Askerde yılan yiyen erkek ve diğer palavraları

Bazen bir erkeğin lafını bitirmesini beklerken kadının içine fenalık gelir. Çünkü dinlediklerinin doğru olmadığını bilir. Olayın geçtiği yerde değildir, tanığı yoktur aksini iddia edemez, ama hadisenin o şekilde cereyan etmediğinden emindir.


Uzuvlarını ve mimiklerini fazlaca kullanarak, sesini arada yükselterek bir şeyler anlatan erkekleri dinleyen kadınların yüzlerinde genellikle aynı ifadeler belirir. Zoraki tebessüm, kaçıp gitme veya kulaklarını tıkama isteği, araya girip tek laf edememenin çaresizliği, dizginlenen öfke.


Kim bilir kaç defa dinlemiştir o kadın o hikâyeleri. Erkeğin ruh haline göre bazen detayları değişen, fakat çok sevdiği için anlatmaktan vazgeçmediği hikâyelerdir bunlar. Genellikle kendi başından geçen, ama başkasının başından geçtiğinde bile kahramanı kendisi olan olaylardır hepsi. Başrolde hep kendisi vardır.


Yalan söyleyen erkek, vitrinin altına saklandığını zanneden ama poposunun dışarıda kaldığını hesaba katmayan kediye benzer. Anlatmanın şehvetine yenik düştüğünden basit açıklar verir. Mesela hesapta cebinden 200 liralık banknotu çıkarıp atmıştır masaya, ama bahsettiği dönemde tedavülde öyle bir para yoktur. Askerliğini nizamiyede yazıcı olarak yapmıştır, ama dağda yılan yakalayıp yemiştir.


Kadın bu yalanlara inanmaz, ama inanmış gibi yapar. İnanmaz, çünkü erkeğin yalan söylediği zaman dönüştüğü şekli bilir, üstelik kaç kez dinlemiştir detayları değişip duran hikâyeyi. İnanır gibi yapar, çünkü korumaya karar verdiği bir hayat vardır ve erkeğin sıktığı bu tip palavralar, söylemeyi beceremediği esas yalanlar yanında masumdur ve idare edilebilir. Kadınlar zaten hep idare eder.


Kadın bu palavraları bazen kadın arkadaşlarına, aileden kadınlara anlatır ve beraber gülerler. Çünkü mizah değeri yüksektir. Fakat yıllar geçerken mizah değeri yükselen erkeğin, erkeklik değeri düşer. Çünkü kadın, onun bu palavraları neden savurmaya ihtiyaç duyduğunu düşünür. Neden yapmadığı şeyleri yapmış gibi anlatır ki? Neden başkasının yaptığı işleri kendi yapmış gibi anlatır ki? İçinde niye bir tür Malkoçoğlu taşır ki?


Yıllar geçerken kadın fark eder ki, erkek ağır aksak hayal gücüyle aslında başına gelmesini istediği olayları, isteyip de olamadığı kişiyi anlatmaktadır. Acaba silikliğini mi örtmeye çalışmaktadır? Herkes onu fark etsin, varlığını kabul etsin, beğensin ve onaylasın mı istemektedir? Yetişkinliğine kadar, belki yetişkinliğinde bile hiç takdir edilmemiş midir?


Erkeklerin çoğu böyledir. O halde bu palavraların esas sebebi onaylanmamak mıdır? Bunun cevabı “evet” mi?


O zaman biri şu soruya cevap vermeli: Bir ömür onaylanmayan kadın, neden palavra sıkmaya ihtiyaç duymaz?


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bir gün arkama dönüp baktığımda, çok şeyin idare etmekten ibaret olduğunu gördüm..
    CEVAPLA
  • Misafir Çünkü kadinlar palavra cı salaklari bir ömür boyu idsre ettikleri icin palavrradan ve palavracidan nefret ederler
    CEVAPLA
  • Misafir Erkekler hayal perest tir kadınlar gercekcidir
    CEVAPLA
  • Misafir Çünkü kadın lar bi ömür boyu bu salaklar la uğraşır durur onlar gönül lerdeki gizll kahraman lardir aslinda
    CEVAPLA
  • Misafir Çünkü kadınlar bir ömür boyu bu salaklardare ediyor onlsr
    CEVAPLA
  • Misafir Okadar guzel anlatmisdiniz ki ustune soylenecek soz yok.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.