Anladım ki o gelmeyince daha rahatım
Merhaba ben 8 yıllık evliyim, eşimle birbirimizi seviyoruz ancak eşim alkolik birisi. Aynı zamanda çalışmayı sevmiyor. Çalışsa da birkaç ay sonra işi bırakıyor. Ben de evlendiğimden beri çalışıyordum birkaç ay öncesine kadar. 2 çocuğum var, okula başladı diye başında durmak istedim. Tabii çalışmamak sorun oldu. Evin bütün masrafları benim üstümdeydi artık onun üstünde. Ben net bir şekilde artık çalışmayacağımı söyledim, kabul ettirdim. Tabii bu arada hiçbir şekilde sorumluluklarını yerine getirmiyor, hiçbir fatura ödemiyor. Çok takıntılı birisi her gün kafasına bir şey takıyor, üzgün bir şekilde eve geliyor. Ben anladım ki o gelmeyince daha rahatım, onunla aynı yastığa yatmayınca daha iyiyim. Yalnız içmediği günlerde o kadar ilgili, sevgi dolu, anlayışlı ki kafam karışıyor içim huzurla, mutlulukla doluyor. Ertesi gün kara delik içindeymişim gibi hissediyorum kendimi. Artık eminim yalnız kendi ayaklarımın üstünde durup çocuklarıma bakarım diyorum, yanımda birinin olmasına gerek yok diyorum ama neden hala harekete geçmediğimi bilmiyorum. Bir türlü bu sorunun cevabını bulamıyorum önceden ayrılmayı bile düşünemezdim artık düşünüyorum ama adım atamıyorum, üstelik bana destek veren insanlar da var. Bir de bu konuyu onunla konuştuğum da kendisini öldürmekten ve beni öldürmekten bahsediyor hem korkuyorum hem de adım atmak istiyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum. Hayır dileklerine çok ihtiyacımız var. Virüs lebaleb ortalıkta bizler çalışmak için mecburen sokaklardaysak işimiz Allah’a kaldı demektir. Ah bu çağ ne kadar zor bir çağ... Çağımız insanı ne çok bakımdan zorluyor bir bilseniz. Resmen bu çağ tuzaklarla dolu, siz de biraz zayıf karakterliyseniz, dayanıksızsanız tuzaklardan birine düşebiliyorsunuz. Onun için ne yapıp etmeli çocukları el bebek gül bebek değil biraz zorlukları yaşatarak dayanıklı çocuklar olarak büyütmeli. Ne kadar kırılgansanız o kadar tuzaklara düşmeye müsaitsiniz demektir. Elimde olmadan eskiyi düşünüyorum. Biz 80’liler bayağı dirençli gençlerdik. Kaşla gözle ailelerimiz bizi idare edip uyurken sevmek gibi bir sevgi anlayışında olduklarından zorluklarla mücadele bizim en iyi bildiğimiz iş dersem abartmış olmam. O nedenle bizim zamanın gençleri hayata karşı aileden idmanlı. En büyük bağımlılığı ise çıtlattığımız çekirdeklerdi. O da paket bitene kadardı.
Gelelim bugüne, bağımlılıklara... Bağımlılıklar genetik ya da psikolojik oluyor. Genellikle derdini anlatmakta zorlanan, insan ilişkilerinde, sosyal olmakta sıkıntı duyan, ailesel sorunlarla büyüyen, sorunlarla yaşamaya devam eden, kendinden çıkmayı, kendini oluşturmayı başarmakta zorlanan kişiler bağımlılıklara meyilli oluyor. Bağımlılıklar kişiyi ele geçirdikçe kişi muhakeme yeteneğini kaybetmeye başlıyor. Zararını bile bile vazgeçme yolunda adım atmakta zorlanabiliyor. Alkol, uyuşturucu gibi bağımlılıklarda beyin tahrip oluyor. Kişilik değişikliği yaşanıyor kontrol mekanizmaları ortadan kalkıyor. Bugün bir okurum eşinin alkol bağımlılığıyla sorun yaşıyor ve gitmekle kalmak arasında gidip geliyor. Gitmek; evlilikten gitmek olunca ha deyince olmuyor. Evlilik insanı ahtapot gibi tüm kollardan sardığından kişi boşanmayı aklından sık sık geçirse de harekete geçmesi için vicdanen rahat olması, boşanmak için elinin güçlü olması gerekiyor. Ben eşim, evliliğim için elimden geleni yaptım diyebildiğiniz zaman gitmek için vakit gelmiş demektir. Sizi kimse tutamaz. O zaman ruhunuz evliliğe, eşine olan tutukluluktan kurtulur. Onun öncesinde bir evliliği bitirmek vicdanen çocuklarınıza, kendinize, eşinize geride borç kapatılamayacak hesap bırakmaktır.
Yazdıklarınızda gitmek istiyorum ama gidemiyorum demişsiniz. Gidememenizin nedeni hala aranızda varlığını sürdüren sevgidir. Ona olan duygularınızı ifade ederken içmediği zamanlarda ne kadar mutlu olduğunuzu anlatmışsınız. Ve hala bir kenarda tuttuğunuz ümidiniz, o ümidi yitirmemişsiniz. O zaman içmemesi için eşinizi alkol bağımlılığı tedavisi görmesi konusunda ikna etmek için çabalayacaksınız. Bu çabayı hem evliliğiniz hem çocuklarınızın sağlam bir babası olması için yapmak zorundasınız. Yapılan her iyi davranış karşımızdakinden çok bizedir. Ruhumuzu iyileştirir. Siz eşinize destek olmaya çalışarak bir taşla kaç tane kuş vuracaksınız bir düşünün; eşiniz iyileşecek, çocuklarınızın babası iyileşecek, siz ruhen daha iyi hissedeceksiniz. Kendinizle gururlanacaksınız. Zaman kaybedeceğim vs. diye aklınızdan bile geçirmeyin, insan vicdanını kaybetmesin. Geri kalan her şey hallolur.
Bağımlılıkla ilgili sizi bilgilendirebileceğim bir diğer aydınlatma tedavi yöntemleri. Birden fazla tedavi yöntemi uygulanıyor. Bir takım biyolojik, psikolojik testler yapılıyor. Ya yatarak ya da ayakta hangi tedavi gerekli görülürse o tedavi uygulanıyor, konuşma terapileri yapılıyor. Siz de psikolojik yardım almalısınız. Zor bir yolda ilerlerken konuşmaya, dinlenilmeye ihtiyacınız olacaktır. Diğer yandan tedavi başladı diye hemen bir mucize beklememek gerekiyor. İlk seansta birden eşiniz içki içmeyen bir adam olmayacak, düzenli bir şekilde devam edildiğinde sonuç alabileceğinizi ümit edebilirsiniz. Neden bırakamasın? Ama unutmayacağınız husus bağımlılık kronik bir rahatsızlık gibi yeniden nüksetme ihtimali olabiliyor. Eşinize ayrılmak istediğinizi dile getirdiğinizde siz kendini öldürmekten söz etmiş. Eğer ayrılık kararını verebilmişseniz bu korkuları da aşmış olacaksınız. Boşanmayı gerçekten isteyen bir kadını ya da erkeği hiçbir korku evlilikte tutamaz. Korkularınızı anlıyorum. Eşiniz sizi kendinde ve bu evlilikte nasıl tutacak? Düşünün. Tabi ki ölürüm, öldürürüm diye tutacak, elinde başka tutacak bir şey yok. Unutmayın siz de sahipsiz değilsiniz; aileniz, dostlarınız ve devlet var gerekirse duruma göre uzaklaştırma alırsınız.
Sevgili kızım yazdıklarınıza üzüldüm bir büyüğünüz olarak size her satırımda ifade etmeye çalıştığım gibi evliliğinizden elinizden geleni yapmadan gitmeyin diyerek yazımı bitireceğim. Geriye bir keşke bırakmayın. Vicdan ne kadar güzel bir yastık o yastıkta rahat uyumalı insan. Size ve tüm okurlarıma sevgilerimi yolluyorum.
YORUMLAR