Nasıl koruyacağız bu çocukları?
Sabah kahvaltı masasında konuşuyorduk. “İki çocuk daha kaybolmuş” dedi Uzay’ın babası; Uzay yorum yaptı: “Anneleri, babaları, Münü’leri, dedeleri olmadan mı gitmişler ormana, evin yolunu mu bulamamışlar?” Ne demeli şimdi? Günde en az 7 çocuğun kaybolduğu ve bir kısmının bir daha eve dönemediğinin bilgisi bir yanda, diğer yanda (en azından kendi büyüyüp de bütün bu tehlikeleri algılayacağı yaşa kadar) dünyaya güvenen bir çocuk yetiştirme isteği diğer yanda…
Türkiye’de son beş yıl içinde jandarma bölgesinde 14 bin 412 çocuk kaybolmuş... Ne kadar korkunç bir sayı…
Bakın işte ne Gizem ne de Umut dönemediler evlerine…
Aileleri perişandır şimdi.
Hakikat bu.
Biz artık paranoyak olduk. Neyden koruyalım çocuklarımızı şaşırdık!
Cinsel istismardan mı (her 4 yetişkinden biri çocukluğunda cinsel istismara uğradığını kabul ediyor),
önlem alınmamış havuzlardan mı, feribotun kapanmayan kapağından mı,
parka gidip bir manyak tarafından kaçırılmasından mı,
ekmek almaya çıkıp polis fişeğiyle ölmesinden mi koruyalım?
Neye yetecek gücümüz…
Bir çocuğu büyütmek için bir köy dolusu insan lazım denir ya hani; işte hakikat bu. Çocukları ancak hepimiz birden gözlersek, birbirimizin çocuğuna sahip çıkarsak bir nebze koruyabiliriz gibi geliyor bana…
Mahallenin çocuğunu, tanımadığın, tekinsiz bir tiple yan yana görürsen “Hop kardeşim, kimsin?” diyenler artarsa ancak bir yere varılabilir; bir de tabii sorumlularına gerçekten caydırıcı cezalar verilirse…
Bir çocuğa fiziksel, cinsel herhangi bir şiddet uygulayanı, ihmal edeni, öne süreni, kaçıranı müebbet hapse mahkum etseler mesela, affı, indirimi bilmem nesi olmasa… Belki o zaman?
YORUMLAR