Hem sevme, hem terk etme

Bisikletiyle 40 ülke dolaşan bir Fransız gezgin, gezisinin Türkiye ayağı sırasında Marmaris’te emniyet şeridinde giderken bir arabanın arkadan çarpması sonucu hayatını kaybetti.


Otostop yaparak orta doğuyu gezme hedefiyle ülkesinden yola çıkan, bu gezisi sırasında ‘barış ve insana güven’i öne çıkarmak amacıyla gelinlik giyen Pippa Bacca isimli İtalyan bir sanatçı Türkiye’ye geldiğinde tecavüze uğrayıp öldürüldü.


Sayısız turist, Türkiye’yi gezmek için geldiklerinde Antalya’da, Konya’da, orada burada trafik kazasında öldü, memleketlerine cenazeleri döndü.


Bunların daha ince bir uzantısı olarak: New York Times gazetesi yazarlarından Stephen Kinzer’a Gaziantep’te verilecek olan ‘Fahri Hemşehrilik’ unvanı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, kendisini eleştiren bir yazı yayınlayan gazeteye ‘Sen kimsin ya, haddini bileceksin’ diye ayar çekmesinden kısa bir süre sonra iptal edildi. Ödül töreni için Gaziantep’e gelen Kinzer, Erdoğan’ın yardımcısının belediyeye faks çekerek, kendisinin ‘hükümetin ve Türkiye’nin düşmanı’ olduğunu bildirmesinin ardından, ‘Fahri hemşehrilik’ unvanını alamadan ayrıldı.


Eskiden bu tür haberleri okuduğum zaman ‘Dünyaya rezil olduk’ diye yorumlardım. ‘Rezil olduk, insanlar bizim hakkımızda ne düşünecekler şimdi?’


Ne düşünsünler? Neysek onu düşünecekler...


Sen 40 tane ülkeyi gezip Türkiye’ye geldiğinde ölüyorsan, Balkan ülkelerini aşıp Türkiye’de tecavüze uğrayıp öldürülüyorsan insanlar Türkiye ile ilgili ne düşünsün? Herhalde ‘Bir kaza oldu’ diyecek halleri yok.


Ülkenin Cumhurbaşkanı, kendisini eleştiren bir yazıya ‘Sen kimsin ya? karşılığını veriyorsa, aynı cumhurbaşkanı –başbakanlık döneminde- çiftçiye ‘Ananı da al git’, çocuğunu ilkokula erken başlatmak istemeyen velilere ‘şımarık’, kendisini eleştirip hükümetin tutumunu anayasal hakları çerçevesinde protesto edenlere ‘çapulcu’ diyor, ‘Ermeni’ kelimesinin önüne ‘Af edersiniz’ koyuyor, her kendi gibi olmayanı ötekileştiriyorsa başkalarının ne düşündüğünün ne önemi var?


Ne düşünürlerse düşünsünler, umurumda değil. Çünkü ben, yukarıdakilerin olduğu bir ülkeye kendimi zaten ait hissetmiyorum.


Böyle dediğinde ‘Madem ait hissetmiyorsun, git o zaman!’ derler ya hani?..


Hayır kardeşim, gitmiyorum.


Hem sevmiyorum, her terk etmiyorum.


Hem eleştiriyorum, hem gitmiyorum, var mı?


Ben, insanların bisiklete binip ölmedikleri, kadınların istedikleri gibi giyinip tecavüze uğramadıkları bir ülkede yaşamak istiyor ve bunu hak ediyorum.


Bunun için hayatımı alt üst etmek zorunda kalmak, sevdiğim insanlardan ayrılmak, bambaşka bir ülkeye göç etmek istemiyorum.


Doğduğum yerde, istediğim gibi, insanca yaşamak benim hakkım.


Bunun böyle olduğunu haykırmak bir çoğumuz için son yıllarda bir yaşam biçimi haline geldi.


Bundan iki sene önce bugün buldozerler ‘üç beş ağaç’ı sökmek için Gezi Parkı’na girdiğinden beri bazı şeyler çok değişti.


Bazı şeyler hiç değişmedi.


Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir aklımdan geçenlerin hepsini öyle güzel yazmışsınız ki ...bu topraklarda doğduk,vatanımız burası.hiç kimse "ya sev ya terk et"diyemez ! kimsenin böyle bir hakkı yok.bununla birlikte üçüncü dünya ülkesinde yaşamaktan da bıktım doğrusu...
    CEVAPLA
  • Misafir baskalarinin ne dusundugunun onemi yok. once kendi kendimize ne dusunuyoruz ve kendimiz ıcin ne yapiyoruz? demeliyiz. aylarca b.k goturup misafir ıcin temizlik yapilan evlere benzemesin mumkunse ulkem. gerci su anda misafir gelirken bile ulkede temizlik yapilmiyor.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.