce bilmediğim bir yere tek başıma gidecek kadar cesaretliydim. Dün ben kendimi Zeyna kadar güçlü mü sanmıştım? Başıma bir şey gelse kendimi koruyamayacağımı aklımın ucundan bile geçirmemiştim ama onlarda Allahtan çok iyi insanlardı, gerçekten çok beyefendi çocuklardı. Tabii bu dünyanın haline bakarsak böyle şeylerde biraz daha dikkatli olmak gerekiyor. Bu hiçbir şeyine güven duyamadığımız ülkede bu kadar kendine güven fazla anlamını yitiriyor. O evine giden genç kızında muhakkak ki kendine güveni ümitleri vardı, ama öldürüldü. Gencecik bir kızın hiç tanımadığı bir ‘manyak’ tarafından öldürülmesi normalleşmiş ülkemizde. Çünkü biz toplum olarak artık normal değiliz. Bir manyak hapisten kaçmış, tehlikeli olduğu bilindiği halde hiçbir bilgilendirme yapılmamış, susulmuş. Neden? İlgililer sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatın seyrini akışa bırakıyor. Bu büyük bir ihmal ama ihmalden kimse nedense sorumluluk duymuyor, acı düştüğü yeri yakmaya devam ediyor. Bu basit bir durum değildir, affedilir değildir. Bir genç kızın hayallerini, umutlarını, geleceğini, ailesini onunla beraber mezara gömdüler. Kadınlar, bana dokunmayan yılan ne yaparsa yapsın diyemez. Bir gün hiç tanımadığınız biri o genç kıza dokunduğu gibi size de dokunur.
Merhaba güzel kızım, evet, sevgiler gerçek sevgiyse kolay vazgeçilmez aksine ümitlerinizi tamamen yitirene kadar beklersiniz. Onu kazanmak için mücadele edersiniz. Sevmek böyle yaşanır. Sevmek insana bunları yaptırır ama görülüyor ki sizden kolay vazgeçilmiş yavrum. Sizce gerçekten seven hemen vazgeçer mi? Vazgeçmez. Siz genç okurlarıma boşuna acemi hayat yolcuları demiyorum. Bazen sizlerin acı çektiği yaşananlara bakıyorum. Çok genç ve tecrübesizler gerçekleri göremiyorlar diyorum. Sizin sevdiğiniz gençte gerçeği göremediğiniz gibi. Erkek arkadaşınız, bir erkeğin bir kadını elde etmek için kullandığı metotları kullanmış, diğerlerinin de size karşı aynı şeyleri yaptığını söylemişsiniz. Onlara karşı duygular oluşmamış, frekanslarınız bu gençle uymuş. O da adam çıkmamış. Olabiliyor böyle durumlar. Yazdıklarınızdan gerçek net bir şekilde okunuyor. Sizden hoşlanmış, ötesi olmamış, orada kalmış başka niyetlere girmiş. Gerçekten seven kadın ya da erkek sevdiği insana ait olan kalbine bu kadar çabuk başkasını koyamaz. Kendinizden pay biçin. Siz koyabildiniz mi? Yıllardır acı çekiyorsunuz yavrum, keşke bu acılara değseydi. Bakın o pek çabuk kalbine birini koymuş. Dolu olan bir kalp başkasını alabilir mi? Almakla da yetinmeyip bir de evlenmiş. Büyük ihtimal sizi kazanmaya çalışırken o diğer kızla ilgili de çalışmalar içindeydi. Ondan net olumlu yanıt gelince size bay bay dedi. Size, sizi sevdiğini, özlediğini ama geri dönemeyeceği bir yola girdiğini söylemiş. İyi bunları söylerken çarpılmamış. Düşünüyorum da böyle önemli konularda yalan söyleyenlerin burnu yalan söylediği anda uzasa ne güzel olurdu! Kimse aldanmazdı o zaman değil mi?
Şimdi size sormak istiyorum: Sizin duygularınızla oynamış biri için neden hala acı çekeceksiniz? Söylediklerinin kaçta kaçını sizin için hissetmiş? Sadece iyi oynamış. Ona öfkeli olmalısınız. Ona yeterince ümit vermediğiniz için kendinize kızmamalısınız. Siz normal olanı yapmışsınız, hemen âşık olacak, kollarına atılacak değildiniz. Genç kızlar nazlı olur. Olmalı. O da beklemesini bilmeliydi. Bilmemiş. Neden? Sizi söylediği kadar sevmemiş yavrum.
Yaşadıklarınıza yazdıklarımdan bakarsanız kendinize kızmayı bırakır, hayatınıza umutla bakarsınız. Siz çok gençsiniz. 24 yaş ne kadar umutlu bir yaş. Daha önünüzde evlenmek için yıllar var. Onu önce aklınızdan tamamen çıkarmayı başarmak zorundasınız ki sizin karşınıza çıkan gençleri daha net görüp duygular hissedebilin. Hayat yaşanmak içindir, değmeyen birine harcamanız için değil. Yaşadıklarınızı mevcut düşünce yapınızla çözemediğiniz görülüyor. Bir de yaşadıklarınıza benim gördüklerimden bakarsanız üzülmeyi bırakacaksınız. Zihninize hükmederek bu lüzumsuz sevgiden gün be gün uzaklaşıp hayata geri döneceksiniz. Bu durumdan kurtulmanın yolu duygulara teslim olmak değil, aklını kullanmaya başlamaktır ve o akıl sizde var. Şu sıralar onu kullanmıyorsunuz sadece, ama kullandığınızda gerçekleri sizde kabul edeceksiniz. Gerçekten sevilmemişsiniz. Her güzel söz söyleyen, şiirler okuyan, kapılarınızda bekleyen gerçek âşık olsaydı hiç kimse bu kadar acı çekmez, kimse kimseyi terk etmezdi. Bazı davranışlar, alışkanlıklar gibi fazla takılı kalmanın anlamı yok eğer sözler davranışlarla doldurularak gerçeğe dönüşmüyorsa. O yüzden kendinizi toplayın artık, bu kadar kara yaslara gerek yok. Birinden ayrılmak hayatın sonu değil. Hayatın sonu yıllardır kendinizden vazgeçmiş olmanız. Yazık o üzülerek geçen yıllarınıza. Size hiç yakışmamış. Bu kadar dirayetli bir kız böyle yenilemez. Sizden çabuk toparlanmanızı istiyorum. Bu genç için bu kadar acı çekmeniz bana çok fazla geldi. Siz benim yazdıklarımda haklı olduğumu, beni takip eden biri olarak gerçekleri olduğu gibi yazmaktan kaçmadığımı bilirsiniz. Ben de neyi biliyorum biliyor musunuz? Sizin benim sözlerimi dinleyeceğinizi, bir an önce toparlanacağınızı. Hadi şimdi hemen toparlanıyorsunuz, duymayayım üzüldüğünüzü.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR