Kalbim pır pır pır!
Kenetlenmiş bir grup kadınının bir arada olduğu ‘’Hayat’’ bir tesadüf eseri beni de içine aldı. Müthiş bir sinerji doğdu.
Hepimizin yaşının birbirine yakın olup, farklı ilgi alanlarıyla uğraşmamız zıtlıkların ortaya çıkardığı bir Rüzgargülü adeta ve bu rüzgargülünün bir rengi olmak çok keyifli...
En sevdiğim Haremlique fincanımla yaptığım kahvemi yudumlarken el yazısıyla bu yazımı yazıyorum. Çünkü bu yazıyı saklayacağım, ellerimle yazmıştım diye çocuklarıma anlatacağım...
Kendimce dünyanın en zevkli işini yapıyorum. Kadınların ‘’Hayat’’ını kolaylaştırıyorum.
Bana kalan uzun hafta sonlarında ise kendimi Atatürk Havalimanı yolunda buluyorum. Çünkü sevgilimle hafta sonları dünyayı dolaşıyorum, hayat buluyorum!
Erkek arkadaşımın evinin salonundaki ışıklı dünya da aslında benim hayatımın diğer bölümü. Nereye gideceğimizi o ışıklı dünyaya bakarak karar veriyoruz. Küçüklüğümden beri beni en heyecanlandıran şeyin seyahat olduğunu yirmili yaşlarımda keşfettim. Çılgınlar gibi sadece yeni yılı geçirmek için saatlerce uçtuğumu bilirim.
Arkadaşlarım ve özellikle annemin arkadaşları hadi evlen çoluk çocuk zamanın geldi derlerken ben daha nereleri görmedim, hangi mutfakları yerinde tatmadığımı düşünerek benim için şimdilik ‘’Hayat’’ın gezmek ve keşfetmek olduğunu görüyorum.
Bu köşede, tüm dostlarımın bildiği Cuma geldi ‘’Ebru kaçar’’durumlarını anlatacağım sizlere. Dünyanın bir çok farklı köşesinden bir çok farklı detayı...
Gördüğüm, yediğim, içtiğim, gezdiğim, sevdiğim, hayat dolu şeyleri...
Her hafta ayrı bir heyecan bizim için...
Pazartesi ile Perşembe günleri arasında çılgınlar gibi çalışıp sonra koşarak eve gelip valizimi hazırlıyor gönül rahatlığı ile yola çıkıyorum.
Sanmayın ki valiz ‘’valiz’. Şansım yok çünkü asla valiz beklemeyen bir sevgilim var.
Uçağa giren minicik bir çekçekle her hafta yollara düşüyoruz.
Boyumun kısalığından yüksünen, her fırsatta sakın düz papuç giyme diyen, müzeleri bile bana topukluyla gezdiren sevgilim küçücük çekçeğe ne koyarım düşünmez bile. Çünkü o asla valiz beklemez.
Giymek istediğim o harika stilettolarım minicik çekçekte ruhunu teslim derken ben de onları düşünürüm acaba canları ne kadar yanıyor ve indiğimizdeki zaiyat ne olacak diye..
Bir de her seferden 2 saat önce muhakkak alanda oluruz. Ben hep son ancı olduğum için kimi zaman gecikirim. Gecikirsem küser uçakta benimle konuşmaz ve uyur.
Ama vaktinde gittiysek yolculuk boyunca gittiğimiz şehrin rehberini inceler, görmemiz gereken yerleri, yerel tatları birlikte tartışır ve karar veririz. En keyif aldığım seyahatler böyle başlar..
İşte böyle başlayan seyahatlerimi ve ‘’Hayat’’ a dair her şeyi paylaşmak için her hafta burada olacağım. Sizi de bekliyorum.
Bol seyahatli bir hayat diliyorum!
YORUMLAR