X

İstanbul’un harala gürelesinde yaşamaya çalışan bir sürü insanın gel-gitlerinden olan ‘Gitmeli bu şehirden’ hissi, 15 Temmuz 2016 akşamında bizim evimizde de tavan yaptı.


Tepemizden jetler uçup evin pencereleri zangır zangır titrerken, ‘Gerçekten gitmeli artık bu şehirden, belki de bu ülkeden!’ diye geçirdik içimizden... Nasıl bir güne uyanacağımızı bilmeden sabah karşı sızarken İstanbul’daki hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.


Bundan 22 sene önce üniversiteyi okumak için geldiğim ve İstanbul kazan ben kepçe gezdiğim şehirden eser kalmadı.


Eskiden her hafta sonu gittiğimiz İstiklal Caddesi’ni görmek artık resmen canımı acıtıyor. Ne İnci yerinde, ne Emek sineması, ne de gittiğimiz pasajlar...


Bazı Pazar günleri arabaya atlatıp gittiğimiz Polonezköy’deki kahvaltılar mazide hoş bir anı olarak kaldı; çünkü trafikten dolayı gitmek, gittiğinde de dönmek mümkün değil. Benzer şekilde, denize girelim diye gittiğimiz Şile sahilleri de yine trafikten dolayı erişim dışı.


Her yaz çocuklarımı mutlaka çıkardığım tarihi yarımada gezileri, Galata Kulesi ziyaretleri terör/bomba korkusundan rafa kalktı. Onlar öyle olduğunu bilmiyorlar, onlara göre anlamsız bir şekilde gitmiyoruz.


Boğaz havası alalım desen trafikten girilmez; boğazda yemek yiyelim desen o para verilmez. Hafta sonları anneanne-babaanneyi görmek bile bir proje haline geliyor; çünkü normalde 20 dakikalık yolun bir buçuk saat sürmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.


Sadece 20 dakikalık yol değil, herhangi bir şekilde yaşadığımız mahalleden uzaklaşmak başlı başına bir olay. Kentsel dönüşüm yüzünden her yer inşaat, ve onun etrafında toplaşan hafriyat kamyonlarıyla dolu... Onlar olmasa, mal indirmek için sokağın başını çöp tenekesiyle kapatan fırıncı (ya da market, ya da bakkal, boşluğu siz doldurun) yüzünden evinin sokağına dakikalarca ulaşamıyorsun. .


Kendime, çocuklarımı gönderebileceğim yürüme mesafesinde okullar bulmuş, evden yapabileceğim bir iş geliştirmiş, böylece yaşam alanımı küçültmüştüm. Ama sanırım biraz fazla küçüldü, yukarıda saydığım lojistik sıkıntılardan dolayı yaşadığımız mahalleden dışarı adım atmak istemez olduk.


Şimdi buna İstanbul’da yaşamak denir mi?