Çam ağacı süslemenin davası mı olur?

Vallahi olur. Oluyor. Olmasın isterdik ama ne çare.


Takip etmemiş olanlar için en kısa şekilde hikayenin arka planı şöyle: Yıldız Teknik Üniversitesi bahçesinde bir çam ağacını öğrenciler yılbaşı süsleri ile süslüyor. Bir grup gelip ağacın süslerini söküyor. Evet söküyor. Ertesi gün tekrar ağacı süslüyorlar ve süsler tekrar sökülünce öğrenciler ağaç nöbeti tutmaya başlıyor. Trajikomik ama ne yazık ki gerçek.


Şimdi ağaç süslenmesinden tetiklenmek, süsleri sökmek çok normalmiş de ağaç süsleme gibi kimseye zararı olmayan, hiç kimsenin hiçbir hakkını ihlal etmeyen, zedelemeyen bir eylemi sürdürmek isteyenlerin bu sürdürme isteği, hakkını gasp ettirmeme isteği çok abukmuş gibi “aman sizin de davanız ağaç süsü işte” gibi küçümsemeler türüyor. Hak ve özgürlüklerin korunması ve sınırların çizilmesi konusunun ne kadar bulanıklaştığına dair anlamlı bir örnek.


Bu ülkede senelerdir yılbaşı/Noel tartışması sürer. Birileri ısrarla “vallahi aynı şey değil, biz Noel kutlamıyoruz, yılbaşı kutluyoruz; ikisi ayrı günler” diye savunur. Halbuki ne gerek var. Biri de çıkıp desin ki “Velev ki Noel kutluyorum kardeşim, sana ne. Velev ki Hıristiyanım. Velev ki Hıristiyan bayramını da kutlayan bir Müslümanım. Sana ne benim ne yaptığımdan, sen Allah mısın?”. Ya da desin ki “Niyetim Noel kutlamak değil esasen ama Noel vesilesiyle Aralık ayının bir parçası olagelmiş ağaç süsleme ve etrafı ışıklandırma halini çok seviyorum, karanlık kışımı aydınlatıyor, memnun oluyorum. Varsın Noel ritüellerine benzesin, bana dert değil. Sana da dert olmasın.” Bakın bu “kime ne” kısmı çok önemli. Birileri bunu bir türlü anlamıyor çünkü.


Savunulan şey ağaç süsleme hakkının çok ötesinde, kamusal alan kullanımına, kamusal alanların kime ait olduğuna, kamuyu kimin oluşturduğuna dair. Hep denir ya “herkes evinde ne yaparsa yapsın, karışmayız ama toplum içinde olmaz.” İşte onun bir başka görünümü. Kim bu toplum? Toplum esasen kimlerden oluşuyor? Kimlerin sözü daha “kıymetli”? Evlerinizdeki ağaçlara karışmayız ama kampüsteki ağaç bizim istediğimiz gibi olacak söylemindeki o “biz”i konuşmamız lazım öncelikle. İkinci olarak “biz öyle istediğimiz için” altındaki gerekçesizliği.


Hak ve özgürlüklerin kısıtlanması Anayasa ile güvence altına alınmış belli koşullara bağlıdır. Keyfi olması zorbalığa girer. Ortaokul vatandaşlık derslerinde az çok öğreniriz. Kısıtlamanın haklı gerekçesi olması gerekir, kamu yararı gütmesi gerekir, ölçülü olması gerekir, hakkın özüne zarar vermemesi gerekir. Bu değerlerden saptığımız müddetçe anarşi içinde yaşarız, nefes alamayız. Cadı avı başlar. O cadı avı bir noktada bugün ben, yarın sen’e döner. "Benekli ineği vermeseydik" diye dövünüp dururuz.


Benzer bir cadı avı da “müstehcenlik” suçu altında yaşanıyor. Bu suç tanımından çok daha geniş anlamda yorumlanan sosyal medya paylaşımlarında görüyoruz. “Çoluğumuz çocuğumuz var” söylemi üzerinden talep edilen sansürler, belirli sosyal medya platformlarının yasaklanması konuşuluyor. Dekolte giymiş kadınlar bu sebeple gözaltına alınıyor ve bu coğrafya bu ihlalin kılıfını da hazırladığından cılız sesler dışında bir itiraz yükselmiyor.


Bu ülke despot bir babanın çağdışı ilkelerle ve tek başına çeşitli kurallar koyup metazori ile uygulattığı aile evi değil. Demokratik bir hukuk devleti. Hak ve özgürlüklerimizi de bu çerçeve dahilinde savunmak zorundayız. En temel insan haklarını savunurken “aman sizin derdiniz çıplaklık”, “aman sizin derdiniz Hıristiyan özentiliği” itibarsızlaştırmasına mahal vermeden yaşam tarzı dayatmasına karşı çıktığımızı akılda tutmak zorundayız.


Voltaire tarafından kurulduğu iddia edilen şu vecize ile bitirirken 2023 Türkiye’sinin 1700’lerin Aydınlanma Çağı seviyesinin altına düşmemesini ümit ederim: “Muhterem (başkeşiş), yazdıklarınızdan nefret ediyorum ama yazmaya devam etmeniz için canımı veririm”.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Saçma sapan bir yazı ve konuşma. Sorsan müslümanız diyecek yazan kişi. Sana göre her şey mübah çünkü sizin ne bir din ne de ahlak konusunda sınırınız yok. Bizim var biz Müslümanız hristiyan lik değiştirilmiş batıl bir din. Kutlanması günah bir bayram. Neyse anlamazsınız siz en iyi boş verin devam
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.