Cenaze evine yük olmaya değil yük almaya gidilir
Ülke koca bir cenaze evi bugün. Sayısını dahi bilmediğimiz kadar insanı kaybettik bundan tam bir yıl önce. Kendini bu memleketin bir parçası hisseden herkesin boğazında koca bir düğüm var şimdi. Bu felaketten birinci derece etkilenmeyenler ağır bir mahcubiyet taşıyor. Kalp ağırlığı hiç dinmedi.
Sorumlular hesap vermedi, hatta hesap sordular. Kimsenin yüzü kızarmadı. Kimse sorumluluk almadı. Kayıplar bulunmadı. Daha da acısı sonrası için hiçbir önlem alınmadı. Kalpler soğumadı. Yasımızın yıl dönümündeyiz.
Ne zamandır yazmak istediğim bir konu, bugünün anlamından da hareketle bugüne kısmetmiş: cenaze evi tutumları. Cenaze evinde yapılacaklar ve yapılmayacaklar diye bir liste hazırlansa da keşke beşik terbiyesinden itibaren insanlara öğretilse. Şu güzelim toprakların kadim kültürüne yakışır şekilde cenazeler defnedilse. Daha da yaralamadan, yük olmadan.
Cenaze evine giderken eli boş gidilmez. Buraya kadar ne güzel. Cenaze sahipleri acıları daha çok tazeyken bir de yemek yapmayı düşünmesinler diye destek olunur. Ama o yemek kim için hazırlanıyor olmalı biliyor musunuz? Cenaze sahipleri için. Gelen giden için değil. Gelen giden konuk değil çünkü. Konaklamaya gelmiyor. Ağırlanmaya gelmiyor. Acıyı paylaşmaya, dayanışmaya, destek olmaya geliyor.
Cenaze evinde ikram beklenmez. Yeme, içme, çay, tatlı beklenmez. Hele hele “benimki açık olsun”, “bu soğumuş ısıtıverin” hiç denmez. Cenaze sahibiyle birebir ilgilenip, destek veremiyorsanız cenaze evinde zaten yemek yenecek kadar uzun da kalınmaz. Yük olmaya değil, yük almaya gidilir.
Cenaze evinde neşeli sohbet edilmez, çünkü zaten sohbet etmeye gidilmez. Gülünmez. Hasbihal edilmez. Yas tutulur. Yas tutana eşlik edilir. Yas tutanın ritminde hareket edilir. Yas tutanın ihtiyaçları öncelikli tutulur. Yas tutan yasını nasıl yaşamak istiyorsa, öyle yaşaması için alan açılır. Görev icabı adet yerini bulsun diye yapılmıyorsa o yas evi ziyareti, akılda tutulması gereken budur.
Kayıp yaşayan insan üstenci tutumlarla yargılanmaz. Ne giydiği, ne sürdüğü üzerinden dedikodusu yapılmaz. Siz olsanız öyle yapmayacaktınız diye, sizin sınırlarınızda davranmadı diye tenkit edilmez. Yas yaşayan insan, hadsiz bir önyargıyla her hareketinde art niyet aranmasını hak etmez. Kendini zehirli kabullerden arındırabilmiş her insan, cenaze evindeki hal ve tutumlarını ezberleriyle değil kalbiyle şekillendirebilir.
Cenaze evine giderken akılda tutulması ve sık sık tekrarlanması gereken soru şu: ben buraya niye gelmiştim? Yanıt net: Destek olmaya. Attığınız herhangi bir adım destek olmaya yaramıyorsa, o adımın atılmaması için sık sık bu sorunun ve cevabın akılda tekrarlanmasını öneririm.
Kötü olmak kolay. Kötülük etmek kolay. Kendi yaşayamadığı konforu başkasının da yaşamamasını istemek kolay. Bütün bu kolayları seçtikten sonra insanın kendisiyle yaşaması çok zor. Herkese kendisiyle yaşamakta zorlanmadığı bir hayat dilerim.
YORUMLAR