29 Ekim ve 1 Kasım
Cumhuriyet Bayramı sosyal medyada şenliklerle kutlandı.
Özellikle Instagram, bebelerin Türk bayrağı renkli kıyafetleri, küçük çocukların ellerinde bayrakları, daha büyük çocukların okul gösterileri fotoğrafları ve videolarıyla doldu taştı.
Bu kadar coşkulu olmasa da Twitter’da da bayram havası vardı. Atatürk’ün sözleri, onun izinden gidenlerce tweet’lendi, retweetlendi.
Sosyal medyadaki coşku ne yazık ki sokaklara –yine- yansıyamadı. Bu sefer sebep ‘milli yas’ değildi belki –her ne kadar yas tutmak için çok fazla sebebimiz olsa ve resmi olmayan milli yas son zamanlarda hepimiz için bir yaşam şekli olmuş olsa da... Terör korkusu birçoğumuzu sokaklardan alıkoydu bu sene... ‘Terör yüzünden hayatınızı kısıtlamayın, asıl o zaman terör amacına ulaşmış olur’ dense de Bağdat Caddesi’ndeki yürüyüşe bir karnımda üç çocukla gitmeyi gözüm yemedi; ve ne yazık ki yalnız olmadığımı da biliyorum. Çok üzgünüm korktuğum için ama böyle...
Telefonumda TimeHop adında bir uygulama var, geçmiş senelerde bugün sosyal medyada yayınladığınız fotoğrafları çıkarıp koyuyor önünüze... Oradan ‘geçen senelerde bugün’ neler paylaşmışım diye baktım da... Hep serzenişte bulunmuşum ‘bu sene de Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edildi. Bu sene de yas nedeniyle törenler yapılmadı... Bu sene falanca sebepten resepsiyon kaldırıldı’
Aslında laf-olsun-torba-dolsun diye yapılan törenlerin hiç meraklısı değilim. Çocukların güneşin –ya da yağmurun- altında dikmekten başka işe yaramayan, her sene aynı şiirlerin okunduğu, aynı bilindik sözlerin tekrarlandığı törenler yerine çocuklar oyunla kutlasa bayramı, olmaz mı? Şenlikler, festivaller düzenlense okullarda, sokaklarda; alışılageldik ezberleri bozsak mesela? Bize fazla mı?
‘Birleştirici’ olması gereken şeyler (bir milli bayramlar, bir de yaslar) bizde tam tersi etki yaratıyor. Ve bunu ilk olarak devletin en tepesindekiler yapıyor. Cumhur’un başı, Cumhuriyet Bayramı sebebiyle yaptığı konuşmasında herkesi kucaklamak yerine 1940’lardaki bayramları kötülüyor, o günlerin kutlamalarına istinaden ‘bunlar fraklı valsli kutlama yapıyorlardı’ diyerek sözüm ona kendini yüceltiyor.
Ne acı, ne büyük utanç...
Atatürk’ün sözleri çıktı karşıma bugün sosyal medyadaki kutlama mesajları sırasında:
‘Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. ... Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır’
diyordu.
Onlarca yıl öncesinin koşullarında söylenebilen bu sözlerin yansıttığı devlet zihniyetinin bugün çok uzaklarda kalmış olması, ve hatta tam tersi bir yönde emin adımlarla (!) ilerliyor olmamız ne acı...
Önümüzdeki Pazar günü seçimler var. Her seçimde OyVer dedik, her seçimde OyVer’dik, değişen bir şey olmadı. Daha doğrusu oldu, ama oldurulmadı. Bu Pazar günü yine sandık başında olacağız, yine cumhuriyetin bize kazandırdığı en temel haklardan birini kullanacağız. Bu kötücül zihniyeti, bu karanlık yönetimi geride bırakabilmek, daha aydınlık, daha umut dolu yarınlara doğru tekrar yola çıkabilmek bu noktada sanırım ortak ve tek ümidimiz...
YORUMLAR