Papatyalar ve siyaset

Bisiklete binmeye başladım seneler sonra... Mor bir bisiklet aldım kendime, vurdum yollara... Malum, İstanbul’un en güzel zamanı, her yer çiçek çiçek. Fenerbahçe Parkı azgın papatyalarla dolu... Papatya çok severim ama toplamaya kıyamıyorum artık. Hani derler ya ‘çiçek dalında güzel’, o noktaya geldim, vazoya koyacağıma yerinde bırakmayı tercih ediyorum. Büyümek bu mu?


Fenerbahçe Parkı’nın her tarafına, düzensizce yayılmış papatyaları görünce aklıma İstanbul’un dört bir yanına muntazam bir şekilde yerleştirilmiş laleler geldi. Zaten bu memlekette yaşamak demek, sahip olduğumuz güzellikleri görünce ‘acaba bunu ne zaman bozacaklar?’ demek anlamına gelir oldu.


Papatyalar çok güzeldi, fotoğrafını çekip paylaştım sosyal medyada... Bitirim papatyaları, suni lale bahçelerine kıyaslayarak yorumladım bu paylaşımımı, çünkü bana hissettirdiği oydu... Belki o laleler her yere dikilmese, oralarda da azgın papatyalar bitecekti, kim bilir?


Yorumumu ‘Çiçekleri bile siyasete bağlıyorsunuz ya, tebrik ederim!’ diye eleştirenler oldu. Haklılardı, çiçekleri BİLE siyasete bağlıyordum, çünkü çiçekler BİLE siyasete araç ediliyor bu ülkede... Otoyol kenarlarına alaturka motiflerle mevsimlik çiçekler dikiliyor, birkaç haftada bir yenileniyor, kim bilir bu şekilde kimlerin cepleri doluyor. Paraların sıfırlanmadığı, adaletin yerini bulduğu bir ülkede belki ‘ne güzeller’ deyip geçilecek laleler bile insanı, kime hizmet ettikleri konusunda düşündürtüyor.


‘Çiçekleri bile siyasete bağlıyorsunuz’, ‘Kadınlar Günü’ne bile siyaset karıştırdınız’, ‘İktidarı gözünün üzerinde kaşı var diye eleştiriyorsunuz’ diyenler bilmiyorlar ki aslında her şey politik. Mahallemde çocuğumu gönderecek devlet okulu bulamamdan tut, metrodaki elektrik kesintisi yüzünden işime geç kalmama, kaldırımlarda bebek arabasıyla yürüyemememden doğum iznimi kullanamama kadar her şey siyasetten geçiyor.


Dün Soma faciasının birinci yılıydı. Bundan tam bir sene önce Soma’da meydana gelen maden kazasında tamamen 400 civarında çocuk babasız kaldı. Ve bu, kimi devlet yetkililerinin açıklamaya çalıştığı gibi ‘fıtrat’la değil, düpedüz siyasetle ilgili.


Sadece Soma’da değil, onun birkaç ay ertesinde İstanbul’un orta yerinde meydana gelen asansör kazasında ölen işçilerin de ve hatta memleketin her yerinde her gün gerçekleşen trafik kazalarında insanların ölmesi de, hepsi de siyasete bağlanıyor. Çünkü ‘bir ülkeyi tanımak için o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakmak gerekiyor’ ve Türkiye’de insanların önemli bir kısmı ihmalkârlıklar ve siyasi beceriksizlikler yüzünden ölüyor.


Bu ülkede yaşayan bir kadın olarak kendimi güvende hissetmememden çocuk tecavüzcülerine verilen ‘kızın rızası vardı’ indirimlerine, ‘ekonomi bomba gibi’ denilirken erzak malzemelerine ‘çaktırmadan’ getirilen zamlarla giderek daralan mutfak bütçeme, ‘bu iktidar sigara yasağı getirdi’ denilirken yaz aylarında çoluk çocuk dış mekânlarda oturmama fırsat vermeyecek uyanıklıklara göz yumulmasına kadar her şey ama her şey siyasetle ilgili.


Aslında tüm bunları değiştirmek bizlerin elinde... Ama her nedense, bazı insanlar içlerindeki bu gücü fark etmek yerine ‘böyle gelmiş böyle gider’e boyun eğip, kendine dokunmayan yılanı kısa vadeli çıkarları için alkışlarken, o yılanın dönüp dolaşıp onları da sokacağını görmüyor...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir aynen böyle hissediyorum ben de
    CEVAPLA
  • Misafir ağzınıza sağlık ... yorum yapılabilecek,eklenecek birşey kalmamış..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.