Bahar uyanışları
Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Kimine ikisi birden, kimine hiç biri, bazısına da hem üzüm yemek hem de bağcıyı dinlemek, üzüm yemeye devam edelim diye asmadan dalı kesmeyi, çelik alıp yetiştirmeyi öğrenmek, zamanı gelince bağlar kurmak.
Bu sabah, Mevlana'nın bir hikayesiyle uyanıyorum, akıl ne işe yarar sorusuna verilen mesel şunun gibi bir şey: Akıl seni, bir giysiye ihtiyacın olduğunu farkettirip terzinin kapısına kadar götürmeye yarar, hangi terziyi seçeceğini söyler, bundan sonrasında, terzinin işini en iyi biçimde tamamlayacağına dair mutlak teslimiyet ve inancın olmalı, kendini terzinin ellerine bırakmalısın.
Akıl sözcüğü Arapça ukl'den geliyormuş, anlamı bağlamak, önce deveyi bağlamak veya deve kösteği, sonra ruhi yetilere verilen bir isim olmuş. Farklı açıklamalar var, her birinin içinde uzunca durulası...
* Altın taç
* İnciler saçan ışıklı ülke
* Terazi
* Anahtar
* Cana gıda veren yemek
* Zorlukların aşılmasını sağlayan, insanı dost diyarına götüren bir rehber
* Mutlak hakikati tecrübe etmede kilit
Tüm bu açıklamaların içinde kaybolurken akıl denen şeyin bir sözcükten çok daha fazlası olduğunu, asıl söylenmek istenen şeyin akıl yürütmek olduğunu fark ediyorum. Fikirleri birbirine bağlayarak akıl yürütmek diyor bir başka açıklama.
Mutlak gerçeğe ulaşma yolunda akıl bizi bir yere kadar götürebilirmiş, ondan sonrasına gücü yetmezmiş, gerisi gönlün işiymiş. Gönül padişah, akıl onun veziri imiş.
İlk okuduğum andan beri beni büyüleyen ve kendi hakkımda oldukça düşündüren bu terzi hikayesinden beslenmeye devam ediyorum. Yeni öğrendiğim bilgiyi eş dostla paylaşmayı sevdiğimden, gidip gelip kendi üzerimde uygulamaktan duyduğum hazzı dost meclislerinde paylaşırken bu sözlere de atıfta bulunmuşluğum var. Hala daha kendini açıyor mesel, sorular sorduruyor.
Kendimi yeterince teslim etmiş miyim terziye, hala daha şöyle olsun böyle olsun deyip duruyor muyum, tam yaratımına başlamışken bıdı bıdı işine karışıyor muyum, yoksa nasıl bir elbise istediğime hala karar verememiş miyim, bu ne kadar önemli, yoksa ısınsam yeter mi, kumaşı nasıl olmalı, dokunuşu, rengi????
Bunlara daha karar verememişken o terziden bu terziye koşsam ne fayda iç rehberliğimin beni doğru terziyle karşılaştıracağına inanmamışsam en derinde, yapıp ettiğim, gittiğim yol, attığım adımlar nafile çaba. Sonsuza kadar, terzilerin beni anlamadığını söyleyip şikayet mi edeceğim?
Benim aklımdan öte yol var, buna iman ediyorum ve terzinin önünde eğiliyorum. En güzelini yapacağına, bana en uygun giysiyi, gönlümden geçenden daha da yaratıcı biçimde sunacağına inanıyorum. Teslimat tamamlandı.
Gönül bağıyla bağlanmış olanlar hiç ayrı düşmez, ne uzakta olur ne de dışarıda kalır, bazılarına böylesi nasip olur, bazılarına da olmaz, mayalar tutmaz, zorla olmaz ya, güzellikle de olmaz, kopar bağlar, yaralar kalır geriye, zamanın şifasına teslim edilir. Bu da kabulüm.
Eski bağları güçlendirmemin, yeni, sağlam, sağlıklı bağlar kurmamın yolu şu an sınırlarımın nerede olduğunu, onları ne zaman esneteceğimi, nerelerde sınır ihlallerine izin vermiş nerelerde kendimin ihlale sebep olduğumu bilmekte. İçe bakan uyanır, dışarı bakan rüya görür demiş Jung amca, bi de demiş ki, siz bilinçaltınızı bilinçlendirmedikçe o sizi yönetecek ve siz buna kader diyeceksiniz.
Baharın coşkuyla geldiği şu günlerde biraz içe bakış, sadeleşme ve içsel temizlik zamanım. Nefis baharlarımız olsun.
YORUMLAR