Bir “unutma bahçesi” hikayesi

Geç de olsa sonunda fideleri ekip benim minik bostanı yaza hazırladığım bir haftayı geride bıraktım. Toprak atmak, bellemek, ekim için kanalları hazırlamak derken Nisan başında bitmesi gereken işler ancak tamamına erdi. Hayatımda ilk kez benim için bu kadar geniş bir alanı ekiyor olmanın zorluğunu heyecanım yenebilirdi ancak, o da oldu.


İçimdeki sadece kendi mutfağımı değil, bütün mahalleyi doyurma hissini frenleyen insanlar var neyse ki etrafımda. Zaten bu yüzden fideleri almaya giderken yanımda babamı da götürmem son derece doğru bir karardı. Kaç tane patlıcan, kaç tane biber fidesi vs. istediğimi duyan babam ve fideleri aldığım arkadaş bu işi pazara çıkmaya vardıracağımdan emin oldular o anda. Tabi ki işin sonunda benim değil babamın dediği oldu. O kızını frenleyeceği ve gaz vereceği zamanları neyse ki çok iyi bilir.


Bostanın giriş kapısında bir limon ağacım var. Dalları bu bahar mutfak penceresine doğru daha da uzamış, yeşillenmiş, çiçek içinde. Her mevsim doğurgan bir yediveren. Bir zamanlar “salata yaparken penceresinden limon koparacağım bir mutfağım olmasını diliyorum” sözlerini dilinden düşürmeyen bu insanın hayallerini gerçek kılarcasına tıklatıyor camını mutfağın. Altından geçerken saçlarımdan birkaç dal bırakıyorum her seferinde. Sanırsın fesleğen; yapraklarına dokundukça yayıyor limon kokusunu. Sularken, fideler arasında dolanırken, limona saçlarımı takarken yani kısacası son zamanlarda günün en mutlu saatlerini geçirdiğim dünya üzerindeki ufacık bir köşe o bahçe.


Çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım ilkokul öğrencileriyle birlikte birkaç senedir okulun bir köşesini sebze bahçesi haline dönüştürüyorlar. Toprakla oynadıkları, bereketi öğrendikleri, üretmenin ve doğanın tadına vardıkları bir “unutma bahçesi” yaratıyorlar. Evet, bahçenin adı “unutma bahçesi”. O bahçede salatalıktan, domatesten, biberden, çilekten başkası yalan. Ve biliyorum ki öğretmen arkadaşım da o bahçede en az onlar kadar çocuk, en az onlar kadar toprağın öğrencisi; tam da bu yüzden aslında en yüce, en unutulmayacak öğretmen.


Her zaman kocaman alanlar gerekmiyor “unutma bahçeleri” yaratmak için. Bir pencere pervazında ne dünyalar büyüten insanlar var. İşte bu yüzden her şey biraz bakış açısı. Başkasının içinde yaşadıklarına bakıp “neden benim olamıyor” diyenle, kendi hayat koşulunda kendi “unutma bahçesi”ni kuran insan hiç bir olur mu? Bardağın dolu tarafını bile boşaltan şey hep bakış açısı.



Ve şimdi yazı bitti, ben köşeme kaçayım. Domatesler, salatalıklar, patlıcanlar, biberler su bekler. Ara ara yine kendilerinden haber ederim. Bir bostan yazısı da mutfak tezgahını doldurdukları haliyle, kaynayan tencerelerin içindekilerle ilgili sözüm olsun. O zamana kadar bereketle…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.